Sevgili Aleynasu Hanım, Öncelikle, sağlığınızdan endişe duyduğumu ifade etmeliyim. Gerçi bu, dikkatli bakışlarınızdan kaçmayacak ve benim bu girizgahım bile beyhude bir yer kaplamış olacaktır. Çünki, sağlığınız ve endişeyi birlikte aynı tümce içinde kullanırken kelimelerin gayri nizami hali gözünüze çarpmış olmalı. Ah Aleynasu Hanım ah! Çok iyi hatırlıyorum mahallemize gelişinizi, 2020’nin mart ayıydı. Arkadaşlarımla -Allah hepsine gani gani rahmet eylesin- toprak metruk arazide her zamanki gibi top koştururken, Erkan -Allah gani gani rahmet eylesin- da mahalleye yeni gelen dünya güzeli kızın havadisini vermek için koşturuyordu, tahmin edeceğiniz üzere bu güzel kız, sizdiniz. Hemen topu bırakıp Erkan’ın peşine düştük, Mehmet Amcanın -Allah gani gani rahmet eylesin- geçen ay kiraya vermek üzere terk ettiği iki katlı müstakil evinin önüne gelmiştik. İşte sizin gül yüzünüzü o an görüp Eros’un okuyla müşerref oldum. Ama kör talih sadece benim üzerime değil tüm arzın üzerine kara bulutlar halinde çöktü. Valideniz -Allah gani gani rahmet eylesin- kendisine gelen son dakika havadislerinden dolayı sizi aceleyle yanına çağırmış olmalı ki, hemen içeriye koştunuz ve sizi bir daha hiç göremedim; daha doğrusu simanızı. Çin’in Wuhan vilayetinden yayılan Kovid virüsünden önce yarasaları, sonra da sizi mesul tuttu mahalleli -çoğuna Allah gani gani rahmet eylesin-, ben hariç! İlk bir sene sonunda Ramazan ayındaki on yedi günlük karantinadan sonraki ani düşüşler nedeniyle bu dedikodular rafa kaldırıldı, zira herkesi büyük bir ümit sarmıştı, ta ki o yaz, kara yazın ardından önce üç aylığına sekiz harfliye girene ve ardından da hiçbir aşının işe yaramadığı görülüp hastanelerin acilleri ölülerle dolana dek! Ah, affınıza sığınıyorum, size bunları anımsatmak değildi gayem ama unutmak da ne mümkün. Gözlerimizi kapasak, ekmek almak için sokağa çıktığımız ender anlarda bir cesede basıyoruz. Evlerinde kendilerini asanları ancak çürüyen cesetlerinin kokusu rahatsızlık verince fark edebiliyor komşuları. Nihayetinde, aralıklı aralıksız tam tamına yirmi sene üç ay on gündür sekiz harflinin altındayız. Nasıl bir kadın olduğunuzu, yıllar öncesindeki o kısacık ana göre binlerce kez tahayyül ettim durdum ama bu, artık bana yetmiyor ve korkuma karşı galip geldim Aleynasu Hanım. Bundan mütevellit, tüm riskleri göze alıp sizinle Ulu Mezarlık’ta buluşma arzusundayım. Eğer kabul edip gelecek olursanız, bu öğle namazına müteakiben sizi, validenizin mezarının başında bekliyor olacağım. Maskemdeki kırmızı gülden beni tanıyabilirsiniz. Sizi ilk gördüğü andan beri seven Aykancan * Pek muhterem Aykancan Beyefendi, Çok müteessirim. Acı haberi hemen vermek daha uygun olur fikrinde olmuşumdur her zaman. Komşum Aleynasu hanımı dün sabah Hakk’a uğurladık. Öğlen namazına müteakiben de annesinin mezarının yanına defnettik. Eğer dikkatliyseniz bunu siz de bu öğlen görmüş olmalısınız. Başınız sağ olsun. Aleynasu Hanım’ın komşusu İlaydasu Hanım * Hüseyin Rahmi Gürpınar, bu eserinde 1910 yılında Kuyruklu Yıldızın dünyaya düşeceği söylentisinin insanlarda yarattığı korkuyu merkeze almıştır. Dönemin halkına buna benzer doğa olaylarının bilimsel açıklamaları olduğunu göstermek istemiş ve hurafelere değil bu açıklamalara güvenilmesi gerektiği yönünde bir bilinçlendirme amacıyla bu eseri kaleme almıştır. Bu nedenle eserin didaktik yönü yer yer edebi yönüne galip gelmektedir ama bilhassa mahalledeki kadınları konuşturmasındaki gerçekçiliğin hat safhada olup, bununla birlikte bu kısmın çok eğlenceli olması ve dönemine göre kadın hakları konusunda ilerici fikirlerinin esere haylice yansımış olması kitabın değerini epey artırıyor. Kahramanımız İrfan Galip’e gelen bir mektup onun mektubu yazan kadına aşık olmasına neden olur ve bundan dolayı da kitabın kurgusunun önemli bir yönünü ikilinin mektuplaşmaları oluşturur. Buna binaen bir yazı yazmak istedim ben de. Keyifli okumalar

Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaçHüseyin Rahmi Gürpınar · Can Yayınları · 202017,7bin okunma

··

576 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Kaan