Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İnsan doğanın bütün bütüne tutsağı da değildir ona göre; Aline et Valcour'da insanın Doğadan kopabileceği ve ona karşı olabileceği belirtilmektedir: Şu anlaşılmaz Doğayla oynama sanatını daha iyi öğrenmek için saldırmak cesaretini göstermeliyiz ona. Juliette'te ise daha kesin bir dille şöyle denmektedir: İnsan bir kez yaratıldı mı, artık Doğanın elinden çıkmış oluyor: Doğa insanı bir kez yarattıktan sonra artık onun üstünde bir egemenliği kalmıyor. Sade bu fikrinde ayak diremiş ve doğayla bağıntısını anlatmak için insanı buhara, köpüğe benzetmiştir: Ateşte ısıtılmış bir sıvı kabından yükselen buharı düşünelim: Bu buhar yaratılmış olmayıp sadece sonuç olarak meydana gelmiş bir şeydir; heterojendir; kendini meydana getiren elemanın varlığı o kadar önemli değildir, yabancıdır o elemana. Böylece buharın sıvıya bir şey borçlu olmadığını söyleyebiliriz. Sıvının da buharla bir alıp vereceği yoktur. İnsanın Doğa karşısında bir köpük parçacığının evrenin gözünde taşıdığı önemsizlik gibi bir önemsizliği vardır; insana özerkliğini kazandıran da bu önemsizlik olmaktadır. Temelde insan da heterojen olduğuna göre Doğanın düzeni onu- boyunduruk altına alamayacaktır; yani insana ahlaki kararlar alma yeteneği kazandırılmışsa da, bunu ona kabul ettirme gücü kimseye verilmemiştir.
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.