Gönderi

672 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Petersburg'dan Sibirya'ya
Not: Bu inceleme yalnızca kitap hakkındaki duygu ve düşüncelerimi içerir. Rodion Romaniç Raskolnikov... Nam-ı değer Rodya. Nasıl analatacağımı bilemiyorum, hangi sözcükleri bulsam da bu kitabı size analatabilsem inanın bilmiyorum. Şüphe yok ki çok etkileyiciydi. Bu kitabı özetleyecek bir kelime varsa eğer, 'etkileyici' ifadesi yerinde olur. Çünkü ne 'çok beğendim, müthiş bir kitaptı.'  ne de 'beğenemedim' diyebilirim. Evet, şüphesiz anlatım fevkaladeydi. Ancak nasıl yorum yapacağımı bilmiyorum. Dostoyovski ile tanışma kitabım oldu. Gerçekten böylesi bir ustalık beklemiyordum. Bu ustalık; dil, konu, kurgu, üslup... gibi alanlarda eserin daha ilk sayfalarında kendini açıkça belli etmişti. Yazarın biyografisini de okuyunca daha derinden etkiledi beni. Zira yazar 8 yıl boyunca Sibirya'da kürek mahkumu olarak bulunmuş ve sürgünden döndükten sonra da, Suç ve Ceza gibi son derece büyük ses getirecek eserlerini kaleme almış. Kitabın ününü uzun zamandır fazlasıyla duymama rağmen bir türlü alıp okumamıştım. Gerek 'betimlemeleri insanı bezdiriyor' gerekse 'bir de o kadar kalın ki bu anlatımla zar zor bitirirsin' yorumlarının bende uyandırdığı 'bir süre daha alma, hem biraz daha büyü bakalım' düşünceleriyle iyice kendimi sindirmiştim. Şuan bakınca çok gülünç geliyor.. Bu çıkarımların hiçbir değeri yokmuş oysa. İyi ki biraz daha ertelmeden almışım kitabı elime. Yayından bahsedecek olursam, özellikle Koridor'dan seçtim bu eseri. Çünkü bu yayını okuması bana ayrı bir zevk veriyor, bez ciltleri ve özenli çevirisi birleşince ortaya çıkan sonuç tadından yenmeyen bir hale dönüşüyor. Unutmadan söyleyeyim, Yeşilin Kızı Anne'de olmayan ufak ve hoş bir detay vardı, ipten ayraç! Belki önemsiz bir detay ancak mutlu etti beni :") Kitabı ertelememdeki bir diğer sebep, Rus edebiyatına karşı konulmaz bir önyargıyla yaklaşmam. O uzun isimler asla aklımda kalmayacak ve ben bir süre bu isimlerle mücadele edecek, en nihayetinde pes edecektim. Bu düşüncelere kapılmamdaki etkenler ise pandeminin başlarında Anna Karenina'ya başlayıp daha ilk yirmi sayfada bırakmam (üstelik iki cildi de şuan kitaplığımda hâlâ sırıtıyor bana) ve ilerleyen vakitlerde Bulgakov'un Köpek Kalbi'nde de aynı şeyin tekrarlanması. Suç ve Ceza'ya başlarsam da bu döngü peşimi bırakmaz diye bir türlü elim gitmedi kitpcağıza... İçimi sıkıntının ve dertlerin boğduğu günlerden bir gün gözüm bu kıymetli esere ilişti yeniden. Kitabı kavradığım gibi oturdum koltuğa okumaya başladım. Anladım ki ben sorunlarımın içinde boğulduğum bu vakitlerde, Raskolnikov'un dertlerine de ortak olacağım. Aslında kendiminkileri unutup onunkilere derman aramaya başladım desem daha doğru olur. Onun o yoğun düşünceleri ve ilginç fikirleri/eylemleri arasında nasıl kayboldum, inanın hâlâ bunun dehşeti içerisindeyim. Olaylar aslında çar çabucak yaşanıyor ama bir bakmışsın ki daha bir gün geçmiş. Gerçekten inanılmaz bir duygu selinin içerisinde yuvarlandım. Ben kitap boyunca bu sel beni kesin en kuytu köşelere fırlatıverecek derken, eser beklemediğim bir şekilde sonlandı, dingin sahillere kıvrılıvermişim gibi. Gözlerimi açtığımda gördüğüm şey, uçsuz bucaksız tüm endamıyla karşımda duran masmavi gökyüzüydü. Hâlâ o gökyüzünün pençesindeyim.. Umarım hemen ayrılmam bu sahilden. Bendenizin bu yetersiz incelemesine aldırmadan hiç tereddüt etmeden alın okuyun derim. Saygılarımı sunar, gereğinin yapılmasını arz ederim...
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Koridor Yayıncılık · 2018161,2bin okunma
·
164 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.