Gönderi

408 syf.
·
Not rated
Kalpazanlar
André Paul Guillaume Gide, 1869 yılında Paris’te doğmuş ve 1951 yılında yine Paris’te vefat etmiştir. Kaleme aldığı eserleri ve hür düşünce dünyasıyla 19.yüzyıl Fransız edebiyatının en büyük yazarlarından birisi kendisi. Gide, eserlerini kaleme alırken bir bakıma yaşadığı dönem için oldukça cesur sayılabilecek düşünce yapısına sahiptir. Kaleme aldığı eserlerinde olay örgüsü ve karakterlerinin duygu düşüncelerine muhakkak eşcinsellik olgusunu yansıtır. Her daim geleneksellikten uzaklaşmayı ve bireyi ancak bireyin kurtarabileceğini bunun da ancak ve ancak basmakalıp fikirlerden uzaklaşarak mümkün olacağını savunur. Zamanla toplumun özgürlüğünün bireyin kendini tanımasına ve özgürlüğünü sakınmadan yaşamasına bağlı olduğunu savunan görüşlerini ileri sürer. Genel ahlaka karşı çıkmaktan çekinmez ve her daim karşıt görüşte yer alır. Öyle ki bu nedenlerden ötürü Katolik kilisesi André Gide'in eserlerini 1952 yılında yasak kitaplar listesine alarak yazar’a karşı tepkisini ortaya koyar. Kendisinin birçok eseri roman kategorisinde yayımlanmış olsa da Gide, sadece Kalpazanlar’ı roman olarak nitelemiştir. Roman’ın ilk kez 1925 yılında La Nouvelle Revue Française dergisinde yayımlanmasının ardından kitap halinde basıldığını biliyoruz. Genel ahlak anlayışına karşıt olarak bireyi ve bireysel özgürlüğü savunan Andre Gide Kalpazanlar adlı eserinde de yaşadığı çağın alışık olmadığı konuları eleştirel üslubuyla ele alıyor. Kalpazanlar, gayri meşru bir çocuk olan Bernard’ın evinden ve üvey babasından koptuktan sonra tekrar eve dönme sürecinde yaşadıklarını konu alan pek çok dağınık öykünün ve konunun birleşmesinden oluşmuş bir romandır. Çok karakterli bir eser olmasının yanı sıra bir karakterle başlayan hikâye okura birçok hikâyenin kapısını aralar. Bernard’ın yaşadığı maceraları okurken hayatına dahil olan ve çıkan karakterlerin birbirleriyle bağlantısı roman boyu sürer. Keza olaylar zinciri dahi birbirini karakterlerin birbirlerinin hayatlarına bağıntısıyla sürekli devam ettirir. Andre Gide, Kalpazanlar’da yasak aşklar, zina, eşcinsel ilişkiler gibi olguları ele alarak aile hayatını ve aile kavramını dayatan ahlak görüşlerini sorgulamakla kalmaz, derinden eleştirir de. Kalpazanlar, aslında bize bu ahlakı zorla dayatanlar hatta mecbur kılanlar ve onu uygulayanlara dair bir göndermeden başka bir şey değildir elbette. Çarpık ilişkilerin ortasında karakterlerin üzerinden söze dökülen cümleler çoğu zaman Gide’in okuruna vermek istediği mesajdan öteye gitmez. Kalpazanlar kimine göre kıymeti bilinmeyen bir cevher iken kimine göre ise ağır bir roman olarak nitelendirilir. Benim nazarımda da ikinci seçenek en doğru seçenek diyebilirim. Karakterler ve olay örgüsünün sürekli birbiriyle ilintili olması bana bir noktada “bu hikâye hiç bitmeyecek ve kendini tekrar edecek” hissini yaşattı. Zaman geldi yavaş ilerledi zaman geldi çok akıcı geçti gitti. Bahsini geçirdiğim “ağır roman” sözlerimin “yavaş” olarak anlaşılmaması gerektiğini vurgulamak isterim. Çünkü Kundera’da bana göre yavaşlığın yazarıdır fakat eserleri inanılmaz akıcılığa sahiptir. Burada bahsini ettiğim okur olarak olayların beni bir noktada sıkması oldu. Okudum fakat nasıl sona geldim bunun üzerine tartışmalı. Bunun yanı sıra Andre Gide’in Ayrı Yol eserini bundan daha çok beğendiğimi de söylemeliyim. Bu kitap için şunu söyleyebilirim ki bence okur Kalpazanlar’ı değil de Kalpazanlar kendi okurunu seçiyor. Öyle bir eser. Kitaplı kalın.
Kalpazanlar
KalpazanlarAndré Gide · Can Yayınları · 2014602 okunma
·
208 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.