Gönderi

1062 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 11 days
Anna Karenina romanı, Lev Tolstoy tarafından 1873 ve 1877 yılları arasında realist bir bakış açısıyla kaleme alınmış bir eserdir. * Anna Karenina romanı, ilk yayınlandığı sıralarda bölüm bölüm yayınlanmış ve daha sonra da bir arada toplanarak kitap haline getirilmiştir. Bu roman, Rusya’nın toplumsal yapısını ve yaşayış tarzını anlatıyor olmasıyla çok fazla benimsenmiş ve birçok farklı listede dünyanın en iyi romanları arasında yerini almıştır. Aynı zamanda Dünya Klasikleri arasında yer alan Anna Karenina, özellikle de insan karakterinin analizi ve psikolojik tahlilleriyle çok başarılı bir romandır. Öyle ki Dostoyevski, bu roman hakkında şu sözleri dile getirmiştir: “Anna Karenina, çağımızın Avrupa edebiyatındaki benzerlerinden hiç birisinin, kendisiyle boy ölçüşemeyeceği kadar kusursuz, mükemmel ve ölümsüz bir sanat eseridir.” * Anlatılanlara göre bu eser, Tolstoy hakkında otobiyografik ögeleri bünyesinde bulunduruyordur. Romandaki karakterlerin, yazar tarafından gerçek hayatta tanınan kişilerden alıntılandığı da söyleniyor. Romanda geçen Levin’in kardeşi Nikolay, gerçek hayatta da Lev Tolstoy’un öz kardeşidir. Ve romanda olduğu gibi gerçekte de Tolstoy’un gözlerinin önünde veremden ölmüştür. * Henri Troyat tarafından kaleme alınan Tolstoy biyografisinin anlatıldığı kitapta ise Anna Karenina’nın gerçekliği şu sözlerle ifade edilmiştir: “Tolstoy’un Komşusu ve aynı zamanda da arkadaşı olan Bibikov, Anna Stepanovna Pirogova adlı bir kadınla yaşıyordu. Uzun boylu, geniş yüzlü bu kadın, onun metresiydi. Adam, onu pek umursamıyordu. Hatta başka biriyle evlenme planları yapıyordu. Onun bu ihanetini öğrenen Anna, sadece birkaç eşyasını alıp kaçtı. Ve ardından kendini trenlerin altına attığı haberi geldi. Ölmeden önce Bibikov’a bir de mesaj göndermişti. Özetle ‘katilim sensin’ diyordu.” * Tolstoy romanlarında birey ve toplumun hikâyesini, aralarındaki organik bağı göz önünde bulundurarak ele alır ve bu ikisi birbirini çoğaltarak varlığını sürdürür, ama Anna gibi sıra dışı karakterler bu döngüyü tersine çevirebilir, böylece toplumda oluşan kırılma dönüşümü başlatır, buna sanatın gücü denir. * Okur Anna’nın yaşadığı yasak aşk ve intiharla son bulan yaşamı üzerine odaklansa da roman daha çok devrim öncesi Rus toplumunu, aristokrasiyi, aristokrasideki çürümeyi anlatıyor. Anna okuru cezbeden buzdağının görünen, hayranlık uyandıran muhteşem yüzü, toplumun katı kurallarına karşı duran bir savaşçıdır. Romanın meşhur giriş cümlesinde belirtildiği gibi, mutlu ve birbirine benzeyen ailelere örnek olarak Levin ile Kiti, mutsuz ve kendine özgü mutsuzluğu olan ailelere örnek olarak Anna ile Aleksi Karenina verilmiştir. * Tolstoy mutlu evliliklerin ruhani bir çimentoyla temellendirildiğine inanıyordu. Roman üzerine yazan eleştirmenlerin hem fikir olduğu konu, Levin’in köylülerle ilişkisi, toprak reformu, çiftçilikte yaptığı değişimler, kadın hakları gibi çağdaş görüşleri Tolstoy’un yaşamı ve düşünceleriyle örtüştüğüdür. Hayatı boyunca o da Levin gibi bir çiftlikte yaşadı. Levin üzerinden bize aktardığı din, devlet, kölelik, aristokrasi, kapitalizm ve yaşam hakkındaki düşünceleri, Anna’nın ruh halinden ya da yaşadığı, günümüze kadar okurun ilgisini çeken bölümlerinden fazladır. Levin romanın birçok yerinde yaşamın anlamını sorgular, zamanla bu soruların bilgi ya da akılla cevaplanamayacağını, aradığı anlamın, varılacak bir nokta değil de gidilen bir yol olduğuna inanır, sorgulamayı bırakır ve hayata teslim olur. * Tolstoy romanda kocasını aldatan kadınlardan da söz ediyor. Ama onlar Anna gibi dışlanmaz, çünkü hepsi yaşadığı ilişkinin yasak olduğunu düşünen ve bunu gizleyen kadınlardır. Anna ilişkisinin yanlış olduğunu kabullenmiyor, doğruluğunu da iddia etmiyor, sadece yaşamak istiyor, duygularının el verdiği ölçüde yaşıyor ve toplumun dayattığı kuralları hiçe sayıyor. Karısı Sofya, “Eğer Tolstoy, kadınları yazdığı kadar iyi tanımış olsaydı, onunla çok mutlu bir hayatımız olurdu,” diyor güncesinde. Tolstoy’un anlaşılmayı bekleyen bir kadınla evliliği, bir ömür sürmesi, onun da evliliğinde mutlu olmadığını gösteriyor. Nitekim evden kaçıp bir demiryolu bekçisinin kulübesinde ölmeden önce, karısının görüşmek için yalvarmasına rağmen onu yanına kabul etmedi. Mutlu bir evliliğin geldiği nokta bu olmasa gerek.
Anna Karenina
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201939.5k okunma
·
40 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.