Gönderi

192 syf.
·
Not rated
·
Liked
Bebek deyip geçme
Kitap özeti ; Anne karnındaki bebekle ilgili 6. aydan sonrası için bilimsel kanıtlar var. Annenin stres yaşaması ve tüm hisleri bebeği olumsuz etkiliyor. Hatta kolikle ilgili durumlar merkezi sinir sistemi ve endokrin sistemin hormon salınımları ile ilişkilendirilmiş. Fazla hareket eden bebeklerin doğduklarında da hareketli olduğu ve zor çocuk oldukları gözlenmiş. Hamilelikte düzensiz uyku uyuyan annelerin bebekleri doğduğunda annesi gibi düzensiz uyku uyuyor. Hamileyken bebeklere dinletilen müzikleri bebekler büyüdüklerinde bilinçdışında hatırlayabilirler. Ama bunu nerden bildiklerini bilmezler. Hatta hamileyken sürekli farklı bir dil konuşmuşsanız doğan bebek yeni dilinizi öğrenmekte zorlanabiliyor. Ayrıca bebekleri 9 ay hiç iletişim kurmadığınız ona ilgi gösterilmeyen bir hapishaneye hapsetmemeniz gerekir. Hamileyken onunla sık sık duygusal, tatlı, yumuşak ses tonuyla sohbetler edin. Sizin travmalarınızdan hatta rüyalarınızdan bile bebek etkileniyor. Korku ve kaygılarınız bebeği de kaygılı ve korkak yapabilir. Dünyaya gelmesini kesin bir şekilde isteyin ve onu kucaklamaya hazır olun. Onun hem doğmasını isteyip hem istemeyen sinyaller göndermeyin. Doğum sonrası travmalarınızı da temizlemeyi ihmal etmemek gerekir. Karnınıza direk ışık tutulduğunda bundan rahatsız olacaktır. Hamileliğin son 2-3 ayı bebekle sağlıklı bağ kurmak için ideal zamandır. Siz onu reddetmişseniz o da doğunca sizi reddedecek belki sizin sütünüzü kabul etmeyecek. Bebek rahatsız, huzursuz, korkmuş, şaşkın olduğunda tekmeler anne rahat olursa bebekte rahat olacaktır. Daha doğmadan kurulan bu bağ ile anne-bebek birbirine uyumlanır. Hamileyken taşınmak da anne de stres yaratıp anne-çocuk bağını olumsuz etkileyebilir. Hamileyken işinden ayrılmak zorunda kalan ve bu duruma takan anne için de durum aynıdır. Hamilelerin rüyaları genelde bebekleriyle ilgilidir. Bu rüyalar annenin bilinçaltı düğümlerini yansıtır. Bu rüyalarla hamileler endişeleriyle yüzleşir. Bu sayede bu anneler daha az süre doğum sancısı çekerek problemsiz doğum yaparlar. Hamile kadınlar kocasının kendisini terk edeceğinden, çocuğuna yetemeyeceğinden korkan bir kadın tıbbi neden olmaksızın bebeğini düşürebiliyor. Kaygı ve korku bebeği çok etkiler özellikle bebekle, eş ile ve annenin kendisi ile ilgili kaygı ve korkuları başı çeker. Ancak çok yoğun ve sürekli olanlar zarar verir. Kısa süreli kaygılar ise kişilik gelişiminde faydalıdır. Bebek bunlardan etkilenmeyecek kadar güçlüdür. 12-18.haftalar arası beyin gelişimi için önemli haftalardır. Bu haftalara daha da dikkat edilmelidir. Sigara içen babaların spermlerindeki bazı problemler anne karnında ölümleri artırıyormuş. Bir bebeğin acılarla doğması onun geleceğini ve kişiliğini etkiler. Doğumda her sancı bebeği sıkıştırır ve acı çektirir. En iyi doğum bile bebekte sismik deprem şoku yaratır. Bebek doğumda her şeyi hafızasına kaydeder ancak oksitosin sayesinde bunların hiçbirini bilinçli olarak hatırlayamaz. Yine de bilinçaltında bu yaşadıkları hayatı boyunca onu etkileyecektir. Hipnozla bu doğum hatıraları kişilere sorulabiliyor. Normal doğan bebekler duygusal açıdan avantajlıdır. Sezaryenle doğanlar ise fiziksel temas eksikliğinden dolayı dokunulmaya aşırı istekli oalbilirler. Ters doğumlarda ise öğrenme zorlukları olduğu görülmüş. Göbek kordonu boynuna dolanan bebekler ileride boğazda yutma zorluğu, konuşma bozukluğu yaşayabilir. Birkaç ay veya hafta önce doğanlar fiziksel, duygusal sorunlar yaşayabilir. Aceleci olabilirler. Doğum hatıralarını rüyasında gören biri hayati tehlike ile prematüre doğmuş biri olabilir. Plasenta previa, preeklampsi, eklampsi, hipertansiyon gibi durumlarda şizofreni, psikoz, aşırı antisosyallik ve suç teşkil eden davranışlara sebep olabiliyormuş. Doğum sonrası olumlu tecrübeler bu olumsuzlukları elimine edebilir böylece travmalar zayıflatılabilir. Yani evlat edinilen çocuklar sevgi ile büyürse mutlu olabilirler. Kadın, doğumda rahat, kendinden emin, heyecanla bebeğini bekliyorsa komplikasyon yaşama olasılığı daha düşüktür. Doğumda bebekte annesinin duygularından haberdardır. Bir kadın, doğumda annesinin korktuğunu ona doğarken yardım edemeyeceğini anladığını ve korkarak kendini korumaya aldığını söylemiş. Sezaryende annesinin doktorun neşterle keserken dehşete düştüğünü hissettiğini söyleyenler de var. En rahat doğum yapan kadınlar; sakin, en az endişeye sahip olan, annesiyle çatışma yaşayamayan, en az ikilemde kalanlar. Tıbbi sorunlarda kullanılması gereken doğum aletlerinin (forseps, ilaç) sürekli kullanılır hale gelmesi. Ufak zorlanmada sezaryene alınması, bebeğin anneden hemen alınması birçok olumsuzluğa neden oluyor. Boğazlı kazak giyemeyen, kafasına şapka takamayan kişilerin başla gelen ve boynuyla ilgili doğum travmaları olabilir. Yine cinsel sadizm, mazoşist kişilikler doğumda suni sancılarla desteklenmiş olabilir. Doğum cinsel tercihleri bile etkiliyormuş anlayacağınız. Erkekler sakinlik ve memnuniyeti yeniden yaşama arzusu gelişigüzel cinsel ilişkilere neden olurken kadınlarda rahme yeniden kavuşma duygusu kucaklama ve sarılma olarak kendisini gösterirmiş. Anneler doğumda ne kadar acı çeker ve bebeğini istemezse bebek acıya karşılık öfke biriktirir. Öfkeli bebek annesini reddedebilir. İfade edilemeyen içe atılan öfke ise zarar verir. Mesela hamile kadınla cinsel ilişkinin yasak olduğu bir vakitte eşinin onu zorlamasıyla erken doğum olması sonrasında çocuk depresif olabilir ve annesiyle hiç geçinemeyebilir. Emzirme döneminde bebeğe kaliteli besin sağlamayan sigara, alkol kullanan bir anneye bebeği güvenmeyecek ve ileride yeme bozukluklarına şahit olabilecektir. Ani şekilde bebeği anne sütünden veya memeden ayırmak ise bebekte yemek-sevgi-güven bağlantıları zarar görecektir. Kaybettiği sevgiyi yemeklerde aramaya ömür boyu devam edebilir. Farelerde bir hormon keşfedilmiş bu hormon olduğu sürece iyi annelik yapıyorlarmış. Bu hormonu salgılatan yavrularıymış. Yavruları alınınca hormon kesiliyor tekrar geri verilse de hormon tekrar üretilmiyor. Bu durum prematüre olup küvezde kalan ve sonradan anneye verilen çocuklara annelerinin neden kötü davrandığını açıklıyormuş. Doğum sonrası sevilen okşanan saatlerce annesiyle bağ kuran bebeklerin tersi durumda olanlardan 15 puan daha yüksek IQ seviyeleri olduğu görülmüş. Dört koku bebeği etkilermiş. Bunlar; meyankökü, sarımsak, sirke, anne kokusu. Anne dünyaya çocuğun gözünden bakmalı, ondan gelen sinyalleri anlamaya açık olmalı, isteklerini reddederken bile kabul edeceği başka alternatif sunmalı. Cevaplarını çocuğun istekleri doğrultusunda vermeli. Kendi istek ve önceliklerine göre değil. 7. ve 14. aylarda gelişimsel değişiklikler olduğu anlatılmış. Mesela 4-5aylık bebek bütün insan yüzlerine gülümsüyorken 6-7.aylarda farklı insan yüzünü dikkatlice inceler. Bir yabancı ona dokunursa ağlayabilir. Bu yabancı bebeğin bildiği bir oyunla ona yaklaşırsa onu sakin karşılayabilir aksi takdirde şüpheli ve emin olamama hissi yaşar. Ona merhaba ve bay bay kelimelerinin öğretilmesi yabancılarla iletişim kurabilmesi için mantıklı olabilir. Mükemmel anne,çocuk olmaz. Bilgilerinizi ebeveynliğinizle harmanlayın. Kendiniz olmaktan çıkmayın. Disiplin orta kararda, yerinde ve sürekli olmalıdır. Bebeğinizle bol bol konuşun. Çocuğunuza saygı gösterin. Öfkelenirseniz bağırmadan bunu söyleyin ama sinirinizi çocuğunuzdan çıkarıp onu cezalandırmayın. Duyma ve duygu beyinde aynı kısımda bulunur. Bazı kişilerin duyma problemleri sorunlu hamilelik ya da doğum daki travmalardan kaynaklı olabilir. Amniyosentez sırasında iğnenin boğazına battığı bir bebek doğduktan sonra annesine güvensiz ve boğazına karşı aşırı korumacı olabilir. Rahim müziği dinletilen çocuklarda çeşitli iyileşmelerden bahsedilmiş. Doğal doğumu destekler nitelikte açıklamalar yapılmış. Hiperaktif olabilecek çocukların rahimde de çok hareketli olduğundan bahsedilmiş. Annelerin doğuma 3 ay kala ve doğum sonrası ilk yıl çalışmaması önerilmiş.
Doğmamış Çocuğun Gizli Yaşamı
Doğmamış Çocuğun Gizli YaşamıJohn Kelly · Kuraldışı Yayınları · 2021544 okunma
·
411 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.