Kendimden geçmenin vakti bugün
Sebep hiç aramam, sonuç sitemler olsun
Kafamın durgun sularında dalgın dalgın dolanan düşünceler
Her cümlemin başında tıkanıp kalışlarım
Her akşam hırıl hırıl tıkanan nefesim gerekirse hayata karşı tahlilim olur.
Bugün sebepsiz bir ruh hastası gibi dertleneyim
Kendi dünyamda sakladığım o büyümemiş çocuk kıyametleri koparsın
Annem beni nasıl doğurduysa aynen o şekil dünyanın fahişeliğinden bîhaber olmak istiyorum
Asosyallik felsefî kaynağım, şerefsizlik alıpta okumadığım kitap olsun
Efendilik diye giyindiğim kıyafet pek şık durmuyor ortamda
Gelip geçene bu dünyadan ne götürdüklerini sormak istiyorum
Lâkin ben alacak bir şeyde bulamadım
Hep şaşırdım geride kaldım, önyargılar ayaklarıma kelepçe vurdu
Evet; paslı ve her an kırılacak gibi ama bir o kadarda tutarsız canımı acıtan
Kendime ne kadar sövsemde hiç alışık olmadığım şekil hayattan soğudum
Evet bir cümlemin devamını getiremezken gelecek cümleyi görmezden geliyorum, insanlar gibi...
Kendimden bayağı bayağı geçmenin vakti bugün
Kafiyeler uymasın, redifler gelsin ağzıma sıçsın
Benim kendime isyanım böyle: Pollyannayı Öldürmek...
Kalbimdeki kadınla kafamdaki erkeği bir etmek
Ki en ufak kavgaları olursa bilirim yapacağımı
Yazdıkça açıklıyorum evelallah
Aslında bu sonun başlangıcı olacaktı
Belki son olmadı belki sonu kaçırdım
O güzel aklıma gelmesin diye de çırpınışlarım
Ve gerekirse yasakların içinde imtihana tabiyim
Bir ortam var karşımda apaçık
Kendime muhalefetim gibi önyargılı olmak istemezken insanlara
İyi ya aptallık çukurunda yüzmeyi öğrendim
Yazdığım, çizdiğimde nokta, virgül olmazken
Hiç ahenge bakmaksızın iyi saklıyorum kendime inandırdığım yalanları
Evet sıra sıra gelen her satırda aklımda olan kaleme düşene kadar her şeyi unuttum
Sen bunu okurken ben kendi mezarımda bir fatiha okuyorum
Karamsar değilim, mizacım bu dünyaya ters geliyor
Anamdan aklı selim doğmuşken her sabah alkolik gibi uyanıyorum
Bu dünyada hiç bir şey olmaması bile beni boğuyor
Şu anlık 7 satır yazmışım
Sanki böğrüme böğrüme yedim hepsini
Ağız alışkanlığı anasını mı satarım, babasını mı şişlerim ama
Eşoleşeğin saçma sapan tutarsız yeteneği olmasa
Evet bundan sonrası saçmalık beni yavşaklaştırıyor, alışık değilim
Alışık değilim en basit kurtuluş yolum
Bazende söyleyemediğim, telaffuz edemediğim duyguların en iyi yolu
Başkasını eleştirsem ağzıma sıçar ki ben kaliteli gevşeğim
Bayağı bayağı başkasına küfreder gibi iyi rahatladım
Ağzımdan bir, iki laf çıksa dar ağacında sallandırırlar küfretmek ne ki...
Şimdi ben neye sitem ediyorum, neye öfkeleniyorum bilmiyorum ama
Bir of çekmeye bile hevesim kursağım da kaldı
Millete kafa uyduracağım diye öz aklım bok çukurunda kaldı
Delilerin içinde akıllıyı seçeceğiz diye ne fırsatlar kaçırdık
Ama fırsatı verende ne yavşakmış be...
Benim aklıma gelen herkesin aklına geliyor
Birde buna "tecrübe" diyorlar
O benim basbayağı aptallığımken millet bunla onur töreni yapıyor
Açık haba tımarhanede bir tabak yüzümün nuru hürmetine akıl verdiler de
Özür dilerim midem kalktı
Bir erkek gönlüyle bakıyorsa âşık, gözüyle bakıyorsa sırnaşık olur
Gönül nereye, ne bedene bakarsa Mecnun olur, göz elbet kalçadan sınıra geçmez
Gönül deli gibi sevdi göz lime lime doğradı
Yaşamak yasaklansa ölmek için götünü yırtar insanlar
Bu çok iyi oldu ha, tutar!.
Ben şimdi ne anlatmak istiyorum, billi ki savaş
Allah bana sabır versin şu güzelin gönlüne de beni versin
Şu imtihan yazılı olsa aval aval suratına bakarım
Kopya çekme imkanı da yok ki zaten herkes kaybediyor
Mavi, yuvarlak kavanoz kırılmasın bana
Evet son beşliğe gider gibi 14üncü satırı yazıyorum
Bir gözüm Vanlı Mehmet ağabeyi de
Sevdiğim olsa şiiri bırakır dudaklarına konarım
Hakikaten bizim rüyalar ve hayaller görmekten mi ibaret?
Gönül âşık olmaktan ötürü kavuşmamaya mı etti ibadet?
Son beşliğe dört nala tıkıdık tıkıdık giderken asosyallik
Başımın üzerinde bir ölüm gibi hayatımı kavuran serap
Anası güldür, dikendir kızıma bu ismimi versem?
Daha yolun başında ne anlatıyordum sonunda ne buldum
Yazarken elime batan mürekkep yetim
Tıkıdık tıkıdık beynimin içinde tepinen yapmak isteyipte yapamadıklarım
Kim bilir yapabilseydim nasıl olurdum?
Tam hayalin en güzel yerinde kişneyen hüzünlerim
Bir yakın arkadaş olsa belki yazacağıma beynini şişiririm
Ben şiir boyunca kaç "belki" yazdım acaba?
Evet sol taraftan hayallerim atağa geçti
Sağ taraftan maddiyat el hareketi çekiyor
Tıkıdık tıkıdık boş hevesler içimi hırpalıyor
Yor, yor, yor bu başka bahane...
Evet gaza geldim...
Garbın afakını bu zamanda ne yavşaklar sardı
Benim iman dolu göğsüm eş olmadı gelene gidene
Ulusum el mahkûm kime sığınsa
Daha bu zamanda fışkırmaz da ruhu mücerret gibi naşım
Ölümünde bir beklentisi kalmadı ki bu dünyadan gardaş
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda
Ah ulan bir de o kravatlı pezevenkler olmasa
Benim iman dolu göğsüm ancak bana yetsin bu zamanda
Nerden nereye geldim gardaş...
Iyiki de dost çevrem yok kalpazan olurdum...
İşin garibi kimse kimseye alışık değil
Kimsenin kimseden farkı yokken öz bezini taşıran siyasi görüşler rövanşta
Herkes agı gugu ile sohbete başlarken
Birde benbeyaz aynı kefene girecekken
Gırtlağımıza ölümü dayayacak şeylere ne gerek var?
İşin garibi şu ki gariplik peyda olurken
Bir şey için emek göstermek yasaklandı
Evet insan olmak toprak altında nanik nanik çekerken
Benden daha beterini düzeltememe ümitsizliği
Aslında bunlar birkaç sayfaya yetmeyecek düşünceler...
Artık kim dost kim düşman seçemiyorum
Dostunda canı sıkkın güveni yok
Ben bu yolu gide gele usandım
Bir gidip gelmesem arar mısınız beni?
Varlığıma varlığını meşgul eden yokluğumu ne bilsin?
Yollar seni gide gide usandım
Ayağıma diken mi battı kazık etkisi var?
Bir Leyla sevdim ondan başkası mı var?
Yollar meselenin bokunu çıkardın
Ne yapayım dönsem de aynı yol...
O her şeyi aptallık gibi görüyor dostum
Bir bardağı doldurmayacak akışkan fikirleri
Cesaret edip gidemeyeceğimiz, maddiyatın yetmediği akarsuları öfkelendirirken
Benim gibi dingin sular bile köpürüyorsa
O hiç yanlışını kabul etmiyorsa benden kaç yaş büyükse aklının delili yok
Bu ömür birkaç sayfaya yetmiyorsa daha yaşamadım
Göğsünü sallayan yalancı kadınlar, dar pantalon giyinen kaşar erkekler
Küfür duymak, gıybeti yapılsın diye uğraşanlara akıl ihsan eyle
Kullanabilecekleri kadar gerisi israf olur
Aza kanaat getirmezler ki kıymeti olsun.
Yolda görsem selam vermeyeceğim insanlara ben nasıl katlandım?
İyimser marka giyindikleri takım elbiseler çok yakışıyor
O entarileri, şık kıyafetleri ben hiç bir kadına alamadım
Kendi ruhevi alemimde hâlâma, teyzeme, anneme hele ki bacıma hiç yakıştıramadım
Uymadı, uyduramadım
Öfkemi yiyorum inşallah orucum bozulmaz
Mekanizması bozuk mavi kavanoz beni de delirtmek için kendini yoruyor
Elimde gün yüzü görmez dede yadigarı ırkım
Bir tencere dolusu yobaz beyinler
Yemin billah neye muhalefet olacağımı şaşırdım
Bir asosyal adama dünyanın öfkesi nedir?
Ağzım konuşsa belki uyuşur
Gözlerim zaten sövmekten yoruldu
Bir şeyleri yasak etmek alâkasız şeyleri baş tacı etmek deliye özgü
Akıllılar bu kalıpta zorlanmıyorlar mı?
Yolda görsem umursamayacağım insanlar hayatıma girdi
Açlıktan ölse bir kuru ekmek vermem fırından ekmeği vergiyle verdi
Ben mezarıma işerken kireç dökmek sana mı kaldı?
Hanımefendi dedim fahişe beyefendi dedim berduşt çıktı
İnsan seçerken labirentte kayboldum
Bir insan olur elinden iş gelmez uğraşmaz
İnsan olur parmağıyla dünyayı yönetir lazım gelmez
Lazım gelen kendini yırtar da seçilmez
Ben bu dünyaya lazım olurum diye mi geldim yoksa dünyamı lazım?
Mavi kavanoz çatlasın, toz duman olsun ki bende bir beşerim...
Yırtılıp atılasıca şiirler
Hiç kavuşamamış ümitler
Yeri ve saati belirsiz sevinip üzülmeler
Artık sevinmeye korkan çehreler
Yorulduk; yaşamaktan, yaşamaya çalışmaktan, çalışmak için yaşamaktan...
Candaki erkeğin ikinci hayatını anlatayım
O belki sizin çok iyi tanıdığınız biri yada tanışmadınız
Bir vakit evvel bir güzel sevdi ki ne güzel
Dünya çatlar yer yerinden oynar öyle bir güzele
Gönül nasıl dayansın ki dünya meydan okusun?
Yazılıp karalanan satılar gibi geçiyorsa hayat
Ya bir şerefsizlik aldı başını gidiyor ya küfrü haketmek meşru oldu
Ekmeğini hak etmiyorsa ayak fırıncı da kabahat
Okunmuyorsa eser benim suçum
Ben ne alim, ne cahilim nede keramet bende
Candaki erkek ya benim babam ya kardeşim
Büyükşehirin hengamesinde yenik düşmemek iyi cesaret
O âşık olur, nefret eder girizgâhı budur
Belki âşık olurlar el olur olmaz
Sevmez ki beşer kendisini yorar
Kadının cilvesini, erkeğin hiddetini anlamak zor
Kadının güzeline dayanmak zor, erkeğin şerefsizliğine aldanmak kolay
Edebiyat yemek yapmak gibidir beceremem
Bayağı tuzunu kaçırdım meselenin
Herkes birbirini allayıp pullarken ben çok geri kaldım
Aykut Barış Çelik