Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

367 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Nazlı Eray'la bizi Cemal Süreya tanıştırdı, hem de çok yeni. Eğer henüz tanışmadıysanız kendinize, sizi böyle yazarlarla tanıştıracak bir Cemal Süreya bulmanızı tavsiye ederim. Nazlı hanım edebiyatımızda saçları gibi farklı, gözleri gibi parlak bir kalemmiş; Sait Faik ekolüyle varoluş sancılarını güya derinlik dolu (her zaman mümkün olmuyor) kısacık cümlelerle anlatan batı ekolünden birini seçmek istemiyorsanız artık öykücülüğümüzde, sizin de okurluğunuza su serpermiş. Kalemine fantastik deyip geçmişler, eh, akademinin kategorize etme tutkusu deyip geçelim biz de buna öyleyse sıradan okurlar olarak ve hakikatleri, başlıklardan değil de yalnızca sezdirilenlerden alınabilecek gerçekleri oturup birbirimize anlatalım. Zira fantastik denildiğinde hepimizin aklına Harry Potterlar, Yüzüklerin Efendileri, olağanüstü yaratıklar, sihirler, büyüler gelir oysa Nazlı Eray hiç de böyle değildir. O, hayatın, günlük yaşantının içindeki en olağan kesitlerin kendi içindeki absürtlüğünü görür ve gülümseten, iç burkan, sade diliyle anlatır. Çünkü belki haberimiz yoktur a dostlar, belki baka baka görmez olmuşuzdur ama şu kendimize kurduğumuz hayat, şu düzenimiz tıkırında, şu her gün işe gidip gelmelerimiz, yiyip içmelerimiz, yaşayı yaşayıvermelerimiz nice nice absürttür aslında. İlk kitap Ah Bayım Ah'ta toplanan öyküler diğerine kıyasla daha erken dönem öyküleri. Belki bu nedenle buradaki öyküler daha ham, daha kaybolmuş göründüler bana. Anlattığı saçma yer yer gerçekle bağlantısını yitirmiş, böyle olunca da sırf farklı olmak adına yazılmış, sırf duyulmamış bir şeyler söylemek için konuşan öyküler kalmış. Yine de burada da dönüp dönüp okunacak, gülümseyerek ve aynı zamanda içimiz acıyarak hatırlanmayacak öyküler yok değil -yazdıkça fark ediyorum, Nazlı hanım'ın "fantastikliği" buradadır belki de. Neredeyse tüm öykülerinde, tüm anlatılarında bittersweet denilen o tat. Dudaklara bir gülümseme, kalbin üzerineyse bir ağırlık bırakıyor.- Örneğin bir kadın cinayetini sondan başa alıp öykü kişilerinin hayatına yerleştiren "Düşçü İsmet", devlet dairesinde memur iki kadının üzerinden akan "Akşamüstü" - görüp görebileceğimiz en alelade şey, bunun nesi absürt diye düşünebilirsiniz, o zaman ben de sizin daha önce hiç devlet dairesinde memurluk yapmadığınızı düşünürüm-, "Çevre Sokağı" ve en meşhur olan ve meşhur olmasının da ne haklı bir nedeni olan "Monte Kristo". Tırnaklarıyla kazıyarak kurduğu hapishanesinden, tırnaklarıyla kazıyarak başka bir hapishaneye kaçan Nebile'm benim. Bilmediniz mi, hapishaneyi dişi kuş yapar. İkinci kitap Kız Öpme Kuyruğu ise daha bir ballı, daha bir çarpıyor. Burada en çok kanıma girenler cinnetengiz bir aşkı, bir tutku cinayetini sigara tutkusu üzerinden anlatan "Laz Bakkal", "Bekleme Ustası" - insan kendini başkalarınca tanıyabiliyor ancak. Başkalarıyla kurduğu aidiyetle, onların gözleriyle görebiliyor. Çünkü kendi kendine dönüp bakmak çok zor. Ve hiçbirimiz hayatlarımızda, otobüsünün gelmesini bekleyen bir yolcudan daha etkin değiliz. Hayat akıyor, zaman akıyor, nehir akıyor, biz seyredebiliyoruz, bekleyebiliyoruz yalnıza. Öyle hakimiyetsiz. Bu yüzden cezaevinin duvarları arasında olmak da, gökyüzünün duvarları arasında olmak da fark etmiyor aslında, aynı hareketsizlik, aynı bekleme (bunlar kısacık öykünün bana düşündürdükleri)- , herkesin kendi yaşanmışlığınca bir şey çıkaracağı "Ömür Uzatma Kahvesi" -burada yazılanlar doğruysa hepimiz lise arkadaşlarımızla ömrümüzü en az bir on yıl uzatmışızdır-, ve bana Gaye Su Akol'un hakikate hayal arasında gidip gelen trajikomik minibüsünü anımsatan, bir romanın yazılamayışının öyküsü "Sıfırdan" oldu. Kitabın sonunda, bir anı defterinden koparılmış gibi her biri farklı tarihlerde yazılmış Nazlı hanımın kendine mektupları var. Geçmişinin şehirlerinde, otellerinde, insanlarında sıçrayarak geziniyor. Ben bu mektuplarda umutlu görünen bir umutsuzluk sezdim. Ben bu mektuplardan hakkını vererek yaşanmış ama yine de geç kalmış bir ömür, bambaşka olabilecek ya da yine aynısı olacak anlar ve dolu dolu bir yalnızlık aldım. Size ne kalır, bilmem... Nazlı hanımla yeni tanıştık ya biz daha çok görüşürüz. Eşlik etmek isterseniz Ankara'ya bekleriz.
Ah Bayım Ah Kız Öpme Kuyruğu
Ah Bayım Ah Kız Öpme KuyruğuNazlı Eray · Everest Yayınları · 201775 okunma
··
95 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.