Seri ilerliyor... Merhaba. Yordam Edebiyat'tan çıkan Maksim Gorki'nin 4 ciltlik Seçme Öyküler serisinin ikinci kitabı olan Şahin Türküsü adlı eseri bitirdim. 4 cilt boyunca kronolojik olarak ilerleyen hikayeler, serinin ikinci kitabında devrimin ayak seslerini bize gösteriyor. Hapishane, Bir Kez Daha Şeytan Hakkında, Gri Üzerine.. Devrim artık kaçınılmazdır. Devrime giden süreçte insanların yaşadıklarını, yoksulluklarını, 11 yaşındaki kız çocuğunun "Haydi gidelim...Korkuyor musun yoksa? Küçüğüm diye bağıracağımı mı sanıyorsun? Korkma o eskidendi. Şimdi artık..." deyişini, Rus eserlerinde o çok gördüğümüz ahlaki çöküntüyü ve Maksim Gorki'nin eşitlik, özgürlük çağrısını okuyoruz. Pogrom adlı 8 sayfalık hikâyenin üzerinde ise ayrıca durulması gerektiğini düşünüyorum. Bu hikaye tüm mahallelilerin, Yahudi bir ailenin oturduğu evin önünde birikip ve sırf Yahudi oldukları için onları kadın-erkek, genç-yaşlı-çocuk-bebek farketmeksizin işkencelerini ve katledilişlerini okuyoruz. Ve bunu yaparlarken de bundan zevk duyuşlarını... Kalabalığın ortasında birisi bağırıyor ya da Maksim Gorki'nin ifadesiyle böğürüyor: "Yahudi kızını dövün!" Bir başkası, Zelman isimli birisini ya da artık bir ölüyü ayaklarına ip bağlayarak kaldırımın üstünde sürüklüyor. Kapıya doğru yaklaşan bir kalabalık ise domuz gibi sesler (yazarın ifadesi) çıkararak hırlıyor ve "Vur! Vur!" sesleri dalgalanıyor havada. "Başka çağların, ülkelerin, mezheplerin, dinlerin, sınıfların ve partilerin, tam tersi görüşlere sahip olmuş olduğunu, hatta şu anda da sahip olduğunu bilmek, onun bu kolektif yetkeye olan inancını sarsmaz. Kendi dünyasına, diğer insanların itirazcı dünyalarına karşı haklı konumda olma sorumluluğu yükler; bu çok sayıdaki dünyadan hangisinin onun güveninin nesnesi olacağının rastlantıyla belirlenmiş olması onu hiç düşündürmez, Londra'daki bir kilise müdavimi olmasına yol açan nedenlerin onu Pekin'de bir Budist ya da Konfüsyüşçü yapacağını aklına getirmez." –düşünce ve tartışma özgürlüğü üzerine / john stuart mill –can yayınları / syf.14 Cahil sürüsünün oluşturduğu kalabalıkların nasıl insanlıktan çıkabileceğini okuduğumuz ve bu duruma rağmen hâlâ nasıl olurda Maksim Gorki'nin tüm insanlara sevgi beslediğini ve "İnsan onurlu bir kelimedir." dediğine şaşırdığım bu hikayesi bana Maksim Gorki'nin başka bir eseri olan otobiyografik üçlemesinin son kitabı olan "Benim Üniversitelerim" kitabını hatırlattı. Orada Aleksey ya da sonradan Sosyalist Gerçekçilik Akımı'nın öncüsü olacak olan Gorki, insanların iyiliği için çalışmakta ve onların mutlu olması için mücadele etmekteydi. Ama köylüler buna izin vermeyip toplanıyor ve onun dükkanını yakmaya başlıyorlardı. Aleksey ise bunu gördükten sonra yoruluyor ve köyü terk ediyordu. O kitabın incelemesini yazdığımda Aleksey gitmekle en doğrusunu yapmış demiştim ve bu görüşü hâlâ savunuyorum. Kendilerini düşünmeyenleri düşünmenin fazla romantik olduğunu, onlar için birşey yapmanın onlar tarafından anlaşılamayacağını, anlayabilecek kapasite de olsalar bile bunu haketmediklerini düşünüyorum. #88978755 Severek, yer yer sinirlenerek okuduğum bir kitap oldu. Serinin ilk kitabına göre Gorki'nin kalem gücünü geliştirdiğini gördüğümü de son olarak eklemek istiyorum. Herkese keyifli okumalar. Evet her insan eşit değildir. Hele bazıları hiç eşit değildir.

Şahin TürküsüMaksim Gorki · Yordam Edebiyat Yayınları · 201936 okunma

··

254 görüntüleme

ExoCan

@ExoCan ·

13 Mayıs 2021 22:23

Gerçekten mükemmel bir inceleme olmuş. Pogrom hikayesinin üzerinde durmana cidden sevindim benim de üzerinde dur ayı düşündüğüm bir hikayeydi. Romantik ve eşitlik konusunda söylemlerine de şaşırmadan edemedim. Bay C- Hümanist Bay C beni şaşırttı 🤐😂