Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

256 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Jack. London (1876- 1916), ABD'li roman yazarı, Demir Ökçe ilk kez 1908'de yayımlanır. Jack London sosyalist sistemi benimseyen bir yazardır. Zamanının yazarlarından farklıdır . Küçük yaşlardan itibaren değişik işlerde çalışan Jack London işçi sınıfının yaşam koşullarına yakından tanık olmuştur. Fabrikalarda işçilik, denizlerde gemicilik yapar. Altın aramak için Alaskaya gider. Çocukluğu yoksulluk içinde geçmiştir. Eserlerinde işçi sınıfının, sermaye sahiplerince sömürülüp, varlıklarını nasıl büyüttüklerini anlatır. Sahip oldukları bu ihtişamlı yaşamı korumak ve daha da geliştirmek için kapitalist sistemin sermaye sahiplerine nasıl hizmet ettiğini gözler önüne serer. İşçi sınıfı bu güçlü ve acımasız sistem karşısında örgütlenerek, sendikalaşıp grev haklarını kullanarak mücadele ederler. Bu eserinde de kapitalist düzende, ezen ve ezilen sınıfın mücadelesi anlatılır. Sermaye sahipleri, işçileri daha az ücretle, daha uzun saatler, çalıştırmak isterler. Sistem acımasız ve vahşidir. Basın, sermaye sahibinin elindedir. Devletin militarist güçleri sermaye sahibini korur ve kollar. Adalet parası olandan yanadır. Karşısında ise zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayan işçiler ve köylüler vardır. Ve büyük şirketlere güç yetiremeyen gittikçe yoksullaşan küçük işletme sahipleri vardır . Romanımızın kahramanı Ernest Everhart sendika yöneticisidir. Aynı zamanda Ernest, gerçekte Jack London’ ın olmak istediği, örnek devrimci bir kişidir. Ernest, kapitalist yönetici sınıfı ağır bir dille eleştiren, ileri görüşlü, bilinçli ve bilgili, ezilen ve sömürülen işçilerden ve emekten yana, sosyalizmi sonuna kadar savunan bir devrimcidir. Sosyalizmin gerçekleşmesi için son ana kadar mücadele eder. On yaşında fabrikada çalışır. Kendi kendini eğiterek Almanca ve Fransızca öğrenmiştir. Bir yayın evinde çeviriler yapar. Ernest kapitalist sistemin insanları kutuplaştırarak, ötekileştirdiği, sömürdüğü, işi bitince de, bir paçavra gibi kenara attığını insanlara anlatır. Ernest işçilerin insani olmayan çalışma koşullarını, uzun çalışma saatlerini, buna karşın sosyal yönden yetersizliği, olumsuz yaşama koşullarını, yetersiz eğitim ve sağlık koşulları ile kapitalist sistemi eleştirir. Buna karşın sermaye sahiplerinin , devlet yöneticileri, askerler; kiliseler, basın ve mahkemeler, aracılığı ile oligarşik bir yapı oluşturduklarını, bu yapı ile işçi sınıfını ve halkı sömürdüklerini anlatarak, işçileri örgütlemeye çalışır.. Ernest seçimler yoluyla bir sonuç alınamayacağını anlatığından halkı bu oligarşik yapı ile mücadeleye çağırır. Ancak örgütlü bir güçle sermaye sahiplerine karşı gelinebileceğinin farkındadır. Ernest eşi Avis’i, Avis’in babasının davetlisi olarak katıldığı, toplantların birinde tanıyıp ve sever. Avis Babası ile birlikte yaşamaktadır. Avis’in babası bir fabrikada yöneticidir. Oldukça zengindirler. Avis’in sınıfınca sevilmeyen Ernest, daha ilk toplantıda, Avis'ı kendinden emin tavırları ve etkili konuşmasıyla etkilemeyi başarır. Avis lüks içinde bir yaşama alışmışken Ernest'i tanıyıp , sevdikçe , düşünceleri değişir. Ağır koşullarda çalışan iççilerin hak ettikleri değeri alamadıklarını, işverenlerin işçilere karşı adil davranmadığını, insana, insan emeğine saygısızlıklarını, işçi emeğini nasıl sömürdüklerini, bitmek tükenmek bilmeyen hırslarını, basit ve etkili anlatımıyla gözler önüne serer. Toplantılarda onu dinleyen, karşı sınıftan olan insanlar, onun konuşmalarına verecek cevap bulamayınca , öfkelenirler. Avis onların fabrikalarında çalışan ve makinalara zarar gelmesin diye kolunu makinaya kaptırarak kolsuz kalan, işçi jakson'u , Ernesten anlatımıyla tanır. Üstelik acılan davada, jakson’un kolsuz kaldığı yetmez gibi, büyük şirketlerin satılık avukatı Albay Van Gilbert . tarafından suçlu çıkarılmak için uğraşılır. İşte kapitalizm bu kadar acımasız ve vicdansızdır. Bütün bunlar Avis'inde sosyalizmi savunmasına yol açar. Oda Ernest ile birlikte devrimci hareketin içinde yer alır. Bu toplantılarda gerçeklerle yüz yüze gelen din adamı Piskopos Morehouse. Kilisenin, işçileri savunduğunu, yanlışların, kötülüklerin karşısında olduğunu düşünürken , daha sonra yaşadıklarıyla kilisenin de sermayeden yana olduğunu , deneyimleyip gördükçe, duruşunu değiştirir. Fakat tepedekiler tarafından aforoz edilerek kiliseden uzaklaştırılır. Kendilerinden yana olmayan görevli insanları” ya tatile gitti ,” ya da “rahatsızlandı, bir süre dinlenecek” gibi ürettikleri bahanelerle görevlerine son verirler. Evers Büyük şirketlerin bir araya gelerek örgütlenmesi karşısında gelişen üretim araçlarına düşman kesilen orta ve küçük şirket sahiplerine çözümün makinaları parçalamak değil sosyalistlerin yani bizim yanımızda yer almanız gerekiyor diye uyarır. . Roman her ne kadar kurgusal da olsa kapitalizmin yaşandığı bütün toplumlarda yaşanan gerçekleri anlatır. Başlayan grev ve Oligarşinin paralı askerlerinin saldırmasıyla başlayan savaşta insanlar katledilir. Ülkenin bir çok yerinde köle ayaklanmaları ile toplu katliamlar yaşanır. Demir Ökçe askerleri bir çok devrimci sığınakları ele geçirir. Devrimci güçlere ağır darbe indirilmiştir. Başlayan devrim mücadelesi şimdilik kaybedilmiştir. “Bu seferlik sevgilim,” dedi. “ama sonsuza kadar değil. Bugün öğrendik. Yarın davamız bilgi ve disiplinle güçlenip yükselecek.”
Demir Ökçe
Demir ÖkçeJack London · Araf Yayınları · 201314,8bin okunma
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.