Gönderi

216 syf.
·
Not rated
·
Liked
Osmanlının yükseliş dönemlerini okumak ne kadar keyifliyse, yıkılışını okumak da bir o kadar üzücü ve sinir bozucu. Hele Rumeliyi, İmparatorluğun iki kanadından birisi olan, armadaki yeşil bayrakla temsil edilen Avrupa Topraklarımızı kaybedişimiz gerçekten çok acı. Kitapta bu topraklarımızın kaybına sebep olan başlıca iki savaş: 93 Harbi ve Balkan savaşları anlatılıyor. Bu savaşlar neden bu kadar önemli? İstanbul ve Anadoluyu bir kuşun gövdesine benzetirsek bir kanat Rumeli ise bir kanat geri kalan topraklarımız.İşte Rumeli kanadımızın kopması, önce diğer kanadın da kopmasına, en son da gövdenin yaralanmasına yani Anadolunun işgaline sebep oldu da ondan. 100 yıldır da kanatsız bir kuş olarak uçamadan olduğumuz yerde debeleniyoruz işte.. Bu iki savaştan kısaca bahsedecek olursak: 93 harbi Mithat Paşanın İngilterenin yanımızda savaşa gireceğine olan sonsuz inancıyla (İngiltere defalarca savaşa girmeyeceğini belirtmesine rağmen) başladı. Abdülhamid Han da henüz ipleri eline alamamıştı.Bu savaşta daha yeni yetme güçsüz Balkan devletçiklerinin yanında güçlü bir Rusyayla tek başımıza savaştık.Gazi Osman Paşa gibi yürekli komutanlarımız vardı. Sonuna kadar direndik,ama yenildik, Ruslar Yeşilköye kadar geldiler, ağır bir antlaşma imzalatıp geri döndüler. Ama Balkan savaşlarına kıyasla bu savaş sonrasında başımızda Abdülhamid Han gibi bir deha vardı. Antlaşmayı nisbeten hafiflettirdi ve 30 yıl boyunca muazzam bir Balkan siyaseti güderek Avrupa Türkiyesinin kaybını önledi. Balkan Savaşları ise tam bir facia. Daha 10 yıl kadar önce Yunanı yenmiştik, neredeyse Atinaya giriyorduk, sadece 2 orduyla da bir Balkan ittifakına karşı koyabilecek güçteydik.İşte bunu bilen Avrupa bizim kazanacağımızdan kesin emin olduğu için savaştan sonra toprak değişikliğine izin vermeyeceğini bildirdi. Fakat bu sefer başta Abdülhamid Han yoktu, İttihatçılar vardı ve meşrutiyetten sonra ve savaş sırasında yaptıkları şeyler ise akla mantığa uymayan, saç baş yoldurtan cinstendi: Ordu düzenini karmakarışık yapıp Balkanlardan 120 tabur askeri dağıtmaları mı olsun, birbirlerine mezhep düşmanlığı olan balkan devletlerinin bir olmasını sağlayacak Kiliseler kanununun yürürlüğe girmesi mi olsun,ambargo altında olan, deniz bağlantısı olmayan Sırplara Selanik üzerinden (bir müddet sonra bize karşı kullanacakları) ağır top ve silah sevkiyatına izin vermeleri mi,askerin dibine kadar siyasete batması mı, bazı kumandanların sırf hükümet muhalif partiden olduğu için savaşmakta gayretsiz davranması mı, o dönem ülkenin 3. Büyük şehri olan Selanik’i tek bir kurşun dahi atmadan teslim etmeleri mi... Hangi birine ağlayalım bilemiyorum. 3 ordumuzla savaşmamıza rağmen beceriksizlikleri ve basiretsizlikleri yüzünden tüm Avrupanın şaşkınlığı arasında yenildik. 93 Harbinde Rusyanın gücüne karşı yapabileceğimiz fazla bişey yoktu belki ama Balkan Savaşlarının henüz ilk 2 haftasında sayıca çok üstün olduğumuz bu devletçiklere karşı bozguna uğramamız, 2.Balkan Savaşından sonra en azından Batı Trakyayı savaşmadan alabilecekken onu dahi almak için bir girişim olmaması, kazanabilecekken kaybetmek gerçekten çok gurur kırıcı ve Türklüğü, Müslümanlığı ayaklar altına seriyor. Hülasa, fetihleri İstanbuldan eski olan, uğruna milyonlarca şehit verilen 550 yıllık Türk yurdunu işte böyle kaybettik. Adriyatrikten, Tunadan Meriçe kadar çekildik. Geriye de katliam, kan, gözyaşı içinde göçe zorlanan milyonlarca Balkan Türkü ve oralardaki sahipsiz eserler kaldı...
Avrupa Türkiyesi'ni Kaybımız
Avrupa Türkiyesi'ni KaybımızYılmaz Öztuna · Babıali Kültür Yayıncılığı A.Ş. · 201232 okunma
··
77 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.