Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

240 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Geçmişin Geleceğine Yolculuk
“Doğru olanı yaparken, ahlaki hislerinizin yolunuza çıkmasına hiçbir zaman izin vermeyin.” Isaac Asimov “Sonsuzluğun Sonu” zamanda bir yolculuk, hem ileriye hem geriye, geçmişi geleceğe, geleceği de geçmişe bağlayan, gözlemler yapan, bu gözlemlerle de en yaşanılabilir dünyayı bir bakıma yaratmaya çalışan, bilimle harmanlanmış bir kitap, Tenet’i izleyenler şu repliği ya da sahneyi hatırlayacaktır; “Her nesil hayatta kalmaya çalışır. Dünyayı mahvettiğimiz için gelecektekiler de bizden kurtularak tam olarak bunu yapıyor zaten.” Tenet filmini kitaba konu etmemin sebebi, kitabı okurken -ki filmi de izlediyseniz, bir saniye, ben bu konuyu bir yerden hatırlıyorum diyeceğiniz içindir. Elbette bu konu kitabın ortalarında sizi karşılıyorken, filmde de sonlara doğru çıkması nedeniyle spoiler yememeniz için açmıyorum. (Aslında başlangıçta olan ama sonlara doğru anladığımız konu.) Filmi izleyip kitabı okuduğunuzda bu cümlelerin anlam kazandığını anlayacaksınız. Elbette bu film çekilmeden önce kitabı okuyanların böyle bir fikri ya da benzetmesi olamaz, iki eylemi de gerçekleştirmeniz gerekmektedir. Bu tarz kitapları ya basit cümlelerle açıklarsınız ya da karmakarışık yazıyla düşüncelerinizi boca edersiniz, yazan için sorun olmasa da okuyan için sorun çoktur, ne diyor bu manyak seviyesinde tepki almanız gerekirken, yazdığınız yazı övülür falan… Kitabın konusuna kısaca değinecek olursam eğer, zamanda düzenleme, zamanda sıçrama, zamanı kontrol altında tutma üzerinedir. O kadar çok kitap, o kadar çok film-dizi izliyoruz ki, bu konular artık normal, pek şaşırtmayan hal almıştır. Lakin bu kitap 1953 yılında yazılmaya başlanmış, 1954 yılında tamamlanmış, ancak 1955 yılında yayınlanabilmiştir, bir yıl neden gecikmiştir sorusunun cevabı elbette basittir, yayınevleri bu kitabı kabul etmemiştir. Yayınevleri zor olan şeyleri değil, kolay anlaşılan şeyleri yayınlamak ve satmak üzerine bir düşüncede olmuştur, günümüzde ise ne kadar değişik, ne kadar farklı kitaplar varsa, onları yayınlamak üzerine bir yarış içerisindeler. Bugün okuduğumuz bir çok kitabın hikayesi buna benzerdir, o kadar çok reddedilmişlerdir ki, bugün ise başımızın üzerinde yer bulurlar, muhtemelen kitabın bir başarısından ziyade, okurun farklı olanı baş göz etmesi nedeniyle olabilir. Neyse,,, "İnsanoğlu, kendi haline bırakıldığı takdirde, başka yönlerdeki teknolojik ilerlemeleri sonucunda kaçınılmaz bir intiharın eşiğine gelmeden Zamana dair hakikati öğrenemeyecektir." #121817467 Bu kitap nasıl yazılmış, Asimov neyi düşünerek böyle bir kitap yazmış sorusunun cevabını araştırdığımda çok mantıklı bir yanıtla karşılaştım. Asimov 1953 yılında Time dergisinin bir sayısına bakarken, nükleer patlama sonucu ortaya çıkan bir mantar bulutu görür ve ilgisini çeker, 1938 yılına ait bu sayı neyi temsil ediyor derseniz, geçmişe bir yolculuk yaptığımızda Enrico Fermi adı karşımıza çıkıyor, kimdir dersek atomu parçalayan ilk fizikçi olduğunu görüyoruz, kendisinin Fizik Nobel ödülü buluyor, zaten bu buluş II. Dünya Savaşı’nın en büyük korkularından biridir, özellikle 1939 yılında Albert Einstein, ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt'e bir mektup göndermesi ve Nazilerin Atom Bombası üzerine çalıştığını söylemesi, bu sürece Amerika’nın dahil olması ile nükleer savaş kendi içinde ilk bulanın gücü alacağı bir savaşa döner. Biliyoruz ki Naziler başarılı olamadı, bunun hikayesi uzun, Atakan Büyükdağ’ın kitaplarından bu uzun serüvene dahil olabilirsiniz. Yukarıda kısaca değinmek istediğim ama biraz uzattığım konu, bu kitabın var olma sebeplerinden biridir, yine bu kitabın yazılmış olması, Vakıf ve İmparatorluk Serilerinin de yazılmasına vesile olan çok önemli bir kitaptır. Sonsuzluğun Sonu, Vakıf Serisine bir giriş kitabı değildir aslında sadece yazara alışmak, uzaya ve zaman yolculuğuna alışmak adına yapılacak en iyi ön okumalardan biridir düşüncesindeyim. Zaten bu nedenle sevgili arkadaşım
fazi
fazi
ile bir Asimov Okuma Etkinliği düzenledik, bu etkinlikteki okuma sırasının en başına “Sonsuzluğun Sonu” kitabını ekledim, benim için mantıklıydı, kitabı okuyunca daha da mantıklı hale geldi. İzlediğimiz birçok filimde, zamanda ileri ya da geri gitme deneyleri ya birkaç saniye sürüyor ya da çoğunlukla başarısız oluyor ama filmin ortalarında ise yavaş yavaş başarılı olmaya başlıyor, klasik ilerleyiş. Bu kitabın kurgusunda ise zaten başarılı olan bir zaman yolculuğu ile karşı karşıyayız ve ilk başlarda bu detaylarla karşılaşıyor ve kitaba hazırlanıyoruz. Bizim ana karakterimiz Harlan, Harlan bir teknisyen, daha sonra ise gözlemci olarak karşımıza çıkacak, gözlemcileri de Fringe dizisindeki Şapkalı, beyaz tenli arkadaşlara benzettim, yine diziyi izleyenler hatırlayacaktır. Harlan kendi zaman çizgisinden koparılmıştır ve kitabın en önemli karakteridir. Bu karakterin yapması gereken şey, zamanda ileri veya geri giderek, yaptığı gözlemleri bilgisayara raporlamaktır. Gözlemci bu kitapta çok önemli ve olunması zor olan unvanlardan biridir, farklı olabilmek ve farklı analizler yapabilmek ve bu göreve atanmak oldukça zordur, Harlan ise bu göreve layık görülmüş, çünkü düşünceleri farklıdır, bulunduğu yüzyıla değil de geçmişe merak salmıştır, tarihin peşinde bir gözlemci aynı zamanda istenmeyen bir modeldir, tıpkı Harlan gibi. Kitap ile ilgili spoiler vermemek adına öyle bir daire çizdim ki, dairenin içinde o kadar çok olan biten var ki, yazdıklarım anca kitap okunduğunda anlam kazanacak bir duruma evrilmiş duruyor. Kitabın distopik bir yanı olmasına karşın, bunu gösteren net deliller olmasa bile, zaten düzeltilen geçmişin, bir gerçekliğe kavuşması, bu gerçekliğinde sonsuzlar tarafından yaşama dikta edilmesi, bir bakıma totaliter bir rejim gibi gözükmektedir. Kitap erkekler üzerine kurulu bir düzende geçiyor, çünkü kadınların gözlemci olması yasak, hatta bu konular işlenirken kadınlar üzerine verilen düşünceler biraz can sıkmaktadır. Kadın yine belirli görevler üzerinde yoğunlaştırılmış, klasik bir kaderi yaşamaktadır. Ta ki, tek kadın karakterimiz Noys Lambent ortaya çıkana kadar. Benim görüşüm şu olacak, yani Harlan ve Noys karakteri için, Adem ile Havva’yı temsil edebileceği düşüncesi kafamı biraz kurcalamıştı, bu kurcalamayı burada açmıyor, kitabı okuyacak olanlara sadece bir düşünce paradoksu olarak buraya bırakıyorum. Kitabın en önemli mesajlarından birisi de uzaya yapılan yolculuklar. Kitabın yazıldığı yıl 1953, yayınlandığı yıl ise 1955 demiştim, o sıralarda ise uzay Sovyetler ile Amerika arasındaki Soğuk Savaşın en popüler yarışlarından birisiydi. Şu alıntıyı okuyun, devam edeceğim; "Sevgili Rice, Zaman boyunca belirli aralıklarla, insanlığın akıl gücü eşyanın tabiatı gereği tatmin edici bir sonuca ulaşamayan uzay yolculuklarına yönelir. Matrisleri kurardım ama senin de bildiğinden eminim. Aklı fikri uzaya yönelik olunca, insanlık dünya nimetlerini değerlendirmeyi ihmal eder." #121816925 Yukarıdaki alıntıyı okuduğumuzda hemen aklımıza kafayı Mars yolculuğuna ve insanlığın amacının sanki Mars olduğuna inandırılmaya çalışıldığı yüzyılımızı anımsıyoruz, bu alıntı geleceğe bir mesaj olsa da, aslında dönemin devleri arasındaki uzaya çıkma yarışına işaret etmektedir. Tartışmaları ve Ay’a ilk kim çıktığı sorusunu bir kenara bırakıp, elimizdeki resmiyete bakınca 1969 yılında Apollo 11’in Ay’a ayak bastığını biliyoruz. Sovyet tarafında ise 1961 yılında Yuri Gagarin uzaya çıkmış ve dünya yörüngesindeki görevini tamamlamıştı. Yani kitap yayınlandıktan sadece 6 yıl sonra. Yazdıklarım kitap hakkında merak uyandırması amacı gütmektedir, umarım merak eden okurlar olur da bu kitabı alıp okurlar. Kitabı okuduktan önce mutlaka TENET filmini izleyin ya da öncesinde izlemiş olursanız, tıpkı benim gibi kafanızda ampulün yansıması çok doğaldır, ben ikinci kez izleyeceğim. Sonsuzluğun Sonu, 1976 yılında Macar ve 1987 yılında Sovyet yapımı olmak üzere iki kez filme uyarlandı. Hollywood daha sonra film haklarını aldı ama şimdilik yeni film ile ilgili bir haber bulunmuyor. Tenet filmini izleyin, aynı zamanda geçe günlerde Netflix'te yayınlanan Oksijen filmini ve 2017 yapımı olan Counterpart dizini de mutlaka izleyin, elbette Fringe izlememek olmaz. Birbirinden bağımsız farklı konular olsa da bu kitabı sevenlerin ya da okuyacakların uğraması gereken duraklar. elbette önerilecek çok fazla dizi ve film bulunmakta. "Aynı ülkede ve aynı zamanda bir kişi tedavi edilirken, bir düzinesi kaderine terk ediliyor. Herkes, 'Neden o?' diye soruyor. Belki de bizim tedavi etmediklerimiz daha iyi insanlar, herkes tarafından sevilen gül yanaklı yardımseverler. Belki de bizim tedavi ettiğimiz adam, çocuklarını dövmekten arta kalan zamanında yaşlı anasını tekmeleyen biri." #121576455 Kitaptaki başlıca karakterler; Andrew Harlan, Laban Twissell, Hobbe Finge, Noÿs Lambent, Vikkor Mallansohn ve Brinsley Sheridan Cooper. Kitaptaki başlıca Kavramlar; Fizyo-zaman: Bir Ebedi tarafından algılandığı şekliyle geçen nispi zaman. Eternity: Normal zamanın dışında, tarihi değiştirmeye dahil olan bir organizasyon. Eternal: Eternity'nin bir üyesi. Sonsuza kadar yaşamazlar. Normal zamanlardan genç erkekler olarak işe alınırlar. Homewhen: Bir Ebedi'nin orijinal zamanı. Upwhen: Zamanda ileri gitmek veya göreceli bir geleceğe atıfta bulunmak. Downwhen: Zamanda geriye gitmek veya göreceli bir geçmişe atıfta bulunmak. Su Isıtıcı: Zamanda ileri ("ne zaman yukarı") veya geri ("aşağı ne zaman") hareket eden cihaz. Minimum değişiklik: İstenen geleceği geri yükleyecek / yaratacak en küçük olası değişiklik. Keyifli okumalar.
Sonsuzluğun Sonu
Sonsuzluğun SonuIsaac Asimov · Monokl · 20152,281 okunma
··
1.305 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
fazi okurunun profil resmi
Murat, seninle okuduğum için çok memnunum ilk önce bunu söylemeliyim. Biliyor musun incelemeyi okuyunca, izlediğim Fringe ile olan bağdaştırmanı ben de hatırladım. Gözlemcileri bu şekilde düşünmemiştim ne güzel hatırlattın. Ayrıca bence değindiğin her detay çok önemli. Kitaptan etkilenen sürüyle film ve dizi var belli. E yavaş yavaş her izlediğimizde Asimov'dan izler görmeye devam edeceğiz. Emeğine sağlık canım arkadaşım. 😍👍🏻
Murat Ç okurunun profil resmi
Fringe sonradan aklıma geldi ya, dedim aha gözlemciler bunlardan başka kimse olamaz, enfes diziydi ya, sonlara doğru biraz bocalasa da tadından yenmez. Asimov okumak gerçek anlamda ufuk açıcı, kitaplara devam edeceğimiz için bakalım hangi filmlere Asimov'un parmağı değdiğini tartışacağız seninle. Seninle okumakta büyük keyif, hızına yetişmek zor ama idare ediyorum. :))
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.