Gazzâlî'yi(ra) felsefeciler hakkında öfkelendiren nokta, akla, olmadık derecede mübalağaya varan bir şekilde bir aşk beslemeleridir. Akla bu derecede bağlılık ise onların ne vahyi doğru dürüst idrâk etmelerine ve ne de hakikat arayışında başka hiçbir delili muteber saymalarına imkân veriyordu. Bu da inanç ilkelerinde şüphe oluşmasına sebep oluyordu ve fikirlerdeki sarsıntının kaynağı da buydu. İbn Sinâ ve Fârâbî gibilerin Müslümanlar arasında yaydıkları felsefecilerin görüşleri, Kur'ân ve vahiy ile uyuşmayan birtakım sözler içeriyordu. Böyle bir durumda, İslâm dünyasını tehdit eden karmaşa ve sorunlar alanında Gazzâli'nin felsefecileri de Dehriyye ve Bâtıniyye ile eşdeğer görmesinde bir gariplik yoktu.