Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

304 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Demokrat Parti Dönemi ve İdeolojisini açıklamak üzere birçok yol ve yöntem vardır. Demokrat parti dönemi Türk Siyasal hayatı açısından demokrasi kavramının filizlenmesine ve yerleşmesine olanak sağlamak için atılmış önemli adımlardadır fakat bu demokrasi kavramı ülkemize giderek yanlış bir şekilde filizlenecektir. Türk Siyasal Hayatını anlamak amacıyla geçmiş ile bağlantı kurmak ve bu bağlantılar arasında yorumlara salatamızı renklendirmek için Demokrat Parti Dönemi geçmiş ile beraber alıp tabiri caizse hamurumuza çeşitli malzemeleri kattıktan sonra yoğurmaya başlayacağız. Demokrasimizin emekleme dönemi olarak da adlandırabileceğimiz bu dönem toprak ağalarının aydın kesim üzerinde halk kitlelerini de kullanarak üstün bir konuma gelme çabasından ibarettir. Demokrat parti özellikle parti bünyesinde de liberalizm ve demokrasi iddialarında bulunacak. Liberal ilkeler doğrultusunda idealine ulaşmaya yakın olsa da demokrasi kavramının da yanlış anlaşılmasına ve her dönem gibi kendinden önceki bir dönemin de tekrarı olmaktan kendini kurtaramayacaktır. Cumhuriyet Halk Fırkasını birçok konuda sorumlu bulan kendini ezen, hor gören, isteklerini karşılamayan bu hükümete karşı da halkın temsilcisi olarak kendini sembolize etmiş ve sonunda da başarılı olmuştur diyebiliriz. Bir dönemi ve toplumu anlamak demek toplumun derinlerine sinmiş duygularla olaylar arasında bağlantıyı yapabilmek demektir benim için bundan dolayı dönemi daha iyi anlamak adına halkı, üretimi, sosyal sınıfları yaşadığı bunalımları da anlamak gerekir. Dönemin yapısına baktığımızda göreceğiz ki halk savaştan çıkmanın yüküyle beraber iktisadi bir kalkınma hedefleyen bir kitlenin ellerinde her dönem olduğu gibi sürüklenmeye devam eden bir köleydi. Toprak ağalarının bu dönemdeki dikkat çekici isimlerinden birisi de Adnan Menderes olacaktır mecliste Toprak Kanuna muhalefet olmasının temel sebebi de bir nevi kendi çıkarına ters düşmesi de denilebilir. Her kim olursa olsun kendi çıkarına ters düştüğü taktirde karşı olduğu şeyin muhalifi ve en şiddetli savunucu olmaya yatkındır. Demokrat Parti İkinci Dünya Savaşı sonrası kapitalistleşmeye ve ticari burjuvazinin yükselişinde büyük toprak sahiplerine iktidara gelme şansını halkı doğrudan doğruya sürece katarak ve kullanarak yönetimi eline devralmıştır. Ne yazık ki Demokrat Parti’nin demokrasiye giden bu yolda başlattığı çağın ilerleyen dönemde tam olarak özümsenmediğini de görmekteyiz. Nasıl bir tohuma zamanla onu besleyerek çeşitli dış etkenlerle bunu da pekiştirerek büyümesine yardımcı oluyorsak. Demokrasi kavramının da halk bünyesinde özümsenmesi, sindirilmesi gerekmekteydi. Demokrat Parti bir çığır açmıştı fakat bunun hemen yeşermesini bekleyemezdik aynı zamanda. Cumhuriyet Halk Fırkası’nın İsmet İnönü döneminde yaşadığı sorunlar da dönemi özümsemek için olmaza olmazlardandır. Türkiye bu süreçte savaşa girmemeye çalışırken bir yandan da kendi bünyesinde toparlanmaya çalışmaktaydı. Çok partili siyasal hayata geçmeye çalışırken bir yandan da totaliter eğilimler sergileyebiliyordu. Cumhuriyet Halk Fırkasında başlayan bu gelenek Demokrat Parti’nin demokrasi yolunda yola çıkmış olsa bile CHF’nin tekerrürü olmaktan öteye geçemedi bir zamanlar mecliste kendisinin düşüncelerini ifade edebildiği ve istemediği konularda görüş bildirebildiği zamanlar vardı fakat iktidar eline geçmesiyle beraber beyaz terör hiç aksamandan solcu akımın nefes almasına izin vermemiştir. Parti içinde muhalefette hoşgörü kavramından uzak bir bünye ile sınırlı kalmıştır. Fuat Köprülü 1957 seçimlerinde ‘’Bu seçim mücadelesi, tek parti, tek şef sistemini canlandırmak isteyen bir adama karşı koca bir milletin mücadelesidir. ’diyordu. Halk adına demokrasi uğruna bir adım atmak için yola koyulan bu parti üyelerinden birisiydi Fuat Köprülü aynı zamanda profesördü. Demokrasimizin emeklemesinde büyük bir adım atmış olsalar bile kendinden önceki bir dönemin davranışlarından farklı bir kalıba bürünememişleridir. Bu bağlamda Demokrat Parti Nisan 1960’da ana muhalefet partisini ve muhalif basını soruşturmak adına on beş kişilik bir komisyon oluşturmuştu. Türkiye’de demokrasi kavramının bittiği noktaya işaret etmek isterim. Parti içinde yaşanan sorunlardan sonra parti yola çıktığı kavramlardan ve programlarından uzaklaşmasıyla patinin kurucu ismi Fuat Köprülü’nün ayrılması ne kadar kötü bir halde olduğunu da kanıtlayacaktır. 27 Mayıs darbesi askerler siyasete el atmadan önce DP’nin parlamenter düzeni ortadan kaldırmasıyla başlamıştı. Yıkılan aslında Demokrat Parti ve demokrasi anlayışı değildi, demokrasiyi parçalamış bir iktidardı. DEMOKRAT PARTİNİN DOĞUMU VE GELİŞİMİ Demokrat Partisi’nin doğumuna yol açan en önemli etkenlerden birisi uzun süredir tek partili sistemle idare edilen demokrasinin olduğu fakat ağır aksak devam eden bir süreçte çok partili siyasal hayata geçilmemesiydi. Bir bebeğin nasıl anne karnında beslenmesi karşılanıyorsa muhalefette egemen sınıfların artan iktidar arzusu ve halkın bunalımından besleniyordu. Halk zaten jandarma baskısından mustaripti memurlar dersen fiyatların artış yükselişine karşı son derece tepkiliydi. Cumhuriyetin getirdiği siyasal yapı, Avrupa parlamentarizmine oldukça benzeyen bir hale gelmişti fakat tek eksiği çok partili siyasal sitemlerdi. Demokrat Parti’nin doğuşu İsmet İnönü’nün Atatürk’ün gerçekleştirmek istediği fakat çeşitli sebeplerden dolayı gerçekleşemeyen bu sürece geçiş yapma idealiyle de alakalıydı. Bu şekilde çeşitli iç nedenlerle beraber dış etmenler de bağımsız düşünülmezdi bu çok partili siyasal hayata geçiş evresinin doğumunda. ABD bu sıralarda Türkiye’yi liberalleşmeye teşvik ediyordu. Dönemin iki büyük gücü arasında SSCB ile de aramız pek iyi sayılmazdı bundan dolayı San Francisco konferansıyla beraber artan etkilerin, siyasal hayata etkileri de mevcudiyetini kanıtlamaktadır. Demokrat parti bu iç ve dış etmenlerle beraber doğuş evresine geçmiş bir partidir. Gelişim evresinde muhalefet bünyesini istikralı bir şekilde düzen içinde yürütmüş ve hepsi kendi bünyesinde esaslarına bağlı olmaya gayret etmişlerdi. Özellikle de geçmişte yaşanan çok partili siyasal hayata geçişteki Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının başına gelenleri yapmamak adına çok ince bir çizgide yürümeye gayret etmişlerdir. Sol aleyhtarı girişimlere de destekler vererek çok fazla dikkat çekecek olaylara karışmamasılardır. Şeriatçı akımlara karşı temkinli davranarak ilerlemişlerdi ve kanun yolundan da sapmamalarıyla birlikte partinin gelişimine olanak tanımışlardı. İdeoloji alarak liberalizm ilkesine bağlılıklarını sürdürmelerindeki ana etenlerinden birisi Truman doktrini ile beraber ABD’nin Türkiye içinde yayıma imkânı bulmasıydı. ABD’nin ülkemize olan ilgisi ve bizim de onu davet etmemizle beraber ilişkiler giderek arttı ve ABD yayılmaya nüfuz alanı bulmuş oldu. Demokrat Parti Batı’ya sıkı sıkıya yapışmamız gerektiğini düşünen bir yapıdaydı fakat ben bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. Tam anlamıyla ipleri bir ülkenin eline bırakmak yani bütünüyle ülkeyi sarmasına izin vermek özgürlük alanımızı da teslim etmekten başka bir şey değildir. Bundan dolayı sürekli Batı ittifakına rol oynayan tek yönlü bir dış politika izleme siyaseti ilerleyen süreçlerde de yanılgılara sebep olacaktır. Demokrat partinin iktidara gelmesindeki halk evresini özellikle vurgulamakta fayda vardır. Demokrat Parti köylünün ve memurların şikayetçi olduğu bu sıralarda bundan en iyi şekilde faydalanmış ve piyonunu mat ederek oynamıştır. Bundan sonraki süreçte iktidar arzusuyla yanıp tutuşan ve bunun için de halkı araç olarak kullanan aptal bir egemen sınıfın örgütlenmesiyle devam edecektir. DEMOKRAT PART’NİN SONU Demokrat Parti kendi sonunu kendisi tayin ederek siyasal hayatını sonlandırmıştır. Basın, üniversiteler, muhalefet partisi, ordu gibi çeşitli mecralarda sevilmeyen bir konuma düşmesinin temelinde yatan sebeplerden birisi baskıcı ve totaliter yapısındadır. Muhalefet partisini çeşitli kanunlarla tasfiye etmeye çalışırken bir yandan da siyasette onun üzerinden komünist suçlamaları yaparak tasfiye işlemlerine dayanak göstermeye çalışmıştır. Üniversitelere kendine karşı gelen eleştirilere kapalı bir yapıya bürünerek çeşitli üniversite hocalarını okullardan attırmayı başarmıştır. Sendikalara karşı taarruz haline bulunan bir düşünce neticesinde sendikaları kapatmış ve kendi sonunu da tayin etmeye başlamıştır. Ülkede bir ihtilal yapılmasından korkmuş hükümet, baskılarını arttırmış, bu baskı neticesinde ihtilal düşünceleri daha olanaklı hale gelmiş ve böyle bir tehlike karşısında da baskı daha fazla artırtılmaya yönelik olmuştur. Baskı sadece çeşitli organlara muhalefete değil parti içi bünyesinde de yer bulmuştur. Parti bünyesinden ayrılan on dokuz kişinin Hürriyet Parti’sini kurmasıyla beraber parti içinde de çeşitli sıkıntılar yaratmıştır. Eleştiriye ve hoşgörüye kapalı bir tutum takınan parti bünyesinde çeşitli patlaklarında çıkmasıyla kendi yıkım sürecini başlatmıştır. İktisadi alanlarda yaşadığı sorunlar da bu başarısını gölgede bırakmıştır. Basın alanında muhalif fikirlere karşı olan ve basın özgürlüğünü kısıtlayan politikalar izlenmiş ve çeşitli yaptırımlarla baskıcı yönetim devam etmiştir. Türkiye’de büyük toprak sahipleri ve ticaret burjuvazine yönelik bir kapitalist anlayış hüküm sürmüştür. 27 Mayıs günü yapılan darbe lügatımıza ihtilal olarak girmişe de bu aslında bir hükümet darbesidir. Eski konumunu elde etmek isteyenlerin de harekete geçtiği bir hükümet darbesi olarak son bulmuştur. Demokrasi yoluyla yola çıkan halkı araç haline getirip sömüren bir hükümetin totaliter yapısı ile beraber izlediği yanlış politikalar neticesinde yıkımına neden olmuştur diyebiliriz.
Demokrat Parti
Demokrat PartiCem Eroğul · Yordam Kitap · 201498 okunma
·
122 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.