Gönderi

392 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Hugo Grotius, Savaş ve Barış Hukuku adlı eserin yazarıdır. Eser, savaş kavramı ile ilgilidir. Savaşın, temel tanımından itibaren tüm detaylarıyla açıklaması yapılmıştır. Finalde ise, her savaşın barış umuduyla yapılması gerektiğinden bahsedilmiştir. Eser, 3 bölümden oluşmaktadır. Savaş ve Barış Hukuk adlı eserde, siyaset biliminden, hukuk ve felsefeden yararlanılmıştır. Eserde, yazar okuyucuyla diyalog halinde anlatım yapmıştır. İspat ile yanlışlama yöntemine yer verilmiştir. Özünde yanlış olduğunun kanıtlanabilme ihtimali olduğu için yanlışlama yöntemi vardır. Savaş hukuku ile ilgili belli kurallar maddeler oluşturulmuştur. Yazarın, bilgileri tanımlamaları ve öznel bazı yorumları vardır. Eser, genel anlamda dağınık metinlerden oluşsa da alt başlıklar ve belli bir sıralama ile düzen getirilmeye çalışılmıştır. Alt başlıklar bir veya iki cümlelik tanımlardan oluşturulmuştur. Açıklamaları ise maddeler halinde, kısa ve öz yazılmıştır. Tanımlamalara sıkça yer verilse de öznel anlatım ağır basmaktadır. Tanımlayıcı ve açıklayıcı yöntemler sıkça kullanılmıştır. Açıklamalarda öznel anlatımlar yer almaktadır. Örneklemeler yaparak anlatım güçlendirilmiştir. Marcus Tullius Cicero’nun düşüncelerine sıkça yer verilmiştir. Alt başlıkları sorulardan oluşturarak soru-cevap yöntemiyle anlatım sağlanmıştır. Anlatımlarda bazı kısımlar eksik yazılmıştır. Uzun açıklamalardan kaçınılmıştır. İspatlama yaparken yanlışlama yöntemi kullanılması bilgiyi net bir şekilde anlamamıza yardımcı olmuştur. Bilginin doğruluğuna karşılık belli örneklemeler yaparak, eserin anlaşılması kolaylaştırılmıştır. Hem öznel ifadeler hem de nesnel ifadeler mevcuttur. Öznellik ağır basmaktadır. Eserde, yazarın kullandığı dil ve üslup, yalın ve açıktır. Süslü cümlelerden kaçınılarak söylenilmek istenilen net bir biçimde ifade edilmiştir. Bilgiye odaklı olsa da aynı zamanda öznel ifadelere de yer verilmiştir. Bu ifadeler, duruluk ve sadelikle belirtilmiştir. Ağır bir dil ve eski kelimelere yer verilmemiştir. Okuyucuyla konuşurcasına ifadelere de yer verilmiştir. Bu yüzden, okuyucuyla olan samimiyet duygusu geçirilmiştir. Yakınlık duygusu, düşüncelere olan güveni beraberinde getirmiştir. Yalın ve açık bir dil kullanmak eserin, en saf halini ortaya çıkarmıştır. Detaylı şekilde incelenmesine ve anlaşılmasına sebep olmuştur. Okuyucu için akıcı ve sürükleyici bir eser haline gelmiştir. Bu eserde, anlatımını destekleyip vermek istediği mesajı tam anlamıyla karşıya geçmesini sağlamıştır. Bilgilendirici bir eserdir. Eser, birincil kaynaktır. Savaş ve Barış Hukuku adlı kitapta, savaş hukukundan bahsedilmiştir. En temelden, ‘savaş nedir’ sorusundan yola çıkılarak başlanmıştır. Hukuk terimi, yalnız hak olan anlamına gelmektedir; hem de olumlu olmaktan çok olumsuz anlamda; başka bir deyimle, adalete aykırı olmayan şey, haklı anlamına gelmektedir. Haksız bir şey ise, akıllı varlıklardan oluşmuş bir toplumun doğasına aykırı olandır. Savaşa girmenin haklı ve haksız sebepleri olabileceğinden bahsedilmiştir. Savaş çeşitleri, kamusal ve özel savaştan detaylı bahsedilmiştir. Savaşta eylemi yapan, savaştan çıkarı olan kimsedir; bu kimse, bir özel savaş söz konusu ise, olağanlıkla bir özel kişidir. Kamusal savaşta ise, eylemi yapan, kamusal bir yetkili, özellikle devlet gücünü elinde tutandır. Savaş, doğal hukuka aykırı olmadığı ispatlanmıştır. Doğal hukuk uyarınca savaşta yapılabilecekler hakkında genel kurallar olduğu savunulmuştur. Savaş sırasında hem kazanan hem kaybedenin haklarından bahsedilmiştir. Savaşı sona erdiren sözleşmeler ve anlaşmaların uygulanışına yer verilmiştir. Söz vermenin, doğal hukuk uyarınca bir hak yaratmayacağını söyleyenlerin görüşü kabul edilemez. Yalnız niyetin bildirilmesi bağlayıcı bir yüküm yaratmaz. Doğal hukuk uyarınca, herhangi bir söz verme bağlayıcıdır; ancak, bunu böyle olması da, karşı tarafa bir hak kazandırmaz. Savaşta düşmanla olan ilişki hakkında değerlendirmeler yapılmıştır. Düşman malları yakılıp yıkılabilir ve yağma edilebilir. Uluslararası hukuka göre, kamusal bir savaşta ele geçirilmiş herkes köle olur. Son olarak, dürüstlüğe ve barışa çağrı yaparak bitmiştir. Yazar, savaşın doğal bir durum olduğu mantığından yola çıkarak, savaş öncesi, sırası ve sonrasındaki durumları incelemiştir. Savaşa, doğru bakış açısıyla bakarsak bizi barışa götüreceğini ileri sürmüştür. Grotius toplumsal kurumları üç kategoriye ayırır: Uluslararası toplum, devlet ve özel topluluklar. Bunların her biri diğerlerinden özerktir ve her birinin kendi öz hukuku vardır. Grotius, savaş sırasında ve sonrasında dürüstlüğe ve barışa bağlı kalmayı vurgulamıştır. Barış umudunun tümüyle yitirilmemesi için de dürüstlüğü her şeyin üstünde tutmak gerekir. Savaşta bile, her zaman barışı göz önünde tutmak gerekir. Üstelik, savaş süresince her davranışında barışı göz önünde tutmayan bir kimse, ne iç huzuruna kavuşur, ne de Tanrı’nın koruması altında olduğu düşünülmüştür. Güvenlik sağlayacak bir barış elde etme yolu varsa, savaşta yapılmış haksızlıkları bağışlayarak, üstelik, zararlar ve giderler bakımından kendimizi düşmanla ödeşmiş sayarak, böyle bir barışı gerçekleştirmek yapılabilecek en iyi şeydir. Ve kitabını şöyle bitirmiştir, ‘Tanrı’dan dileğim şudur; Hıristiyanlık dünyasının yöneticileri olan hükümdarların yüreğine hem tanrısal hem de insan yapısı hukukları anlayabilecek bir kafayı esirgemesin; onları aracı atamış olduğunu unutmasınlar.’ Grotius, doğal hukuku benimseyen ve dinsel hukukun etkilerini azaltmaya çalışan, onu insan doğasını gereği ve mutlak genel-geçer sayar. Onun doğal hukuk anlayışının iki temel ilkesi, mülkiyet hakkı ve ahde vefa ilkeleridir. Savaşın, doğal hukuka aykırı olmadığını savunarak, hukuk kuralları çerçevesinde incelemesini yapmıştır. Eserinde, en temelden başlayarak, barışa çıkan bir yol çizmiştir. Uyuşmazlıkların çözümünde başvuracakları ortak bir iç hukukları olmayanların bütün anlaşmazlıkları ya savaş ya da barış zamanında söz konusu olmaktadır. Savaşa, barışı sağlamak için girişilmektedir; öte yandan da, savaşa yol açmayacak hiçbir uyuşmazlık yoktur. Bu eserde, en temel kavram savaştır. Savaş, barışa ulaşmak için zor kullanılarak izlenilen yoldur. Hukuk, bir davranış kuralıdır. Romalı hukukçular iki çeşit değişmez hukuk ayrımı yapmaktadırlar. Bunlardan birisi, insanlarla hayvanlara ortaklaşa olan hukuktur. Buna Doğal Hukuk adı verilmektedir. Yalnız insanlara özgü olan hukuka ise Uluslararası Hukuk adı verilmektedir. Üç çeşit savaş vardır. Kamusal savaş, her iki yandan da savaş açma konusunda bir yetkisi olanlarca girişilmiş savaştır. Özel savaş, kamusal bir yetki olmaksızın, özel kişilerin arasından olan savaştır. Karma savaş ise, bir yandan kamusal yetkiye dayananlarla, öte yanda özel kişiler arasındaki savaştır. Bir güç, eylemleri başkasının denetimine bağlı değilse, yaptıkları bir başkasının iradesiyle geçersiz kılınamazsa, o güç Egemen’dir. Egemenlik her zaman halkta değildir. Zarar, bir kimsenin sahip olduğu bir şeyden yoksun bırakılmasıdır. Zarar, geliri de kapsar. Elçilik hakkının, kaynağı doğal hukuktadır. Ceza, en genel anlamda bir kötülük yapmış olana kötülük çektirmektir. Savaşın haklı ve haksız nedenleri vardır. Doğal hukuk uyarınca, savaşta amaca ulaşmak için gerekli her şey yapılabilir. Cicero’nun düşünceleri eserde sıkça yer almaktadır. Örneğin, Cicero’ya göre savaş, uyuşmazlıkları zorlama yollarına başvurarak çözmektir. Savaş teriminden uygulamada anlaşılan ise, aralarında bir uyuşmazlık olanların, birbirlerine neler yaptıkları değil, karşılıklı durumlarıdır. Doğal hukuk, yalnız insan iradesinin dışında kalan şeyleri değil, aynı zamanda, bu iradenin herhangi bir eyleminden doğan şeyleri de kapsamaktadır. Örneğin, mülkiyet hakkı. Doğal hukuk değişmezdir de; öyle ki Tanrı bile onda herhangi bir değişiklik yapamaz. Barış umudunun tümüyle yitirilmemesi için de dürüstlüğü her şeyin üstünde tutmak gerekir.” Sonuç olarak, yazarın istediği mesajı, okuyucuya aktarabildiğini düşünüyorum. Yazarın kullandığı dil ve üslup, söylemek istediklerini en anlaşılır şekilde ifade etmesine sebep olmuştur. Okuduğumuz kitaplardan zevk almamız önemli fakat her kitabı, bizlere bir şeyler katsın diye okuruz. Temelde bilgiye ihtiyaç duyarız. Bilgiyi, en yanlışsız şekilde aktarmak ise iyi yazarların işidir. Grotius, bunu başarmış bir yazardır. Uzun uzun anlatmadan, aynı zamanda anlatımı pekiştirmek için örneklemeleri de atlamadan, kolay ayırt etmek açısından maddeler halinde anlatım yaparak akıllara kazınacak bir eser ortaya koymuştur. Örneklendirmeler arasında en çok da Cicero’nun düşünceleri hakkında birçok fikre sahip olmama yardımcı oldu. Yazar edindiği bilgileri, bize aktarmak için en doğru yolu seçmiş ve bizlere bir şeyler katabilmeyi başarmıştır. Bu eserde eksik bulduğum bazı detaylarda mevcut, her ne kadar öznel ağırlıklı bir eser olsa da birçok nesnel yargı da içermektedir. Her eserin kaynakçası mevcut olmalıdır; fakat bu eserde, kaynakça bulunmamaktadır. Kaynakçaları inceleyen bir okuyucu olarak, kaynakçaya yer verilmesini isterdim. Diğer bir eksik bulduğum şey ise, görselliğe önem veren bir birey olarak, resimler, arşivden yazılar, bazı sözlerin el yazıları gibi şeylerin mevcut olmasını dilerdim. Okuyucunun ilgisinin eserde kalmasına katkı sağlayan bir ayrıntı olduğuna inanıyorum. Bir kitabı okumadan önce, sayfalar arasında gezerim ve baktığım şeyler fotoğraflar, resimlerdir. Görsel kaynakların, eseri zenginleştirdiğine inanıyorum. Bu eser, genel anlamda bana birçok şey kattı. Özellikle de, hayatımın çoğu yerinde karşıma çıkan ‘’savaş’’ kavramını en basit ama en zengin şekilde inceleyip öğrenmeme yardımcı oldu. Bu güzel eser kütüphanemde yerini aldı bile.
Savaş ve Barış Hukuku
Savaş ve Barış HukukuHugo Grotius · Say Yayınları · 201119 okunma
·
147 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.