Gönderi

İki filozof Demokritos ile Heraklitos'dan birincisi insanların durumunu gülünç ve anlamsız bulur, halkın içine alaycı ve gülümseyen bir yüzle çıkardı; ikincisiyse, aksine, insanların bu durumuna merhamet ve acıma duyar, sürekli mahzun bir yüz ve yaşlı gözlerle dolaşırdı, alter Ridebat, quoties a limine moverat unum Protuleratwue pedem; contrarius alter. ''Evlerden dışarıya adım atar atmaz, biri güler, diğeriyse ağlardı.'' (Juvenal, X, 28) Ben bu davranışlardan birincisini yeğlerim; gülmek ağlamaktan daha eğlenceli olduğundan değil, daha küçümseyici ve bizi ötekinden daha fazla suçladığından. Aslında bana öyle geliyor ki, bizi az bile aşağılıyor. Şikayet ve acıma, şikayet edilen şeye karşı belirli saygı olduğunu gösterir; alay edilen konular hiçbir değer vermediğimiz şeylerdir. İçimizde ciddiyetsizlik kadar üzücü, aptallık kadar kötü başka bir şey barındırmayız; yararsızlık daha az kötülük doldurur içimize, değersizlikten daha az mutsuzuzdur. Bu nedenle, fıçısının içinde keyfince yuvarlanarak vakit öldüren ve Büyük İskender'le alay eden Diyojen, bizi sinekler ya da havayla dolu tulumlar gibi değerlendirirken daha sert ve keskin bir yargıçtı; bana göre, insanların düşmanı diye adlandırılmış olan Timon'dan daha adildi. Çünkü insan nefret ettiğini benimsiyor. Timon da bizim kötülüğümüzü istiyor, ateşli biçimde felaketimizi arzuluyordu; kötü kalpli ve baştan çıkmış bulduğu için bizimle konuşmaktan kaçıyordu. Diğeri ise tam tersine bize o kadar az değer veriyordu ki, biz onu ne heyecanlandırabilir, ne de değiştirebilirdik. Bizden uzak durması korktuğundan değil, bizi beğenmediğindendi. Bizim ne iyilik, ne de kötülük yapamayacağımızı düşünüyordu. *denemeler 1
Sayfa 391 - Say YayınlarıKitabı okudu
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.