Bahtsız, kadersiz, şansız, fevri ama yine de yaşam enerjisi ile dolu Müzeyyen... Kitaba adını da vermiş olan Müzeyyen, aslında dönemin şartları içinde sıradan ve oldukça baskıcı denebilecek bir ailenin kızıdır fakat sahip olduğu o yaşam sevinci aynı zamanda başına pek çok iş açmıştır. 1950’li yıllarda ilk gençlik yıllarını yaşayan Müzeyyen, erken yaşta hem korkuyla hem sevinçle, hem aşkla hem kederle tanışır. Müzeyyen kitabı için, içi aşk ve hayatla dolu olan bir kadının kendine yaşamdan yer koparma savaşı diyebiliriz. . Müzeyyen’i okurken tek bir duygu hissedemiyorsunuz çünkü olaylar hiç durulmuyor. Acı, mutluluk, entrika, aşk, sonra tekrar acı, tekrar mutluluk... Heh bitti dediğiniz yerden tekrar olaylar başlıyor. Müzeyyen’i okurken kendimi bir Yeşilçam filminin içindeymiş gibi hissettim ve bu durum bana çok keyif verdi. Gerçekten dünya üzerindeki en bahtsız kitap karakterlerden biri olan Müzeyyen’e aynı zamanda hayran kalmadan edemedim. Yaşadığı olaylar karşısında gerektiğinde acısını çekmesi ama hemen ardından daha hayat dolu bir şekilde ayağa kalkması bana çoğu kez ilham oldu. Pek çok insanın hayatla bağlantısını kesecek olaylar karşısında bile başını hiç indirmedi. Yaşıyor olsa, şu anda bile bir yerlerde hayatın tadını çıkarıyor olabilir. Müzeyyen kitabını zevkli kılan sadece baş kahraman değil aynı zamanda yan karakterlerin de kendine has bir duruşlarının olmasıydı. Okurken Müzeyyen’in hayatına giren her insan, sanki sizin de hayatınızdan geçmiş izlenimi uyandırıyordu. Özellikle Yıldırım, unutmayacağım erkek karakterlerinden birisin . Uzun zamandır bir şeyi tam olarak okuyamıyorum sıkılıyorum diyenlere, Yeşilçam filmlerine hastayım diyenlere ve biraz içimizden bir şeyler okumak istiyorum diyenlere tavsiyemdir.

MüzeyyenNuray Altay Özkan · Luna Yayıncılık · 202021 okunma

·

30 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

beyza “