Gönderi

Asrı Saadet, İslam Filozofları ve Türk Modernleşmesi üzerinden İslam Aydınlanmasının hareket noktalarını ele aldığım İlesam İlim ve Edebiyat Dergisinde çıkan yeni makalemin tam metnine linkten erişebilirsiniz... Aygün Akyol, "İslam Aydınlanmasının Hareket Noktaları", İlesam -İlim ve Edebiyat Dergisi-, yıl:5, sayı: 27, Ocak - Şubat 2021, ss. 13-18 Özet: İslam, Hz. Peygamber vasıtasıyla tebliğ edilmeye başlandığı andan itibaren tarihe müdahale etmiştir. Bu müdahalenin sonucu olarak Arap coğrafyası farklı kültürlere ve farklı coğrafyalara açılmış, büyük bir kültürel ve sosyal hareketlilik ortaya çıkmıştır. İslam Felsefesi de bu kültürel hareketliliğin neticesi olarak doğmuştur. İçe kapalı bir toplumsal yapı arz eden Arap Bedevi kültürü İslam’la büyük bir değişim geçirmiş, kültürlerarası etkileşime açık hale gelmiştir. İşte bu noktada gerek bireysel gerekse toplumsal hayatta dinin anlaşılma biçimi büyük önem kazanmıştır. İslam’ın her kesime hitap edebilmesi, kültürel bağları kurabilmesi, aslında yöntem açısından Kur’an ve Peygamberin herkesin anlama ve algı kapasitesinin göz önünde bulundurulmasına dair hassasiyeti ile de örtüşmektedir. Çünkü Kur’an, kendini tanımlarken “Sakınanlar için bir öğüt!” ifadesini kullanarak sakınan ve hassasiyeti olan kalplere hitap ettiğini, sakınmayanların ise bu öğütten gereken payı çıkartamayacağını da zımnen söylemiştir. Bu anlamda bugün Kur’an ve Peygamber algımızı oluştururken Kur’an’ın ve Hz. Peygamberin oluşturduğu zihinsel süreçlerden uzaklaşıldığı için İslam dünyası dini anlama ve algılama biçimleri konusunda büyük problemler yaşamakta, İslam coğrafyası bilimden, adaletten, etik ve ahlaki tutumdan uzak bir görünüm sergilemektedir. Hâlbuki geçmişte içe kapalı bir toplumu evrensel değerlere katkı yapacak, kültürel etkileşimlerle bir medeniyet tasavvuru oluşturacak bir çizgiye kavuşturan bu yöntem, bugün dar kalıplarla hareket eden nassın muhtevasını ve peygamber mefkûresini anlamayacak zihinlere ve dillere terk edilmiştir. Makalemizde dinin anlaşılma biçimi olarak tek yönlü bir çizgiyi merkeze alan, kendisinin dışındaki bütün tasavvurları ötekileştiren, şiddeti meşrulaştıran, etik ve ahlak ilkelerini kolaylıkla çiğneyebilen bir anlayışa karşı, İslam’ın Hz. Peygamber tarafından vaz edilen haliyle evrensel insani mirasa katkı yapan yönünü ele almak istiyoruz. Bu noktadan hareketle bunun tarihsel olarak nasıl yaşandığını, günümüz şartlarındaki anlaşılma biçimini ve İslam aydınlanmasının hareket noktalarını analiz etmek istiyoruz. Entelektüel gelişim, kültürel etkileşim ve sosyal değişim dün olduğundan çok daha farklı bir noktaya giderken dinin anlaşılma ve yorumlanma biçiminin durağan bir yapı sergilemesi de söz konusu olamaz. Bu nedenle İslam’ın her devre hitap edecek, evrensel bir ölçü olduğunu kabul ettiğimizde, onun bugünün insanının anlam dünyasına hitap ederek maddi ve manevi pek çok sorununa çözüm olacağını ifade edebiliriz. Bu konudaki örnekler İslam Felsefe geleneğinde ve Türk Modernleşme Tarihinde ortaya konulan çözüm önerilerinde vardır. researchgate.net/publication/351...
·
30 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.