Gönderi

224 syf.
·
Not rated
·
Liked
Destur ya Sefalet adlı öykünün incelenmesi
Yazarın kitabındaki tüm öyküleri severek okudum. Ancak bu incelemede yalnızca kitaba adını veren Destur ya Sefalet öyküsünü mercek altına alacağım. Öykü tekil örgeyle başlar. Resmi bir kurumda memur olan anlatıcımız, bu öyküde kendisiyle birlikte arkadaşının başından geçenleri okura aktarır. Anlatıcımızın, her fırsatta bir fıkra anlatan arkadaşı yokluk içindedir. Hatta ısınma gereksinimlerini konu-komşudan kömür isteyerek giderirler. Ancak bunu yaparken utanç içinde kalırlar. En sonunda kömür parasını binbir güçlükle biriktirirler. Bu kez kömür sırasına girmek zorunda kalırlar. Bu arada anlatıcımızın arkadaşının karısı, işten çıkartılmış, çocuğu ise hastadır. Aslında öykü kahramanımızın durumu arkadaşından pek farklı değildir. Devlet aylıkları geç ödemektedir. Bu durum fırsatçıların işine yarar. Toplumda tefeciler başgösterir. Çaresizlik içinde her iki arkadaş ne yapacaklarını düşünürler. En sonunda akıllarına bir fikir gelir. Ne yapıp edip anlatıcımız bir lira, arkadaşı ise çuval bulacaktır. Sonra da Yenişehir’de oturan tanıdıklarına gidecekler, ödünç kömür alacaklardır. Arkadaşı çuval bulmak için daireden çıkar. Anlatıcımız da tüm dairede bir lira aramaya koyulur. Sonunda parayı ve çuvalı bulup yola düşerler. Bu arada enstitüden kızlar dağılmıştır. Otobüs duraklarında birbirine sokulmuş çiftler, üniversitenin önünde bir kalabalık vardır. Gündemdeki tartışma “ dünya devleti kurulabilir mi, kurulamaz mı” tartışmasıdır. Anlatıcımız bu konudan arkadaşına söz edecek olur. Arkadaşı ilgilenmez. Kömürlerin müslümanca dağıtılıp dağıtılmayacağı konusunun günün tartışması olması gerektiğini söyler. Sonra da, çuvalı nasıl bulduğunu anlatır. Önce mahalle bakkalına gitmiştir. Bakkal çuval için on lira depozite istemiştir. Daha sonra fırıncıya giderek “ bir yerde ucuz fasulye bulduk, konu komşu paylaşacağız “ diyerek onu kandırıp, bir çuval almayı başarmıştır. Bu arada her iki arkadaş, Yenişehir’deki tanıdıklarının evine gelip bir çuval kömürü alırlar. Taksi aramak için çuvalı apartmanın kapısına bırakırlar. Taksici gidecekleri yere kadar yüzelli kuruş ister. Paraları çıkışmaz. Elli kuruş yerine nüfus kağıdını verirler. Apartmanın önüne gelince, kömür çuvalının çalındığını görürler. Durumlarına hayıflansalar da, yeniden bir çuval bulup kömür almak gerekmektedir. Ancak arkadaşı, “almam da almam “diyerek inat eder. Ağlayarak :” Bırak ölürse ölsün çocuğum, bari Allahın kömür defterine şehit yazılır” der. Taksine binip evlerinin önüne gelirler. Taksi sürücüsü bir lirayla, nüfus kağıdını anlatıcımıza verir. Fahri Erdinç, bu öyküde İkinci Paylaşım Savaşı boyunca hükümetin uyguladığı ekonomik politikaların yoksullaştırdığı memurların yaşamlarından kesitler sunar. Yukarıda anlatılanlardan gördüğümüze göre, o yıllarda devletin kömür dağıtımını üstlendiğini, ancak dağıtımın sistemli yapılmadığını ve bürokrasi çarkına takıldığını görmekteyiz. Bu dönemde başkalarından sırtından geçinen tefeciler artmış, yoksulluk içinde yaşayan memurlar ise, bu durumu kanıksamışlardır. Savaş koşullarından dolayı yakacak maddelerinden biri olan kömür gereksinmesi giderilemez. Bu ise, kömürü daha değerli kılar. Halktan kimileri, ısınma gereksinmesini karşılamak için onu bir başkasından çalmak zorunda kalır. Böyle bir ortamda, çuvalı bile depoziteyle veren küçük esnaf arasında fırsatçılık gelişir. Ancak, bu arada ceplerinde bir lira bile borç verecek parası olmayan memurlar arasında bir güven, komşular ve tanıdıklar arasında da bir dayanışma sözkonusudur. Öte yandan, öyküde insani değerlerin yok olmadığını da görürüz. Taksici, anlatıcıyla arkadaşının dramına tanık olur. Elli kuruş borç yerine aldığı nüfus kağıdıyla birlikte bir lirayı da geri verir. Memurlar her ne kadar yoksulluk ve temel gereksinmelerin yokluğundan şikayet de etseler, kendi yaşamlarını alaya alarak bu koşullara direnmeye çalışırlar. Öyküye teknik olarak bakarsak şunları söyleyebiliriz: Destur ya Sefalet tekil örgeyle başlamıştır. Öyküde birinci tekil anlatım olduğu gibi öykü düz kurguyla ilerler. Bunun yanı sıra, öyküde nesnel bir çatışkı vardır. Şöyle ki: Memurların, sözkonusu bürokrasi anlayışıyla, hükümetçe uygulanan ekonomi politikalarıyla çatıştığını görmekteyiz. Bu arada öyküde kömür itici nesnedir. Memurları para ve çuval bulmaya doğru iter. Çuval gösteren nesnedir. Mahalle bakkalının fırsatçılığını ve fırıncının çıkarcılığını gösterir. Yine bir lira da gösteren nesnedir. Taksicinin yardımseverliğini okura gösterir. Öyküye bir fıkrayla giriş yapılmış, yine öykünün sonu bir fıkraya bağlanarak bitirilmiştir. Böylece, fıkraların da, yaşamdan çıkıp yaşama yansıdığı gösterilmiştir. Öyküdeki dil oldukça yalındır. Konuşma diliyle yazılmıştır. Bu arada toplumsal çelişkiler mizahi bir dille okura sunulmuştur. Yazar, o dönemin Türkiye’sinde savaş yılları boyunca uygulanan ekonomi politikalarının sonucu olarak memurların yoksullaştırmasını eleştirir. Öte yandan, ısınmak gibi çok temel bir gereksinimler karşılanamadığında, bu gereksinmelerini karşılamak için bireylerin nasıl hırsızlığa itildikleri de gösterilir.
Destur Ya Sefalet
Destur Ya SefaletFahri Erdinç · Yordam Kitap · 200911 okunma
·
42 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.