hep şehitler makamı buralarda yaşam
nasıl da ağlaşır mezar taşları
ferahfeza bilinmez,
bilinmez başka makam
cani bir kasırga,
ömür ağacının yemyeşil yapraklarını döker an-be-an
…
- dağ gibidir her ölüm –
yâreler açar sinede,
seher vakti okunan salâların hüznüyle çöker insan
minicik elleriyle,
özgürlüğe giydirilmiş çelik korseleri kıran
zorbalığa karşı başkaldırının aşkı,
acının ve açlığın bilgeleri, çilenin alfabesini yazan
inci tanesi çocuklar
açamamış tomurcuklar...:
cenneti anımsatan yüzleriyle
ebedler diyarına göç eder...feryad-u figan
…
-her yeşil düş ağaç yaprağı değildir-
buralarda,
duygular düşünceler kıpkızıl, kan revan
...
çocuklar ölümü düşmek sanır salıncaktan
birer birer kaydıkca yıldızlar gibi,
hem pırıl pırıl nurlu ışıklar saçılır şafaktan
hem de çığlıklar yükselir zangır zangır titreyen kara topraktan
...
oysa;
yaşamın tüm orduları yenilsin,
bağımsızlık ateşi söndürülsün,
özgürlüğe çelik korseler giydirilsin ister
aydınlığın katline ferman çıkaran düşman
.
bilmez ki;
buz bağlamış yüreklerin,
gün ışığı girmemiş beyinlerin gücü yetmez
güneşi söndürmeye hiçbir zaman
...
-karanlık haram Hanzala...! karanlık haram...! -
Filistin hep çocuk kalsın isterler, bense buna dayanamam
büyü artık
ve gülerek karşıla ölümü
kimse görmezse kanlı sargılarınızı
görür Yüce Yaradan, görür Yüce Yaradan
...
..
.
zira:
-Kutsal Kitap’lara göre...
siz Tanrı’nın çocukları eşitsiniz-
.
/...özgürlük ülküsüyle istikbâl için pır pır çarpan
işgal altındaki naçar yürekleriniz...!
kıyama durmuş derviş nefesi gibi sımsıcak
ve abdestli eller misali tertemiz.../
.
.
//…öyleyse bir gün,
duracak yürek paralayan bu kanlı yıkım,
ateş sönecek
dinecek acı yüklü Gazze’nin gözyaşları,
kurtuluş günü gelecek
vatansızlara öz vatan olacak ülkeniz
ve tüm Dünya
bağımsız Filistin’in direniş bayrağının dalgalandığını görecek
sizinle beraber zafer şarkıları söyleyecek bendeniz…//
28 Eylül 2001