Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bülbülün feryadı
Ferhat dostu için kesti kayayı Onun muhabbeti şirine düştü Kays Mecnun olduda buldu Leyla’yı Ahiri dağların kırına düştü Zülfün kemendine olmuşum berdar Düştüm ateşine beni yakmaz nar Muhibim kılınsın Cabir-ül Ensar O da Şah aşkına fırına düştü Bülbülün feryadı gülşene layık Pervane aşıklar şeme muvafık Bendesiyem yare olmuşum aşık Çünkü aşıklığım deruna düştü Hilal kaşın gördüm bi-mecal etti Anber-i serayı saçın mahvetti İnci dişin vasfı deryaya yetti Keşanlık denizde derine düştü Cananıma verdim ben dil ü canı Aşık olur maşukunun kurbanı Esrarın madeni dostun dehanı Velayet ehlinin sırrına düştü Çokları esrar-ı Hakk’tan şaştılar Hakk’ı koyup haksızlığa düştüler Ademler ademe kuyu eştiler Her kişi eştiği yerine düştü Tutmuşlar cihanı eller hep bir bir Aşktan taşra düştü Figani fakir Tevekkel ol yare kurmaya tedbir Cümle aşıkların serine düştü Kays: Mecnun Ahir: sonuncu, sonraki, son. Zülüf: şakaklarda sarkan saç, sevgilinin saçı. Kemend: eskiden idam için boyna geçirilen yağlı urgan, ip. Berdar: asılmış, yukarı kaldırılmış. Nar: ateş. Muhib: seven, sevgi besleyen, dost. Cabir: zorlayan, cebreden. Ensar: Hz. Muhammed’e hicret zamanında yardım eden Medineliler. Gülşen: gül bahçesi, gülistan, gülzar. Şem: mum, balmumu.. Bende: kul, köle. Derun: iç, içeri, öz. Bi-mecal: güçsüz, kuvvetsiz, dermansız, takatsız. Anber: güzel koku. Seray: Ay gibi güzel, guzellerin başı. Vasf: tarif, izah. Keşan: sürükleye sürükleye, zorla çekerek, götürerek. Dil: gönül. Maşuk: sevilen, aşık olunan. Esrar: gizler, sırlar. Dehan: ağız. Velayet: velilik, otorite. Taşra: hariç ve dış taraf. Tevekkel: herşeyi oluruna bırakan.
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.