Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ben yaşlarını almış atalarımızdan geçmişte yaşanan hikayelerini dinlemeyi çok severim. Eskiden neler olmuş, neler yaşanmış her biri onlarla birlikte toprak oluyor ne yazık ki.. İşte bu yüzden hep dinler, aklıma zihnime kaydederim her bir kelamlarını. Çünkü tarih tekerrürden ibarettir. Emin olun geçmişte neler olup bittiyse, bugün değişik kılıflarla aynılarını yaşıyoruz aslında. Atalarımızın kelamları, tecrübeleri bizim bu karanlık yolda en büyük kandilimiz, bilebilene.. Fazla uzatmadan, başlayayım anlatmaya. Anneannemin annesi vaktinden bahsediyorum. Anneannem ise o zaman daha çok küçük bir çocuk, oynuyor kapının önünde. Köylerine daha evvel görmediği değişik insanlar geliyor. Biri kapılarını çalıp anneannemin annesine değişik lehçesi ile göçer olduklarını; bu nedenle pek birşeylerinin bulunmadığı söyleyip bir kaç parça eşya istedikten sonra yemek pişirmek için büyükçe bir kaplarının olup olmadığını sormuş. Anneannemin annesi pek vermek istemese de hallerinden korkup irice bir kazan vermiş. Günler sonra o kadın kapılarını yeniden çalmış ve kazanı geri getirmiş. Sonra içindekini göstererek; -Bunu ellerinden zor kaptım, yardım ettiniz bize alın buda sizin payınız olsun diye uzatmış. Kadıncağız kazanın içindekini görür görmez feryat ederek kadını kovmuş. Kazanıda peşinden fırlatmış bu pis şeyi daha ben kullanırmıyım diye.. Kazanın içinde pişmiş bir insan kolu varmış kardeşler. O dönemde öyle bir kıtlık olmuş ki, yaşlıları, ölenleri, zayıf çocukları yemek normal bir hale gelmiş. Bu olayı ben anneannemden bizzat dinledim. Ve sizlerede sorup minik bir anket yaptım. Yüzlerce bu hikayenin benzeri mesaj aldım. Yaşanan bölgeler ve tarihler neredeyse birbiri ile aynı. Bunu epeyce araştırdım. Resmi kaynaklarda İsviçreli  kutup kâşifi Fridtjof Nansen'de 1920'li yıllarda insanların, insanlar tarafından yendiğini fotoğraflar ile de arşivlemiştir. Tahminimce bunlar göç eden o dönem "yamyam" diye adlandırılan açlıktan öz evladlarını yiyen Ruslardı. Başka kavimlerde olabilir, bilemiyorum.. Ne kadar acı, ne kadar ürpertici, nasıl da korkunç değil mi? Bir insan, insanı nasıl yer? Tasavvur dahi edilemezken o dönemde yaşanan kıtlık, açlık, sefalet, hastalık ve ölüm korkusu bu duruma onları itmiş muhtemelen. Ya da batıl bir dinin mensubu olup, bunu bir din ritüeli olarakta görüyor olabilirler. Ahh, biz olsak asla yapmayız diyoruz değil mi? Evet her birimiz böyle diyoruzdur buna eminim, eminim de.. Şimdi gelelim mi günümüze? Sizce geçmişte mi kaldı bu çirkin işler?Hala insan etini yiyen ve kanını içen dinlere sahip insanlar yok mudur? Hatta bunlar dünyayı yönetmeye kalkıyorlar desem? Seneler evvel "adrenochrom" ile çocukların kanı alınıyor dedik, komplocu olduk, şimdi nasılda "normalleşti?" Ya da ünlü bir artist gençlik için bebek derisi enjekte ettirdiğini itiraf ederken acaba neyi normalleştirmeye çalışıyordu? Tüm ileri gelen insanların, bir şekilde değişik subliminal mesajlar verdiklerini bir ben farkediyor olamam değil mi?Herşey sapkınlıklarına bir zemin hazırlamak ve gözümüzde normalleştirmek. Biz o kıvama geldik zaten de, hedefleri biz değiliz. Bizim nesile dişlerini o kadar da kolay geçiremezler bu nedenle tüm yatırımları evladlarımız üzerine. Gençlik zaten veganlık sevdasına tutulmuş birbirlerinden özenerek her yaptıkları işi çok matah sanıyorlar. Bugün bazı öğretmenlerin dahi "et yemeyin" telkinleri verdiği haberleri bize ulaşıyor. Allahın tertemiz yarattığı eti yemiyorlar ama hücre kültürlerinden üretilmiş sözde etleri, proteinleri afiyetle yiyorlar. Ne yazık ki belli bir kıvama gelindi.. Gelinmese idi, şu manşetler atılır mıydı? "FLAŞ, FLAŞ, FLAŞ! İSVEÇ'Lİ BİLİM ADAMLARI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE SAVAŞMAK İÇİN İNSAN ETİ YEMEYİ ÖNERİYOR!" Hayda.. Bu "iklim değişikliği" safsatası her pisliklerine tuttukları çanakmış besbelli. Ne de olsa iklimleri bozuyor diye bunca hayvanı katletmeye kalkmamışlar mıydı? Çok su içen develer, gaz çıkaran inekler hepsi ölmeli, bizde insan yemeliymişiz meğer.Böyle düzelecekmiş doğal denge. E nasıl olacak bu iş? Onuda açıklamışlar. Bu profesörler demişler ki; -Cesetleri geri dönüşüm ile fosfora dönüştürelim, ekonomiye katkı olsun. Ya da onlarla açların protein ihtiyacını karşılayalım. Ölüleri toprağa gömmek ya da yakarak harcamak ETİK değildir.!Ve başka bir destekte geldi bu fikre. "Stockholm Ekonomi Okulu profesörü ve araştırmacısı Magnus Soderlund'un, cesetlerden elde edilen insan eti yemenin, sadece bir dünya toplumu "fikri uyandırması" durumunda insan ırkını kurtarmaya yardımcı olabileceğine inandığını"söyledi. Velhasıl şuan çoğu kişi farkedemiyor olsa da insan eti yemeyi eğlence gibi gösteriyorlar. Başarabilirlerse ve eğer tepkimizi göstermezsek hani "yeni normal" diyorlar ya, özünde empoze edilmeye çalışılan bu satanist düzende insan eti yemek, çocuk kanı içmek zihinlere sokulacak. Herşeyi kabul ettiğmiz ve ses çıkaramadığımız gibi, bunlara da kayıtsız kalırsak artık Rabbimizin indine ne yüzle çıkacağız oturup düşünelim Bitelabs denilen bir bela çıkarttılar başımıza. Amerikada bulunan çok ünlü ve milyonlarca hayranı olan ünlülerden biyopsi ile parça alıyorlar. Bu parçanın hücrelerini kültürle çoğaltıp o kişinin dokularından salam, sucuk, et üretiyorlar. "SEVDİĞİNİZ ÜNLÜYÜ YEMEK İSTER MİSİNİZ?" Sloganı şuan çok talep görüyor. Çünkü çevre dostu ve çok sağlıklı olarak nitelendirilmiş. Ama benim en çok merak ettiğim konu şu; -Ünlüleri kullanıp gençliğe hoş gösterilen bu iğrençliğe niye hiç bir otorite, hükümet, devlet ses çıkarmıyor? Akıl alır gibi bir durum değil! Sadece youtubede 950 milyon defa izlenen bir video var. Burada ünlü şarkıcı katy perry hem şarkı söylüyor, hem onu una bulayıp pişirip servis ediyorlar. Ayrıca bu kadın insan eti yediğini itiraf ettiği bir sunum paylaşmıştı lakin sonra aniden silindi.Çünkü Hollywood dünyasında bir çok kişinin bunu yaptığını da eklemişti. Şimdi bunları öğrendikte, peki ne yapacağız? Ne gelir elden? Vallahi çok şey gelir. Sıkı sıkıya dinimize sarılacağız, ve Allahın emrettiği gibi "helal ve tayyib" besleneceğiz. Şüpheli olan yemekleri yemezsek, ölmeyiz direneceğiz. Ve herşeyden öte evladlarımıza Allah'ın sevgisini kundaktayken aşılayacağız. Çünkü bir kişi ve bir toplum için Allah yoksa, hak dininin emir ve yasakları yoksa ha insan eti yemiş, ha ölü insanı pişirmiş ne farkeder ki? İnsan ancak Allahın indinde değerlidir. Bu nedenle dinimize sarılıp, bu dine hadim olacak evladlar yetiştirmek en büyük çözüm, en yüce cihaddır bizim için!(Yazımın devamı gelecek Biiznillah, asıl meseleye daha giriş yapmadım) Yağmur İbiç/20.05.2020
··
298 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.