Gönderi

SİR CHARLES SPENCER CHA PLİN
ZAMANSIZ MUHABBETLER Bugünkü röportaj konuğumuz; Bol pantolon Melon şapka Büyük ayakkabılar ve elinde bastonuyla bir garip oyuncu. Size kimi hatırlattı? Tabii ki "Charlie Chaplin" Nam-ı diğer "Şarlo" Senarist, yönetmen, oyuncu, yapımcı ve kendi film müziklerinin bestekârı. Sosyalist duruşuyla halkın kalbinde büyük yere sahip olmuş, filmlerinde de bu samimi duruşunu gözler önüne sermiştir. Şimdi gelin bir de fikirlerini onun ağzından dinleyelim. Zeynep: Charlie Bey hoş geldiniz, kariyeriniz başarılarla dolu, insanların hayatında, büyük öneme sahipsiniz. Oyunculuk kariyeriniz nasıl başladı? Chaplin: Her umut acıdan sonra doğar. Benim oyunculuk hikayem şöyle başladı. “Annemin sesi şarkı söylerken birden kısıldığında ben kulisteydim. Yüzünü görmüyordum ama sesi bir hırıltı halini almıştı. Seyirciler gülmeye, ıslıklamaya başladı. Ne olduğunu pek anlayamıyordum. Ama yuhlamalar ve gürültüler öylesine arttı ki annem sahneyi terk etmek zorunda kaldı. Kulise girdiğinde yıkılmış, mahvolmuştu. Beni bir gün şarkı söylerken görmüş olan sahne direktörü bir öneride bulundu. Annemim yerine ben çıkacaktım sahneye. Annem önce istemedi, sonra ne olduğunu anlamadan kendimi sahnede buldum. O sırada çok sevilen "Jack Jones" isimli şarkıyı söylemeye başladım. Şarkının ortasında sahneye küçük paralar yağmaya başladı. Hemen durup paraları toplamaya koyuldum. Nasıl olsa şarkıya sonra da devam edebilirdim. Bu davranışım seyircileri çok güldürdü. Sahne direktörü, elinde bir mendille bana yardım etmek üzere sahneye girdi. Paraları alıp gidecek zannettim. Seyirciler bu korkumu anlayınca daha fazla gülmeye başladılar. Direktör, paraları anneme teslim edinceye kadar izledim onu. Sonra başka numaralara başladım. Çok rahattım sahnede. Dans ettim, taklitler yaptım, başka şarkılar söyledim… O gece benim sahne yaşantımın başlangıcı, annemin ise sonu oldu… Zeynep: Peki hayatınızda en çok zorlandığınız, en mutsuz olduğunuz dönem hangisiydi? Chaplin: Annem Hannah tedavi için bir rehabilitasyon merkezine yatırılmıştı. Bu yüzden beni de bir bakımevine bırakmışlardı. Annem ve kardeşimden uzakta yaşadığım o günler, yaşadığım en zor dönemlerdi. Soğuk duvarlar, asık suratlar, merhametsiz bakışlarla dolu beton yığınında, özgürlüğü görebilmek, annemi hatırlayabilmek için oynadığım oyunlar. Bugünkü kariyerime ulaşmamı sağlayan en sağlam basamaklar oldu. Zeynep: Soracağım sorununun cevabı herkeste farklıdır. Ben sizin cevabınızı merak ediyorum. Neden filmleriniz sessiz? Chaplin: Konuşursam beni sadece İngilizce bilenler anlayacak ama, sessiz bir filmi herkes anlayabilir. Ve dünya Amerika'dan ibaret değil! Zeynep: Charlie Bey, sinema dünyasının en önemli isimlerinden birisiniz. Merak ediyorum, sizce dönemimizin en iyi filmi hangisi? Chaplin: Tabii ki Sergei Eisenstein'ın sessiz filmi "Potemkin zırhlısı" Bu film tüm zamanların en iyisi, teknik açıdan modern sinemanın başlangıcıdır. Üç ay gibi kısa bir zamanda çekilmiş olmasına rağmen, sinema tarihini bulunduğu konumdan çok daha yükseğe çıkartmıştır. Zeynep: Charlie bey, bugünkü dünya için neler söyleyeceksiniz? Chaplin: Çağdaş hayatın getirdiği bir yığın güçlük ve yirminci yüzyılın enerjik istilası sonucu bireyler, siyasi, bilimsel ve ekonomik olmak üzere dört bir yandan kendilerini tehdit eden dev kurumların kuşatması altında, yatırımların, izin belgelerinin, kişiliği ıslah etme gayretlerinin kurbanları haline gelmektedir. Bizi böyle bir kalıba dökmelerine izin vermemiz kültürel bakış eksikliğimizin sonucudur. Çirkinliğe öylesine gözü kapalı teslim olduk ki, estetik kavramlarımızı yitirdik. Hayat anlayışımız kâr, iktidar ve tekelcilik tarafından köreltildi. Bu güçlerin bizi sarıp kuşatmasına izin verdik, korkunç sonuçları aklımıza bile getirmedik.” Zeynep: Biliyoruz ki, Amerika Hükümeti'ne karşı bir tavrınız var. Okuyucularımız için bunun bunun nedenini kısaca açıklar mısınız? Chaplin: "Diktatörler kendilerini özgürleştirirler ama halkı esarete mahkûm ederler." Şuan acı çeken milyonlarca kadın, erkek ve küçük çocuk, suçsuz insanları hapse atan, işkence yapan bir sistem var. Buna karşı durmak yerine, olanlara tepkisiz kalan da benim için yapan kadar zalimdir. Amerika siyasi çıkarları için Almanya hükümetinin bu acımasızca zulmüne sessiz kalmıştır, bu da benim tavrım için haklı bir sebep öyle değil mi? nedenini kısaca açıklar mısınız? Chaplin: Evet fikirlerinizde son derece haklısınız. Değerli vaktinizden bize de ayırdığınız için teşekkür ederiz, verdiğiniz bu röportaj, yıllarca insanların kalbinden ve hafızasından silinmeyecek, umarım gelecekteki dostlarımız sizi, yapılan haksız eleştirilerle değil de özgür fikirlerinizle ve yaptığınız güzel işlerle hatırlar. "Gözlerinin mavisini örten siyah-beyaz filmlerde, o hep halkın umudu, özgürlüğün sesi oldu."
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.