Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

206 syf.
8/10 puan verdi
Eveeeett, iki yüz sayfalık kitabı iki haftada okudum ama sonunda bitti! Kitabın ilk sayfalarında Kur'an'ın kendini açması için kişinin Kur'an'a amel etme ruhu ile özümseyerek yaklaşmasının elzemliğine değiniyor yazar. "Kültürlerlenme"den ziyade her bir mesajın kişi tarafından hayata transfer edilmesi gerektiğini söylüyor. Ve şöyle özetliyor: "İlk nesli meydana getiren şey, uygulamak için bilgilenme, okuma yöntemidir. Onu izleyen nesilleri meydana getiren de araştırmak ve haz almak için bilgilenme, okuma yöntemidir." Salt bilgi yetmez, hareket lazım diyor Kutub. E, haklı da.. İlmiyle amel edemezse beşer, şaşması da muhtemel.. Yani, "Teoriden pratiğe geç, Müslüman pasif olmaz!" demeye getiriyor. Öyle tabii, yüzme tekniklerini bir bir ezberlemek ile suya girip yüzmek aynı şey olur mu? Ne diyordum? Hareket.. Hareketi önce şu sözleriyle kişinin kendi vicdanına bağlıyor yazar: "Müslüman savaş alanında cihada başlamadan önce kendi nefsiyle, şeytanla, heva ve hevesiyle, istek ve arzularıyla, kendi aşiret ve kavminin çıkarlarıyla,  İslâmi değerin dışındaki tüm değerlerle en büyük cihada girişir." Daha sonra ise fiili savaşı vurguluyor, sadece Allah yolundaki savaşı, sadece Darü'l İslâm'ı hedefleyen savaşı, kulu kula kulluktan kurtaran savaşı, cihadı.. Bunlara ek olarak daha önce dikkatimi çekmemiş ama kitapta beni çok etkileyen bir âyeti paylaşmak istiyorum: "Allah insanların bir kısmını diğerleriyle yok etmeseydi; manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın adı çokça zikredilen camiler yıkılıp giderdi." (Hacc, 40) Bir âyet hakkında söz söyleyecek ilmim yok ama her şeyi böyle bir düzene bağlayanın, zâtı mutlak olanın dediği gibi; O bilir biz bilmeyiz.. Kitap hakkında genel izlenimim ise Tevhid bilinci oluşturmaya çalışılmış olduğuydu. Ve yazarın bir bilim adamı titizligi ile yoruma mahal vermeden anlatımı, düşüncesine âyet uyduran bir yazardan ziyade Allah'ın kelamını verip onun hakkında nesnel fikir beyan etmesi yazarın kalemine ve nefsine oldukça hakim olduğu sonucuna ulaştırdı beni. Tevhid bilinci demişken birkaç alıntı paylaşmak istiyorum bu hususla ilgili: "Hükmetmek sadece Allah'ındır." (Yusuf,40) "La ilahe illallah hayat tarzıdır." "Bilin ki, yaratma da yönetme de O'nun hakkıdır. Alemlerin Rabbi olan Allah Yüce'dir."(Araf, 54) (2 günde okunacak kitabı iki haftada bitirmenin mahcubiyetiyle tüm kitabı alıntılayabilirim :D iyisi mi durayım. Yeterlidir diye düşünüyorum.) Biz insanların hevalarımıza inancımızı kurban etmemizi, kendimize kalmayacak dünyaya fazla meyletmemizi, sonuç olarak fıtratımıza yabancılaşıp Allah'ın hükümlerinden, yani şeriattan kopuşumuzu da konu edinmiş tabii ki yazar. Kopa kopa da günümüzün ılımlı İslâm'ına ya da yazarın deyimiyle modern İslâm'a kadar gelivermiş hakk olan din.. Kadim cahiliyenin "hayatın sahibini hayattan soyutlayan zihniyet"ini almış modern cahiliyede yaşatmaya başlamışız. Allah'ın hükümlerini -hâşa- beğenmemiş, yenilerini yapmışız. Evlat sahibi olsa velisi olarak evladı üzerinde kendini mutlak hak sahibi addeden insan, Allah'ın mülkü olan insan, O'nun hükümlerini hiçe sayan yine aynı insan.. Trajikomik.. Son bir alıntı ile yorumu bitirmek istiyorum: "Namaz kılsa, oruç tutsa, kabeyi haccetseler de bu toplumun kanunu İslâm şeriatı değilse, bu insanların kendilerini Müslüman olarak adlandırması, onu İslâm toplumu yapmaz."
Yoldaki İşaretler
Yoldaki İşaretlerSeyyid Kutub · Özgün Yayıncılık · 20014,856 okunma
·
191 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.