Gönderi
Merhaba Dostlarım,
Cesur Yeni Dünya ile ilgili konuşmak için buradayım.
Okurken zorlanmadığım fakat üç güne yayarak okuduğum bir kitap oldu. Öncelikle kitap İthaki yayınlarının bilim-kurgu serisinden kapak tasarımı başarılı, çeviri zaman zaman yordu fakat bütünüyle ele alınca güzel bir iş çıkarılmış.
Yazar hakkında araştırırken aslında bilim insanlarıyla dolu bir aileden geldiği hayal gücünün 1930 ‘lar da böylesine öngörülü olmasını açıklıyor. Ayrıca tıp ve kimya bilimine olabildiğince aşina. Bunu kitapta çok net görebiliyorsunuz.
Gelelim kitaba:
Aldous Huxley 'in distopya olarak kurguladığı bu eser, diğer kült distopya (1984, Körlük, Fahrenheit451 Zaman Makinesi) kitaplarından biraz farklı. İyi-Kötü distopya sentezi olarak kurgulanmış diyebiliriz. Yani kitap gerçek anlamda sağlam tasarlanmış.
Cesur Yeni Dünya Şöyle bir dünya ki, insanların doğmadığı üretildiği, üretilirken fayda sağlanacağı alana göre şartlandırıldıkları (şartlandırmayı üretirken bir çeşit kodlama olarak düşünebilirsiniz. Örneğin Sanat sevmemeleri, kitap okumamaları, melankolik olmamaları, merak etmemeleri gibi ) hastalanmadıkları, yaşlanmadıkları, ölümlerinin bile faydacılığının sağlandığı ve garipsenmediği bir dünya. Bunun yanında; yalnızlığın yadırgandığı, herkesin çalıştığı ve içinde bulunduğu durum ne olursa olsun garipsemediği, cinselliğin neredeyse birinci öncül olduğu, kadınların üremesinin yasak olduğu hatta ayıplandığı, ebeveynliğin, aile bilincinin sevginin ve aidiyetin olmadığı, evlenmenin olmadığı, herkesin herkes için olduğu şiarıyla; bireysel özgürlüğün kaldırıldığı fakat herkesin mutlu olduğu dünya. Elbette ki bu mutluluk yapay bir mutluluk. Neticede bilmediği ve öğrenemediği herhangi bir şeyin yokluğuna üzülebilir mi ya da eksikliğini fark edebilir mi insan?
Böylesi duygusuz, iradesiz, yapay zeka ve robotik bir insanlıktan oluşan bu dünyanın kitapta birde tam tersi bir topluluk var. Bu topluluk aykırı bölge diye adlandırılan yerde yaşıyor. Hisseden, düşünen, seven, doğan, acı çeken, yaşlanan, evlenen, hastalanan bireylerden oluşan bir topluluk. Bu topluluktan bir bireyin Cesur Yeni Dünya’ya gitmesi ile iki toplum arasındaki kıyas başlıyor.
Kitapta aykırı bölgeden gelen Vahşi denilen John ile Yeni Dünya Şartlandırma Merkezi Başkanı Mustafa Mond arasında geçen konuşmalar aslında ana fikrin ortaya konulduğu yerler.
Okurken dehşete kapıldığım bir kitap değildi, elbette günümüzün şartları artık daha fazlasını hayal etmemize ve bunların bir gün mutlaka gerçekleşebileceğinin kuvvetli bir ihtimal olduğunu düşündüğümüz ilerlemeler. Beni en etkileyen kısımlar, Vahşi karakterinin anlamaya çalışırken yaşadığı duygu ve düşünce geçişleri. Tanrı kavramının realitesinin sorgulandığı bölümler zaman zaman kendi içinde çelişti fakat yine de belirli yargı oluşturdu kafamda.
Severek okudum, etkileyici …
·
47 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.