Gönderi

ek suçunuz hür insanlar gibi konuşmak Kitaplar suç ortağınız" R. Ilgaz Bu kitabı 70 yıl önce okusam başıma gelmeyen kalmazdı. Şimdi gönül rahatlığıyla okuyup, incelemesini yapabiliyorum. Bu güzel bir ilerleme. Şu an kitaplığımızda Aziz Nesin, Nazım Hikmet, Rıfat Ilgaz gibi yazarlar ve şairler bulundurabiliyoruz. Ama unutmayalım büyük biraderin de dediği gibi "Bunlar iyi günlerimiz." İleride bu kitaplar yüzünden başımıza bir şey gelip gelmeyeceği kesin değil. Öncelikle Rıfat Ilgaz ile başlayalım. Rıfat Ilgaz kimdir? Çoğu kişinin Hababam Sınıfı ile tanıdığı bir yazardır. Aynı zamanda bir öğretmendir de ama her şeyden önce bir şairdir. Her şeyden önce diyorum çünkü kendini bir şair olarak tanımlıyor Rıfat Ilgaz. Peki sadece bu kadar mı? Tabii ki hayır, komünistlikle suçlanan, kitapları toplatılan, öğretmenlikten atılan, veremle uğraşan, büyük üzüntülerle karşılaşan biridir Rıfat Ilgaz. Rıfat Ilgaz'ı tanıma kısmını kendi ağzından birkaç cümle ile bitirelim. Rıfat Ilgaz der ki: "Adım komüniste çıkmıştı. İzleniyordum. Yerim yurdum, ne olacağım belli değildi. Üstelik verem gibi bulaşıcı bir hastalığım vardı. Bütün bunların eşime de zarar vereceğini, bir gün onun da işinden atılabileceğini düşünüyor, çocuklarım için de kaygılanıyordum. Ayrılmamız da bundan oldu." Rıfat Ilgaz'dan birçok kitap okuyan ve kalemini çok seven biriyim. Bu yüzden Rıfat Ilgaz okumamışlara küçük bir tavsiyede bulunabileceğimi düşünüyorum. Rıfat Ilgaz ikinci şiir kitabı "Sınıf" yüzünden komünist damgası yer ve suçlu durumuna düşer. Her yerde aranan Rıfat Ilgaz bir süre polisten kaçar. Ama sonunda teslim olur. "Karartma Geceleri adlı kitabında aranan bir devrimci öğretmenin başından geçenler anlatılır. Fark ettiğiniz üzere bu kitap Rıfat Ilgaz'ın hayatından izler taşır. Kendisinin en sevdiğim kitabıdır ve okuyacak herkesin bu kitabı çok seveceğini düşünüyorum. Rıfat Ilgaz teslim olduktan sonra altı ay hapis yatar. 1947 yılında öğretmenlikten atılır. Bundan sonraki hayatını eser üreterek kazanır. Ne yazık ki Rıfat Ilgaz'ın hayatını büyük ölçüde etkilemiş bu olay ileride tekrar yaşanacaktır. Koca çınar 12 Eylül döneminde yeniden gözaltına alınır. Bu süreçte yaşadıklarını da "Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra" isimli kitabında anlatır. Bu yüzden Rıfat Ilgaz okumamışlara küçük bir kitap sırası öneriyorum. 1. Sınıf 2. Karartma Geceleri 3. Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra Rıfat Ilgaz'ın kitaplarını okuyanlar bilir ki Rıfat Ilgaz halk insanıdır. Mizahı çok iyi kullanır ve eleştirisini muazzam bir şekilde yapar. Yazdığı her şey buram buram halk kokar. Fakirlik, Acı, zorluk, ezilmişlik Rıfat Ilgaz'ın olmazsa olmaz temalarındandır. Solcudur, milliyetçiliğe sığınan ırkçılarla "kafatasçılar" diyerek dalga geçer. Birkaç alıntı bırakıp "Sınıf" hakkında konuşmaya başlayacağım. "Şu ırkçı bozuntuları, bütün okullarda askerce bir eğitim uygulayıp dişten tırnağa silahlı bir gençlik ortaya çıkarmayı düşünmüyorlar mıydı?" Karartma Geceleri "Hıyardan bile söz etseniz, milliyi getireceksiniz başına! Sivri Biber, dolmalık biber, çarliston biber yok artık! Milli biberlerimiz var." Nerde Kalmıştık Şimdi gelelim "Sınıf"a. "Sınıf" okuduğunuzda 40lı yılların okullarındaki durumu görürsünüz. Şiirleri genel olarak çocukların çektiği sıkıntılar oluşturur. Çocuklar öğrenci değil, işçi olarak çıkar karşımıza. Durum bu olunca da şairimize komünist damgası yapıştırılması kaçınılmaz olur. "1944 yılının başlarında yayımlanan "Sınıf" ancak 25 gün satışta kaldı. Şubat ayında sıkı yönetimde toplatıldı. 9 Mart'ta beni Emniyet Müdürlüğüne götürmek için gelen polisleri eve dönerken kapının önünde görerek uzaklaştım. İki buçuk ay kaçarak yaşadım." der Rıfat Ilgaz. Ne yazık ki hükümetin bir kitabı zararlı görmüş olması, hatta zararlı görmüş olması varsayımı bile bir aydının hapsedilmesi için yeterlidir o yıllarda. Hatta şair öğretmenlikten atılabilir bile. Rıfat Ilgaz bu konu için "Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra" kitabında şöyle der: "İyi ama ne yapmıştım da atılmıştım bu meslekten? Şiir yazmış, kitap çıkarmıştım. Bunlar laikliğe aykırı mıydı? Ya da öğretmenlik yasalarına..." Ne yazık ki öyleymiş koca çınar. Rıfat Ilgaz -"Sınıf" kitabındaki şiirlerden de görülür ki- Nazım Hikmet etkisindedir. Serbest şiir yazarak toplumsal konulardan bahseder. Ilgaz'a göre şair böyle olmak zorundadır zaten. "Nerde Kalmıştık" kitabında şöyle der: "Şair yurdunun sosyal, siyasal ya da toplumsal bütün davalarının savaşçısıdır. Şiirimi yazar geçerim demek yok artık!" Ayrıca kendisi Nazım Hikmet'e "Ormanız Biz" şiirinde şu şekilde atıfta bulunur: "Ne demiş en büyük ozanımız Neden kulak vermiyorsunuz sesine Bir ağaç gibi hür yaşayın dememiş mi, Ve bir orman gibi kardeşçesine?" Rıfat Ilgaz gerçekten de halkın yaşadığı zorlukları çok iyi bir şekilde yansıtan, solcu bir şairdi. Ama asla isyan etmezdi ve kimseyi isyana çağırmazdı. Mizahı büyük bir ustalıkla kullanıp insanları düşünmeye çağırırdı. Asım Bezirci, Rıfat Ilgaz biyografisinde şöyle der: Ilgaz, kendisi isyan etmediği gibi okurları da isyana çağırmıyor. Fakat, olayları o şekilde yansıtıyor ki okurlar kötülüğe başkaldırmak, gerektiğini duyuyorlar." Aynı zamanda Rıfat Ilgaz, Atatürk'e büyük saygı duyardı. Birçok kitabında Atatürk lafı geçer. En basit örnek olarak Hababam Sınıfı'ndaki "Gençliğe Hitabe" okuma sahnesini gösterebiliriz. Rıfat Ilgaz'dan ne kadar bahsedersek bahsedelim asla yetmez. Ama asla unutulmaması gereken bir nokta vardır ki o da Rıfat Ilgaz'ın çocuk sevgisidir. Rıfat Ilgaz kitaplarının çoğunu çocuklar için yazmıştır. "Bayramda elimi öpmeye gelsinler, yeter." der. Böyle bir çocuk sevgisine sahip bir kişinin öğretmenlikten atılması gerçekten çok üzücü. "Sosyal Kadınlar Partisi" adlı kitapta 23 Nisan için şöyle bir alıntı vardır: "Atatürk istedi ki böyle bir bahar gününde Türk çocukları süslensinler, neşeli bir gün geçirsinler..." Atatürk çocuklar için çok büyük işler başarmıştır. Çocuklara birçok şey emanet etmiştir. Bu yüzden hepimiz Atatürk'e borçluyuz. Rıfat Ilgaz da çocuklar için yaptığı bunca iş ile Atatürk'e olan borcunu ödemiştir. Borcumuzu ödeme sırası bizde... İncelememin sonunu da Rıfat Ilgaz'ın sonu ile bitirmek istiyorum. Rıfat Ilgaz uzun ve yorucu bir hayata sahiptir. Kendisi hakkında birazcık araştırma yapanlar Rıfat Ilgaz'ın birçok harika kişi ile olan fotoğraflarını görebilir. Bunlardan hatırladıklarım arasından örnek vermem gerekirse Kemal Sunal, Tarık Akan, Ataol Behramoğlu, Aziz Nesin, Ahmed Arif diyebilirim. Ama öyle bir fotoğraf vardır ki insanın içini ısıtır. O fotoğraf Can Yücel'in Rıfat Ilgaz'ı başından öptüğü fotoğraftır. Can Yücel, Rıfat Ilgaz'ı gerçekten çok sever. O fotoğraf Bir kitabevi açılımında çekilmiştir. Can Yücel o gün "Rıfat'a" başlıklı bir şiir yazar. "Ilgaz, Anadolu'nun sen yüce bir dağısın Eteklerinde kitaplar..." Rıfat Ilgaz hakikaten yüce bir dağ gibidir ve eteklerinde bize bıraktığı 70 küsür kitap vardır. Böyle bir insanın da Edebiyat dünyasından arkadaşları çoktur tabii. Kendisi de uzun bir hayata sahip olduğundan bu arkadaşlarının ölümüne şahit olmuştur ne yazık ki. Ama öyle bir ölüm vardır ki hiçbirine benzemez. Rıfat Ilgaz'ı az çok tanıyanlar hemen anlamıştır. Bu olay "Madımak Katliamı"dır. Koca Çınar arkadaşlarının bir otelde gündüz vakti canlı canlı yakılarak can vermelerinin üzüntüsüne katlanamaz ve kısa bir süre sonra kendisi de gözlerini yumar. Buraya kadar okuyan herkese çok teşekkür ediyorum. Rıfat Ilgaz kesinlikle okunması gereken biridir. Rıfat Ilgaz okumama vesile olan etkinliği düzenleyen Ebru Ince Tuco Herrera ve Adem Yüce ye teşekkür ediyorum. Umarım ben de sizin okumanıza vesile olurum. Rıfat Ilgaz'dan herkese tavsiye niteliğinde bir alıntı ile bitirmek istiyorum. "Memlekette gözü bağlı dolaşma. Uyanık ol, akıllı ol, yürekli ol! Bilgili ol demeyeceğim sana, öğretilenlerin birçoğunun yanlış olduğunu bil yeter!" Devamını Göster
·
995 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.