Soren Kierkegaard’a göre iman, paradoksaldır, absürttür. İmanın; akıl ve mantığın ötesinde olduğunu, her isteyenin sahip olamayacağı ve anlayamayacağını düşünür. Öyle ki Hz İbrahim kıssası üzerinden imanı detaylarıyla açıklarken, kendisinin imanın paradoks hareketini-çok istemesine rağmen-yapamayacağını söyler. Hz İbrahim’e hayran yazarımız onu anlayamadığını ama sahip olduğu imandan dolayı ona hayran olduğunu vurgular sürekli. İlk bakışta, İbrahim’in oğlu İshak’ı(kitaba göre) kurban etmek için yola çıkmasının; etik olarak onu bir cani ve yitik yaptığı, dindarlık açısından ise hakiki bir iman şövalyesi haline getirdiği düşünülebilir. Hatta nice yazılmış kitaplarda geçen, insanların hayranlık duyduğu hiçbir kahramanın erişemeyeceği bir şövalyeliktir bu. Yazar bu kahramanları trajedi kahramanı, İbrahim’i ise iman şövalyesi olarak nitelendirir. S.K. kitapta üç problema üzerinden İbrahim’in imanını dindarlık ve etik olarak irdeler. Ve vardığı sonuç hep aynıdır. İbrahim’in sahip olduğu iman öylesine güçlüdür ki, bu aşk onu etik ilkelerinin ötesine taşır ve bu yüzden de oğlunu kurban edecek olmasını etik kuralları ile değerlendirmenin mümkün olmadığı sonucunu çıkarır. Çünkü iman, içinde paradoksları barındıran insandaki en yüksek tutkudur. Ve İbrahim teslimiyeti ile herkesin anlayamayacağı ve erişemeyeceği iman şövalyesi olabilmiştir. Kitabın konusu genel olarak böyle olsa da çok daha derin anlamlar barındıran ve birçok farklı görüşe değinen(özellikle Hegel) zengin bir içeriğe sahip. Okurken bazı kavramları anlamakta zorlandım ama okudukça kavramlar yerine oturdu ve daha anlaşılır hale geldi. Özellikle son problemayı okumak benim için çok keyifliydi. Felsefe severler için konusuyla ve diliyle çok doyurucu bir kitap ama sevmeyenler için biraz yorucu olabilir. Okumayı düşünenlere iyi okumalar dilerim.

Korku ve TitremeSoren Kierkegaard · Pinhan Yayıncılık · 20151,704 okunma

··

425 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Esra