Gönderi

248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
34 günde okudu
NEMRUT MUSTAFA DİVANI'NDAN ÜÇ ALİLER DİVANI’NA BİR İNCELEME
Yakın tarihimizle ilgili pek çok kitap okudum fakat Yılmaz Karakoyunlu’nun bu romanı kadar Cumhuriyet’den-hukuk devletinden tek adam diktatörlüğüne geçişi bu kadar doğru, tarafsız, kısa ve güzel anlatan bir kitap okumadım. İngilizlerin kuklası Damat Ferit Paşa hükümeti 5 Nisan 1920 tarihinde tekrar hükümeti kurmakla görevlendirilince, Divanı Harbi Örfi Mahkemesi’nin yetkilerini artırmış, kadrosunu yenilemişti. Bu çerçevede 1919 yılı içinde üye olarak görev yapan Nemrut Mustafa Paşa’yı mahkemenin başkanlığına getirdi. İşte romanın adı “Üç Aliler Divanı” Nemrut Mustafa Paşa’nın mahkemesine bir göndermedir. Kimdir bu Nemrud Mustafa Mahkemesi’nde idama mahkûm edilenler? Mustafa Kemal Paşa, Kara Vasıf Bey, Ali Fuad Paşa, Alfred Rüstem, Halide Edib ve eşi Dr. Adnan Bey gıyaplarında idama mahkûm edildi. Bu idamlıklara daha sonra aralarında İsmet Paşa, Bekir Sami Paşa, Fahrettin Paşa, Fevzi Paşa ve Rıfat Börekçi’de eklendi. Peki, ülkeyi savunmaktan başka bir kaygısı ve suçu olmayan bu sanıklar neyle suçlanmıştı? “Her türlü sahtekârlıklara başvuruyorlardı ve düşünülen her türlü despotluk metotlarına el uzatıyorlardı. Sürgün ve kan akıtılmasını organize ediyorlardı, bebekleri gaza bulayıp yakıyorlardı, eli ayağı bağlı kadın ve kızlara ebeveynlerin önünde tecavüz ediyorlardı, kızları ana ve babalarından koparıp kaçırıyorlardı. Kişisel mülkiyetlere ve gayrimenkullere el koyuyorlardı, insanları Mezopotamya'ya kadar götürüp ve yolda barbarca muamele ediyorlardı binlerce insanın içinde olduğu gemileri denize sürüp batırıyorlardı. Ermenileri, tarihte hiçbir milletin tanımadığı, uygunsuz koşullara sokuyorlardı.” İşte bu asılsız ve gerçeklerden uzak iddialarla sırf İngilizlere yaranmak için, Nemrut Mustafa Divanı nasıl idam cezaları verdiyse, Üç Aliler Divanı’da Mustafa Kemal’in gözüne girmek için, temyizi de olmayan İstiklal Mahkemeleri’nde bir garabete imza attılar. Evet, M. Kamal’e İzmir’de bir suikast planlanmıştı ama bu gerçekleşmediği için, o güne kadar geçerli kanunlara göre en ağır on yıl hapislik olabilir, hiç kimsenin idam edilmemesi gerekirdi. Buna rağmen, otoritesini ve tek adamlığını pekiştirmek isteyen M. Kemal’in emri ve hukuktan, adaletten nasibini almamış bir cellatlar heyetinin kararıyla: Ziya Hurşit, Laz İsmail, Gürcü Yusuf, Çopur Hilmi, Ahmet Şükrü, Arif Bey, İsmail Canbulat, Sarı Efe Edip, Abidin Bey, Halis Turgut, Rüştü Paşa, Hafız Mehmet, Miralay Rasim idam edilmişler, Kara Kemal Bey ise intihar etmişti. Gıyabında idama mahkûm edilen Abdülkadir Bey yurt dışına kaçarken yakalanmış, daha sonra Ankara’da o da idam edilmişti. Ama M. Kemal kendisine rakip olabilecek ve kendisinden daha bilgili, donanımlı, aydın, demokrat, özgürlük ve demokrasiden yana olan bütün eski silah arkadaşlarından kurtulmaya karar vermişti bir kere. Ve Üç Aliler Divanı’ bunun için, Ankara’da tekrar toplanacaktı. İzmir’de olduğu gibi Ankara’daki mahkeme de tamamen göstermelikti ve Kâzım Karabekir Paşa, Ali Fuat Paşa, Refet Paşa başta olmak üzere Atatürk’e kayıtsız şartsız biat etmeyen Atatürk’ün bütün silah arkadaşları devlet terörü ile ortadan kaldırılacaktı. Fakat İsmet İnönü olabildiğince direnerek Ankara’da Cavid Bey, Hilmi Bey, Nail Bey ve Doktor Nâzım Bey dışındaki idamları önledi. O dönemde bize “dalkavuk gazeteci derlerdi” diyen günümüzün saray gazetecileri gibi, Atatürk’ün özel gazetecisi olan, onun adına konuşan, yazan Falih Rıfkı Atay bile bu idamları içine sindiremeyecek: “İttihatçıların bir ilerici, demokrat, aydın kesimi vardı bir de gerici, bağnaz ve yobaz kesimi. İşte o gericiler İzmir Suikastını fırsat bilerek ilerici ve aydınları ortadan kaldırdılar.” Diyecektir. Bu romanda idamların tam bir cinayet olduğu vurgulansa da fazla detaya girilmemektedir. Fakat Kurt Kanunu’nda Kemal Tahir idamlar ve arkasından gelen ve günümüze kadar da bir türlü kurtulamadığımız karanlık faşist diktatörlüğe yönelişin başladığını en ince detayına kadar anlatır. Kurt Kanunu gibi bu kitaba da roman denmesinin sebebi elbette Kemalist bağnazlık korkusudur. Yoksa her iki kitap ta Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki havayı en iyi ve doğru yansıtan çok değerli vesikalardır. Ama ne hazindir ki 1000K’da Sineklerin Tanrısı 46 bin okunmuşken, Kurt Kanunu’nu 1. 900, Üç Aliler Divanı ise sadece 35 kişi tarafından okumuş. Sonuç olarak: Vatan için canını ortaya koyan vatanseverler İngilizler ve Handan’ın yanaşması Nemrut Mustafa Divanı’ndan canlarını kurtarmışlar ama M. Kemal’in rakı sofrası müdavimleri olan ve onun tetikçiliğini yapmayı şeref kabul eden Üç Aliler Divanı’ndan kurtulamamışlardı. Okuyarak kalın.
Üç Aliler Divanı
Üç Aliler DivanıYılmaz Karakoyunlu · Doğan Kitap · 201057 okunma
·
249 görüntüleme
Sibel okurunun profil resmi
Tarihi olaylar yoruma açık bir konu.Her yazar kendi bakış açısıyla, farklı sonuçlar çıkarabilir diye düşünüyorum.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.