ŞAİRLER VURULMALIDIR, HAYAT YAKIŞMIYOR ONLARA!"Buz üstüne yazmak isterdim
Bütün bu şiirleri
Üç beş gün öyle kalır
Sonra eriyip giderdi" Sevgili Ahmet Erhan ne güzel demiş onu. Bütün bu şiirler erimeli diye. Peki bir söz bir köze feda eder mi kendini? Şair kelimeyi konuşturur. Kelime "sadeceleşir". Kendini anlatır. Bir bütün olur kelimeyi zikredenle. Bir şair kelimeyi konuşturduğunda vicdanını susturur mu? Elbette değişir. Söz konusu "Aşka ve insana" bütün yaşantısında en büyük değeri biçen Adnan Yücel ise vicdanını susturduğunu söylemek ne mümkün.
"Aman sevdiğim aman
Yaşamı savunma cephesindeyiz şu an
Gün bitse bile gökyüzünde
Günler daha mühürlenmedi
Çünkü dilde söz
Çiçekte renk
Ve zamanda gelecek bitmedi"
Bir çağrıdır bu sevgiliye. Yani insana. Sevgili, yaşamdır, yeni bir gündür, bir dil bir renktir. Adnan Yücel kalemiyle aşkı anlatır. Aşk direniştir. Mücadeledir. Zamansızdır. Çünkü kavga ve sevda hep süregelmiştir bu coğrafyada. O yılmamıştır. Yılgınlık aşkın tabiatında yoktur çünkü. "Yeter ki bu yılgınlık çıkmazında
Şiirsiz ve sensiz
Bir saniye bile düşünülmesin"
Yücel bir tabiat adamıdır. Gerçek bir insandır. Dizeleri de tarihten damıtılmıştır. Acısıyla ve sevinciyle bu coğrafyanın duygu yüklü varlıklarındandır o. Kendini döktüğü kağıt ağlamamış mıdır acaba şu dizeler yüzünden.
"Ah benim diri diri ölmüşlüğüm
Öldükten sonra kör umutlarda
Dünyasız ve insansız gülmüşlüğüm!" Yaralı insan çoktur, lakin şairler zaten yaranın kendisidirler. Yazı onlar için yara bandıdır en çok. Yazı ile kendilerine döner ve dünyaya kapatırlar pencerelerini. Yakarlar kendilerini bir daktilonun başında yahut bir mum ışığı yeterdir onlara aşkın gölgesini yeryüzüne düşürmek için. Kendinden çıkamayan insan hüzünlüdür. O sebeple der ki Ahmet Telli: Şairler vurulmalıdır, hayat yakışmıyor onlara. Hepimiz bir şair vuralım o halde. Bu hayat kalbi olanlar için değil. Hepimiz bir şair vuralım tam kalbinden. Her son bir başlangıçtır der kişisel gelişenler. O halde her şeyi zıddıyla var etmeli. Herkes bir şair vurmalı en güzel kelimelerinden. Kurşun hararet yapar şairde.
"Ey yaşamı yasak vurgunu dost
Kim bilir şimdi
Hangi yağmalanmış kentin garında
Sessiz bir gürültü gibidir sesin
Özlemler kayıp giderken önünden
Binmek istersin belki bir trene
Tutulur ayakların binemezsin
Her sabah
Yeni umutlar aydınlatır yüzünü
Yeniden gurbetlenir için, dönemezsin"
Gurbette hissedenlere şairin iniltisidir. Selametle.