Gönderi

182 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 8 days
Ölüme 10 Kala Yazılan Mektuplar
Bazı kelimeler vardır, birileri onları hep tehlikeli görür. Gerçi bazen tehlikelidir de. İnsanların o kelimeyi kullanış biçimi, hangi maksatla kullandığı belirleyicidir. Özgürlük, bağımsızlık, hümanizm, eşitlik, adalet... İşte devrim de böyle bir kelimedir. Devrimci, en büyük suçludur anlamını bilmeyenlerin nazarında. Kitabımız, sadece devrimin ve direnişin sembolü Erdal Eren'i değil, 1980 darbesinde cunta ekibinin idam ettiği, yani yaşam hakkını elinden aldığı sağcı-solcu bütün gençleri kısa kısa tanıtan, onların mektuplarını paylaşan biyografi-anı türünde bir eser. Yaşları 17, 18, 20, 22... Hani günümüzün Z kuşağı diye bir kenara koyduğumuz, kimimizin değersiz gördüğü, yurdumuzun geleceği olan insanlarımızın yaşındalar. Ülkede bir şeylerin kötü gittiğini gören, anayasanın işlevsiz hale geldiğini fark edip bir şeyler yapmak isteyen fakat sadece bu istek nedeniyle yaşamları elinden alınan gençleri... Bunların yanında dönemin karanlık havası da esere sinmiş durumda. Ülkenin içinde boğulduğu yoksulluk, karaborsacılık, mafya, yozlaşma; merkezi otoritenin zayıflaması ve elbette ABD etkisi... Tüm bunların sonunda cuntacıların, darbeyle yönetime el koyması ve ülkede yarattığı büyük yıkım... Abd'nin deyimiyle "Bizim çocuklar başarır." Sonra ülkenin çocukları asılır. TARİH 2 ŞUBAT 1980 ODTÜ öğrencisi Mehmet Sinan Suner, 30 Ocak 1980 tarihinde, bakan korumakla görevli bir polis tarafından vurulur, yaralı halde bindirildiği arabada işkenceye maruz bırakılarak öldürülür. Dönemin gençleri tüm yurtta bu tarz olaylara tepkilidir. Adalet istenmektedir. Erdal Eren de bu olaya tepki göstermek amacıyla 2 Şubat 1980'de düzenlenen korsan bir gösteriye katılmıştır. Bu tarz gösteriler, gençlik birliklerinin organize ettiği izinsiz gösterilerdir. Ve bu gençlik birlikleri örgütlüdür, silahlıdır. Güvenlik güçleri izinsiz gösterilere karşı sert müdahalelerde bulunmaktadır. Yazarın anlatımı, Erdal Eren'in savunması ve dönemin şahitlerinin söylemlerine göre Erdal, havaya 3 kurşun sıkar. Bu esnada başka bir kurşun, Piyade Er Zekeriya Önge'ye isabet eder. Oracıkta şehit olur Zekeriya Önge. Gerek Erdal'ın olay yerinde bulunduğu mevki ve gerekse Zekeriya Önge'den çıkarılan merminin farklı bir silahtan çıktığı belli olmasına rağmen kurban istenmektedir. Yapılan itirazlar dinlenilmez, olay yeri incelenmesi yapılmaz, adli tıp raporları çıkarılmaz; kararlar hızla verilir, gereği düşünülür: İDAM! Dönemin Genel Kurmay Başkanı ve cunta yönetiminin lideri Kenan Evren ünlü sözlerinden birini söyler: "Asmayalım da besleyelim mi?" Dediğini yapmıştır, beslememiş ve aşmıştır kendi deyimiyle "adaletli olmak için bir sağdan, bir soldan." Bir başka sözü de şöyledir kendini sanata adamış(!) Nü ressam Kenan Evren'in: #124512352 ZEKERİYA ÖNGE KİMDİR? Hakkında çok fazla bilgi yoktur. O da tüm mehmetçikler gibi vatan görevi için askerdedir. Giresunluydu o da Erdal Eren gibi. Tanısalardı birbirlerini karşı karşıya gelirler miydi böylesine hırsla? Sağcı mıydı, solcu muydu; aşık olmuş muydu, hayalleri var mıydı?.. Bilinmiyor, bilinen şey şu kadardı: Askerdi, şehit olmuştu... #124391612 ERDAL EREN KİMDİR? İlkokul öğretmeni Ahmet Eren ile eşi Şadan Eren'in oğlu olarak 25 Eylül 1964 tarihinde dünyaya gelir Erdal Eren. Dağ köyünde öğretmendir babası. Kimlik çıkarmak kolay mı? Erteler ileriki bir tarihe. Ve nüfus müdürlüğüne gittiği bir vakitte birkaç yaş büyük yazdırır Erdal'ı, "bir an önce hayata atılır" diye. "Bilseydi ki 17 yaşına geldiğinde, reşittir deyip de asacaklardı oğlunu, değil nüfusa yazdırmak o dağ köyünden inmezdi bile..." (S. 40) Erdal'ın suçlandığı zaman yaşı 17'dir ancak kimlikteki kaydı 20 yaşında görülmektedir. Avukatının, kemik yaşı tespitinin yapılması istemi reddedilir. Tüm çabalar sonuçsuz kalır çünkü kurban istenmektedir. Erdal "Hiçbir delil yokken sırf ibret olsun diye asacaklar beni!" diyordu gazeteci Savaş Ay'a. Ve dediği olur: 13 Aralık 1980'de idam edilir Cellat Hüseyin'in urganıyla. Ne ölüm korkusu, ne yaşamak için direniş... Sadece tabureye bir tekme atar, ölümü bile başkasından dilenmez. O, bayrağı artık arkadaşlarına devretmiştir. Bedeni toprağa kavuşurken ruhu ve davası şiir olarak, şarkı olarak, türkü olarak yaşamaya devam edecektir. (Kitabı önererek yaşam hakları elinden alınmış bu değerleri tanımama vesile olan
Zehra
Zehra
'ya teşekkürlerimi sunuyorum.)
Ben Hep 17 Yaşındayım
Ben Hep 17 YaşındayımBirol Öztürk · Altınpost Yayınları · 2000113 okunma
··
575 views
Ayfer okurunun profil resmi
Bazı gerçeklere müdahale edilememiş ya da hâlâ müdahale edilmiyor ya ;işte o zaman kendi iç hesaplamasını yapıyor insan, ben ne kadar özgürüm, fikirlerim, kabul etmeyeceklerim ne denli kabul görür, düzene düzen getirme çabamın haklılığı ne kadar önemsenir vs.diye... Boğulacak gibi olup boşver demeye iteledikleri mahkumiyetliğimize, özgürüz diyoruz istemsizce. Nefesim daralırcasına okudum incelemenizi. Yüreğinize sağlık hocam... 🍀
Sıfır Virgül Beş okurunun profil resmi
Farklı düşünmek, yanlış düzene karşı koyup doğrunun peşinden koşmak her zaman zor olmuş ne yazık ki. Değerli yorumunuz için ben teşekkür ediyorum 😇🍀
Zehra okurunun profil resmi
En güzel çağlarında nice adamlar, nice çocuklar yitip gittiler. Matem ile değil, hep sevgiyle, hasretle anacağız. İyiki varoldular, hep de varolsunlar. Daha birçoklarını tanıtmaya vesile olmak dileğiyle... Ben teşekkür ederim... 🙏
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.