An’a Düşenler...
Kimin kim olduğu gözlerde
Kimin ne olduğu sözlerde
Kimin ne anladığı hareketlerde gizlidir
Anlayana!
Tuz, tuzluğunu
Şeker şekerliğini bilmeli
Tuz, o beyaz ben beyaz derse
Aradaki tat farkını unutup haddini bilmezse
Değerini yitirir
Tuz, tuz olması gereken
Şeker, şeker olması gereken yerde değerlenir
Gerçek değerine ulaşır
Sen, sen değilsin
İçindeki seni tanımazsan,
“Ben” dersin hâlâ,
“Biz” demesini bilmezsen...
Karşındaki “kimsin” demeden,
Kim olduğunu söyle.
Kim olduğunu söylemeden,
Kim olduğunu bil.
Kim olduğunu öğrenmen için,
içindeki O’nu bul...
Olmamış ise meyve
Çalışma düşürmeye.
Israr eder zorlarsan
Ya dalı kırarsın ya da ağacın kökünü zedelersin
Düşmemişse meyve,
Hamdır, ekşidir zaten...
Yenilmez o meyve.
Bekle olsun.
Kendi düşer dibine
O zaman doyamazsın o meyvenin lezzetine...
Her şey,
Bir anda yitirdi değerini
“Ben kimim?” sorusunu,
Sorduğunda kendine,
Her şey...
Sessizliği dinle
Kendi sesini duyacaksın
İşte o zaman sor kendine
Ben kimim?” diye.
Sen mayıs ayında açmış
Çağla olabilirsin
Haziranı bekle
Badem olman lazım.
Geldiğin yeri bilmiyorsan
Gideceğin yerin korkusu kaplar benliğini
Hayat yolunda koşarken
Arkana bakma düşersin
Çok ileriye bakma
Yine düşersin
Yalnızca önüne bak
Geçmişe müdahale edemezsin
Geleceğini bilemezsin
Bilebildiğin andır
Yaşadığın an’ın
Kıymetini bil.
Hasta sensin
Doktor da sensin
Kazanırken neler kaybettiğini bilmelisin.
Bakan gözlerin değil, gören gözlerin olmalı...
Hayat güle benzer
Tutmasını bilmezsen
Dikenleri batar, canın yanar!
Eğer tutmasını bilirsen o gülü
Hem kokusu
Hem güzelliği
Alır götürür seni
O’nu buldurur sana.
Yoktun, var oldun
Vardın, yok oldun
İki arada yaptığın her neyse
O önemli,
Gideceğin o yerde
Kuma yazma, dalga gelir alır
Havaya yazma, yel alır
İnsanlığa yaz,
Tarihte kalır!
Senden önceki bana ne dedi?
Sen “Sana ne?” diyorsun
Senden sonraki ne diyecek
Biliyor musun?
Hasta isen “hastayım” de
“Hastayım” diyorsan
Doktora git.
İyileşmek istiyorsan
Reçeteni al.
Reçeteyi okuman kadar
Okuduğunu uygulaman da
Önemli iyileşmen için.
A’dan sonra B
1’den sonra 2 geldiğini
Biliyorsan eğer,
Çok şey biliyorsun.
Amma;
Doğumdan sonra
Ölümün geleceğini
Unuttuysan
Sil baştan...
Duman ateşten ayrıldığı an
Ateş ateştir hâlâ
Duman varlığını gizlemiştir
O an
Ateş bittiği an
Külü kalmıştır...
Adımlarla değil,
Yüreğinle ulaşacağın yerler
Olmalı muhakkak...
Emanet sana verilendir
İhanet sende olandır
Emanet gün olur
Senden alınır
İhanet sende kalır...
Seni senden alırlar
Dikkat et
Aldıkları ruhun olmasın
Dikkat et
Bedenin zaten sende
Emanet...
Oku, oku da anla
Anla
Anla ki
Anladığını yaşa.
Yaşa ki
Yaşadığın, yaşayacakların olsun.
“Kimsem yok” diye üzülme
Sen varsın ya...
Dileğin güzel görmek ise,
Çirkin güzel olur senin gözünde
Unutma: Çölü çöl yapan,
Kum taneleridir
Önce bütünü böl parçalara,
Sonra topla bütünü.
Uzağı yakına, yakını uzağa
Taşı...
İşte o zaman başarırsın
Yaşama sanatını...
Duygularımız vardır
Anlatamadığımız,
Anlattıklarımız vardır
Arkasında duramadığımız
İnandığın her neyse doğrun odur
Unutma: Senin doğrun,
Başkasının doğrusu olmayabilir
Başkasının doğrusu, senin
Doğrun olmadığı gibi...
Kör olmak için kör olmaya gerek yok!
Her adım yürümek değildir,
Sebebi yoksa!
Kim ne derse desin
Senin söyleyeceklerin olmalı.
Parlayan her şeyi yıldız sanma
Kapıyı açık görmek değil,
İçeri girmek önemli
Tane, taneler olunca varlık gösterir.
Her gittiğinde
Bir şey bırakırsın gerinde.
Ham iken pişeceksin ve yanacaksın.
“Gölgen gibi sadık” deme
Gölgen bile gün olur,
İhanet eder sana!
Ezdiğin her acının
Acısını içmek zorundasın
Çektiğin acı
Şekere ulaşman için nedenin olacak
Sütte leke var
Ama su da bulanık...
Örnek verme o zaman!
Bir gün her şey sana
İhanet edebilir, ama
Hatıraların asla!
Derin ol, dışın gözüksün.
Beklediğini hep bekleyeceksin;
Ya beklerken kaçırdıkların?
Okşamak okşamanın,
Sevmek sevilmenin kardeşidir
Boyuna değil, enine boyuna düşün.
Her dolum, taşma sürecine girer
Gülenlerin yanında gülmen için
Neden varsa,
Ağlayanların yanında da gülmen için
Neden vardır
Zannetme ki her şey zannettiğin gibi olacak...
Bağrına basmadan
Bağrına bastığının dikenini gör
Gör ki acıya dayanabilesin...
Koparmak istediğin elma için
Her sıçradığında
Ayakların yerden kesilir, unutma
Küçük bir delikten bakarsan
Baktığını daha net görürsün
Yerimin başının üstünde değil,
Gönlünde olmasını tercih ederim
Beni tercih ettiğim için değil,
Tercih ettiğin için sev
Yaşlı bir gövde olmazsa,
Genç dallar olamaz
Tırnaklarını var oluş nedeni dışında kullanma.
Hayaller olmasaydı,
Gerçekler dayanılmazdı
Sakın sakınma
Gelecekten,
Gelecek senindir.
Bugününe sahip çıkar,
Geçmişini unutmazsan.
Niyet değişkendir,
Önüne kötü
Önüne iyi
Eklersen eğer...
Ya senin önüne
Ne eklemeli?
İnsan mı?
Yaşam benim
Her şey benim
Melek de
Şeytan da...
Beni görmek istersen
Aynaya bak
Düşmanını görmek istersen
Bak aynaya!
Mutlu olmak istersen
Mutsuz olmak istersen
Yine bak aynaya.
Senin anlayacağın,
Sen hep aynaya bak!
Gördüğün her şey,
Senin bakışınla anlam bulur
Bakışların değiştiğinde,
Hissettiklerin de değişir
Mekânlar ne kadar güzel olursa olsun
Mekânları güzelleştiren, insanlardır
Varlığınızla mekânımızı
Güzelleştirmeniz dileğiyle...
Yargıladığın şey,
Bir gün kendin olacaksın!
Her şeyin değeri vardır,
Ama bendeki değeri kadar...
Bakmak ve görmek,
Bir o kadar yakın, bir o kadar uzaktır
Ben, Sen, O...
Tek farkımız bu...
Sevdiğimin illaki gözümün önünde
Olması şart değil
Yüreğimde olması önemli
Kimseden korkma
Allah’tan ve kendinden
Korkman gerektiği kadar...
Aşkı yaşa
Her boyutta
Her canlıda
Her zaman biriminde
Aşkı yaşa
Ama Allah için...
Seni tanımalarına fırsat vermeden
Sen kendini tanıt,
Tanıtman gerektiği kadar
Unutma: Hak verilmez, alınır
Hak ettiğin hiçbir şeyden vazgeçme
Nasıl bakarsan öyle görürsün
Bazen gözlerin, bazen kulakların
Sana ihanet edebilir
İşte o zaman yarını bekle
İnsanları olduğu gibi kabul et
Kendini olduğun gibi kabul ettir
Hayatı böyle kucakla
Seni senden almasın gördüklerin
Seni senden alırsa gördüklerin
Henüz görmediklerini getir aklına
Mutluluk aramıyorum,
Siz de benim gibi yapın:
Mutluluğu imal edin.
Ama sakın ihmal etmeyin!
Yazın sıcak, kışın soğuktur.
Şikâyetimiz
Bazen doğmaktan, bazen ölmekten
Şikâyetçiyiz!
Doğan bebek ağlar
Ölenin arkasından ağlarız
Hangisidir doğru olanı?
Sormayız, ama şikâyetçiyiz!
Neden? Hayattan...
Birçok insanın şeytana teslim olduğu an vardır!
Önemli olan, insanın bundan ders almasıdır
Ben zaten kendimi yargıladım,
Başkalarına gerek kalmadan...
Olgunluk, yargılamadan
Kabul etmektir
Yanlışıma kimseleri ortak etmedim.
Başkası bana ne der, diye kaygım yok
Kaygım kendi kendime...
Savaşım şimdilik bilincimledir
Kendinle tanış
Kendini sev
Bırak başkalarını
Kendini duy
Allah inancı hepimizin içindedir
Doğuştan bu yana
Yazıktır ölüme yaklaştıkça
Tanışırız onunla!
Unutma ki dost sensin,
Düşman da sensin,
En büyük güç sensin!
Gücünü doğru yerde
Doğru zamanda kullan
Dostunu ve düşmanını
Fazla uzakta arama,
O sensin!
Kendini tanı,
Kendini yaşa
Kendi mutluluğumu
Başkalarının gözyaşlarında aramadım
Eskiden zaman geçirmeye çalışırdım
Şimdi ise zamanı iyi geçirmeye çalışıyorum
Her insanın geçmişinde pişman olduğu şeyler vardır
Bugünümü pişman olduğum şeylere borçluyum
Tabii ibret alabildiğim kadar...
Hiçbir şey zıddı olmadan var olamaz
Çirkin olmazsa güzel olmaz
Ağlamak olmazsa gülmek olmaz
Her şey bende iyi, bende kötü
Senin gözün güzel bakarsa
Ben güzelim, ben iyiyim
Ben trafik sıkışınca,
Ambulansın arkasından giden
Fırsatçılardan değilim!
Hayatın sınav olduğunu unutma
Bazen eksi, bazen artı
Puan alabilirsin
Bunu hiç unutma!
Düşünsene, okyanusun dibinde
Bir hava kabarcığısın
En dipte
Ve yukarı, yukarı
Hızla çıkıyorsun
Heyecan, sevinç, mutluluk
Az kaldı gökyüzüne
Sonra, ya sonra
Şimdi gökyüzündesin
Ama artık okyanusun dibindeki
Hava kabarcığı değilsin
Havasın, havaya karışmış
Bu muydu
Seni mutlu edecek?
Yasar Alptekin