"İğnelerinizi ödünç verin bana,
ne olur, ilmeklerinizi ödünç verin,
ki kelimelerimle giydirebileyim
bu çirkin yeryüzünü
en son modaya uygun,
en kaliteli kumaştan elbiselerle,
ama sırrınızı da öğretin bana,
dizelerimi süper saydam yapayım,
içindekileri tüm çıplaklığıyla
göstersinler diye, akan çıbanları,
sarkmış göbekleri, kaşınan egzamaları
ve kokan mantarlarıyla
bacak aralarında, pahalı
markalarla kasıla kasıla yürürlerken
bakan bütün gözleri kolayca
kandırabileceklerini sanarak.
Sabrınızı ödünç verin bana,
disiplininizi, odaklanmayı, sanatınızı,
ama öğretin başka her yönden kusursuz
işinizin içine o sürekli çözülen düğümü
nasıl attığınızı."
.
.
Nazmi Ağıl'ın 2018 yılında bir grup gazeteci ile Bangladeş ziyareti sırasında hissettiği duyguları, gezdiği mekânları, aradaki kurulmuş köprüleri sağlamlaştırma çabalarını okuyoruz. Nesirleri bir kenara bırakıp, nazım dolu sayfalarla gelmiş bize Ağıl. Şiirleri solda ingilizce, sağda türkçe olacak şekilde görüyoruz. Ayrıca en arka sayfalar da Bangladeş sokaklarına gidiyoruz. Birbirinden etnik fotoğraflar ile bu duygu döşeli kitabı kapatıyoruz. Bir diğerine uzanıyor elimiz, içimiz biraz buruk.
.