Gönderi

309 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
Öncelikle belirtmek isterim ki kitabın ismi buraya yanlış kaydedilmiş. Ne kitap kapağında ne de içerisinde Tibet'in ölüler kitabı ile ilgili bir şey yok. Sadece bir paragrafta Tibet'in ölüler kitabının Mısır'ın ölüler kitabından etkilenmiş olabileceği benzerliklerinden söz edilmekte. İlerde okuma listemde olan Tibet'in ölüler kitabı ayrı bir kitaptır. Mısır'ın Ölüler Kitabı Egypt's Book-of Death Burada insanların, Tanrıların ve ölülerin tarihi başlamıştır. 456 BAB'dan oluşan ve çeşitli müzelerde bulunan papirüslerden derlenen bu kitap bize Antik Mısır'a ilginç ve keyifli bir yolculuk yapmamızı sağlıyor. BAB'ların kimisi uzun kimisi kısa bazılarında yalnızca tapınak rahiplerinin anlayabileceği şifreli sözlerin bulunduğu ayrı bir dille yazılmış gibi bölümlerin olduğu Antik Mısır halkının inançlarını ve ölümden sonraki yeniden dirilmenin ve Mısır Tanrılarını tanıyoruz. 6000 yıl hüküm sürmüş Antik Mısırlıların güçlü bir inanç sistemi vardı. Onlar için bu dünyadaki yaşam çöldeki bir kum tanesi gibi değersiz her şey ölümden sonraki ebedi ve avantajlı yaşam içindi. 42 günah, bunlar hiç kimseyi öldürmeyeceksin ve kimsenin öldürülmesi için emir vermeyeceksinle başlayan komşuların sınırlarında haksızlık yapmayacaksın ve tartıda hile kullanmayacaksın kölelerinin kızlarını taciz etmeyeceksin ... diye devam ediyor. Ölümden sonra bütün bunlardan mahkeme olup temize çıkanlar için uzayın derinliklerinde yıldızlara yolculuk ve birer tanrı olup yıldızlar gibi parlamak. Kefenin cebi yok diyenler Antik Mısırlılar kefenin cebini bulmuşlar bu arada. Ölümden sonra dünyadaki servetlerinin devam edeceklerine inanmışlar ve mezarlarına özel eşyaları, altınlar, yiyecekler ve pek çok şeyleri yanlarına almışlar. Uzun ve zahmetli mumyalama işlemi yaklaşık mezara konulmadan önce on ay kadar sürmekte pek çok kişi bu işle uğraşmaktadır. Garibim fakirler orada da garip zira cenazelerini çıraklar hazırlamakta bir nevi staj görmekteler ve bedenleri çölde çukurlara bırakılmaktadır. Onlar için cenaze töreni ve ayini o kadar önemliydi ki bir adamın üç yıl önce kaybettiği eşini layıkıyla yapamadığı cenazesi için başına gelen musibetleri buna bağlayıp eşi için yaptığı dua edişindeki yakarışında tanık oluyoruz. Toutankhamon ve onun Laneti: Toutankhamon'un cenaze salonun giriş kapısı üstünde "Burada dinlenen firavunu ebediyeti içinde rahatsız edecek kişiye ölüm kanatlarıyla dokunacaktır!" diye yazılıdır. Bir çeyrek yüzyıl önce, bu dünyanın zamanının sonuna kadar kanatlı güneş tarafından korunmuş bulunan Toutankhamon'un mezarına giren her kişinin üstüne çökmüş olan lanet kolayca hatırlanacaktır. Mezarın kapılarının mühürlenişinden son rahibin tapınağın koruyucusu Anubis önünde, kilden bir kaide üzerinde titrek bir ışıkla yanan büyülü meşalesini söndürmesinden, yıldızlarla süslü mavi tavan altındaki parıltılı altın kral heykellerinin yanına son çiçek demetlerinin konulup konulmadığına bakışından ve son duanın okunuşundan beri otuz beş yüzyıl geçti. Evet, otuz beş yüzyıl geçip gitti ve o zamandan beri yüz kuşak insan yok oldu... Bu üç bin beş yüz yıl boyunca, bu 12 Şubat 1924 günündeki, yedi yıllık kazıdan sonra, Lord Carnarvon ve Howard Carter'in kral mezarına girişine kadar, hiçbir zaman hiçbir şey firavunun dinlenişini bozmadı. Onlar bir mum ışığında, zamanın gecesinde hiçbir insan varlığının seyredemediğini seyrettiler. Som altından 900 kilo ağırlığında bir tabut; ve tabutu koruyan melek kanatlı çıplak tanrıçalar. Otuz beş yüzyıl önce Toutankhamon'un cenaze odasının kapısına töreni yürüten rahip tarafından konulmuş kraliyet mühürlerini kırdıkları zaman nasıl bir heyecan duydular? Evet, bilinçsiz mezar zorlayıcısı seçkin İngiliz arkeologların, genç firavunun dul karısının son anda, mühürlerle mezarın kapıları ebediyen kapatılmadan, Babil anıtlarında görüldüğü gibi, seyrek gül motifleri işlenmiş cenaze şalının üstüne bıraktığı, ancak yeni solmuş gibi duran kır çiçeklerinden mütevazi buketi, her şeye karşın sulu ellerle elledikleri zamanki şaşkınlıkları nasıldı? Fakat tanrıların amaçları, alışılmamış şeyler olmadığı zaman anlaşılamaz: Lord Carnarvon grubunun hemen bütün üyeleri, hiç kimsenin görmemesi gereken şeyi gördükten az bir süre sonra öldüler! Çakal başlı Anubis, birbiri içine konmuş, kenarları dinsel resimlerle süslü ve Ölüler Kitabından bölümler yazılı dört sandığın önünde bağdaş kurmuştur; bu dört sandığın içinde firavunun insan şekilli üç tabutun içine konduğu büyük bir tabut vardır. Şamdanları ışığıyla şöyle böyle aydınlatılmış, yarı karanlıkta altının tatlı parıltısı içinde cenaze tanrıçalarının sıkıca sardığı Kral Osiris'in şaşılacak yüceliği gerçekten etkileyici bir görüntüdür... Öbür dünyanın tanrılarının, XX. yüzyılın beklenmeyen ziyaretçilerine değil, Kral Toutankhamon'a, İki Ülkenin Efendisine, Ra'nın oğlu, Nep-Kheprou-Ra'ya, eşyadan çıkan doğa üstü bir ışık içinde "hoş geldin!" demeleri ne acayip manzaradır! Bir mezara konmuş bir tek Ölüler Kitabının orayı güneş ışığı girmişçesine aydınlattığı doğru mudur? Lord Carnarvon'un ve Howard Carter'in mumyanın gerdanlıklarını, dövme altından kıymetli taşlar kakılmış maskeyi, altın ve mavi mineden o eşsiz koyu Mısır mavisinden mücevherleri, asaları, muskaları, lotus çiçeği yaprakları, sembolik kuyrukları, kamaları, üzerine değişik renklerde cam kakılmış yedi altın plakadan oluşan tören önlükleri, karın ve bacağa geçirilmiş altın halkaları, cenaze rahibinin törende kullandıktan sonra mezarın bir köşesine bıraktığı panter derisini bir bir çıkarırken elleri titremedi mi? Lord Carnarvon ve Howard Carter, firavunun yanında, ayakta, yüzyılların sonuna kadar onu koruyacak küçük kuşruhunu ellerine aldıkları zaman titrediler mi? Evet, mezarının amber renkli ışığında korkunç bir lanet, duvarlara resimleri yapılmış ölüm tanrılarının önünde Toutankhamon'un mumyasını seyredenlerin peşini uzun zaman bırakmadı. Keşiften az bir süre sonra, Lord Carnarvon can çekişmeye başladı ve korkunç vizyonlar içinde, Toutankhamon'un adını haykıra haykıra öldü. Albay Aubrey Herbert, kralın mezarını görür görmez toprağa verildi; sonra, Lord Carnarvona hastalığı süresince bakan hemşire, mezarında da onu takip etti. Bütün Teb ovasında ağızdan ağıza firavunun lanetinden söz edilmeye başlandı. Howard Carter'in sekreteri ve mezarın açılışı sırasında hazır bulunan Lord Westbury'nin tek oğlu bilinmeyen bir hastalığa yakalanarak esrarlı bir şekilde öldü. Sonra sırasıyla Howard Carter'in yakın dostu Profesör La Fleur, cenaze odasının duvarını delen Arthur Mace, Toutankhamon'un mezarına ilk girenlerden ve bir kaç gün sonra kendini asan Doktor Evelyne White öldüler. O zamanların bir haber muhabiri, bu sonuncusu için "Ona yaşayacağı hayat yerine ölümü tercih ettiren bir lanet yüzünden öldü," demiştir. Sonra, Toutankhamon'un mumyasının radyografisini incelediğinin ertesi günü, Archibald Douglas Ree açıklanamaz bir fenalık hissederek ani bir ölümle öldü. Otto Neubert'in bize naklettiğine göre, bu esrarlı ölümler hakkında kendi adına araştırma yapmak isteyen Mısırlı hükümet mensubu, yanına bir yılan oynatıcısı alarak Krallar Vadisine gitti. Araştırmasına başlar başlamaz oda öldü. Bundan sonra da, Eski Mısırlıların öbür dünyasına yapılan bu uğursuz yolculuktan sonra, mumyaya ilk dokunanlardan biri olan Douglas Derry, Toutankhamon'un silahları arasındaki bir maşrabaya dokunan G. Davis, Leydi Carnarvon, Profesör Breastead, Winlock, Hakness, Sir Alan Gardiner, Foucard, Jay Gould, Joel Woolf ; toplam olarak ON YEDİ KİŞİ ÖLDÜ! Keyifli Okumalar...
Mısır'ın ve Tibet'in Ölüler Kitabı
Mısır'ın ve Tibet'in Ölüler KitabıAnonim · Neden Kitap · 201132 okunma
·
341 views
Sevgican okurunun profil resmi
Güzel bir anlatım olmuş. Alıntılardan da takip ettiğim kadarıyla ilgi çekici.. Ellerinize sağlık..
Gece Masalcısı okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Keyifli okumalar dilerim.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.