Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

408 syf.
·
Puan vermedi
·
23 günde okudu
Osmanlı İmparatorluğu’nda Kölelik ve Kadınlar kitabında ele alınan konu kölelik ve sosyal düzenlemeler üzerinden Osmanlı İmparatorluğu’ndaki toplumsal cinsiyet politikalarını incelemektedir. Kitap belirli bir dönem ve yerde köleliği inceleyen bir eserdir. Bu yüzden bazı bakımlardan bir yerel tarih çalışmasıdır. Kitapta anlatılan konunun merkezinde Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul vardır, burada köleliğin portresi çizilirken zaman çizgisi olarak 1830’lara kadar 18. yüzyıl ele alınmıştır. Konunun İstanbul üzerinden incelenmesi İmparatorluğun tamamını temsil edemez ama İmparatorluğun en büyük şehri ve idari merkezi olarak başka yerlerdeki Osmanlı halkının hayatını ve refahını derinden etkilediği söylenebilir. Kitabın taşıdığı küçük tarih özellikleri bir yana, köle sahibi olmanın Osmanlı merkezinin, hatta Ortadoğu’nun ötesinde insan ilişkilerindeki yeriyle ilgili fikirler oluşturmayı sağlar. Kadınların ve kadın köleliğinin, incelemede ele alınan dönemdeki toplumsal gerçeklik ve Osmanlı egemenliği ile bu egemenliğin zayıf noktalarının temsilleri olarak merkezî bir yer işgal ettikleri, kitabın temel düşüncesini ve genel kabul gören bilgilere karşı çıkan başlıca noktaları oluşturur. Yazar toplumsal cinsiyetin önemini, hatta çalışmanın ele aldığı yer ve dönem bakımından her şeyin üzerine çıkan önemini savunurken, dünya tarihi anlatılarının benimsediği bazı bakış açılarına da itiraz eder. Osmanlı İmparatorluğu’nda Kölelik ve Kadınlar kitabı ırksal bir çerçevelemeye karşı çıksa da daha geniş kapsamlı amacı tarihsel karmaşıklığı kendi bağlamı içinde yakalamak ve toplumsal değerlerle örgütlenmeyi o somut bağlam içinde inceler. Osmanlı İmparatorluğu’nda Kölelik ve Kadınlar kitabı anlatım bakımından açıklayıcı anlatım kullanmıştır. Anlattığı konularla ilgili örnekler sunmuş ve bazı zamanlar konuyla ilgili düşüncelerini de paylaşmış aynı zamanda konuyla ilgilenen birçok kişinin görüşlerini de okuyucularla paylaşmıştır. Kitabın dili yalın bir dildir diyemeyiz çünkü kitap her ne kadar Türkçe ’ye tercüme edilmiş olsa da kitabın yazarı bir yabancıdır aynı zamanda anlatılan konunun eski olması da kullandığı dili etkiler. Kitapta birçok kelimeler eskiden kullanıldığı şekilde ifade edilir. Örneğin tellallar kelimesi günümüz Türkçesinde haberciler olarak kullanılır. Kitapta Arapça ve Farsça tamlamalar da kullanılmıştır. Örneğin hıyar-ı ayıb kelimesi malın kusurunun anlaşılmasından dolayı oluşan tercih hakkı demektir. Kitapta anlatılanlar fotoğraflarla desteklenmiştir. Kitap yedi bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde: İmparatorluk ve Hâkimiyet, ikinci bölümde Değişim Cereyanları, üçüncü bölümde Kadınlar ve Kurallara Bağlanmış Toplum, dördüncü bölümde Osmanlı’da Köleliğin Hikâyesini Anlatmak, beşinci bölümde Anlam ve Pratik, altıncı bölümde Köleliğin Kadınlaştırılması, yedinci bölümde ise Erkekler Kanundur Kadınlar Şeriat gibi başlıklar kullanılarak konu anlatılır. Bu yedi başlığın bir de alt başlıkları vardır. Kitabın en sonunda notlar, kaynakça ve dizin bölümleri bulunur. Kitapta önsöz ve teşekkürün ardından bizleri bir kronoloji karşılar. Kronoloji 1703-1730 III. Ahmed’in saltanatı ile başlayıp, 1923 Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ve Mustafa Kemal Atatürk’ün yeni cumhuriyetin ilk cumhurbaşkanı olmasıyla biter. Yedi bölümden oluşan kitabın her bölümünün başlangıcında bir küçük paragraftan oluşan yazılar bizi karşılar. Bunlar bazen bir mezar taşına ait sözlerdir bazen de Hadis-i şerif veya şairlerin eserlerinden bir parçadır. Örnek olarak altıncı bölümde başlangıçta Köleliğin Kadınlaştırılmasında geçen bir Hadis-i şerif: “Sizden cariyesi olan biriniz onu en güzel bir şekilde terbiye eder, yetiştirir de sonra azat edip onunla evlenirse, onun için iki sevap yazılır.” ve Ahmed-i Dâi’nin “Seher yeli, sevdiğime gönül dolusu selamımı götür, uzun sürsün ömrü, uzak düşmesin ondan cariyesi.” yazıları bulunur. Yedinci bölümde Erkekler Kanundur, Kadınlar Şeriat kısmının başlangıcında ise Şemseddin Sami’nin ve Sultan II. Mahmud’un kız kardeşi, sultanın baş kadını çocuk doğururken ölünce söylenen sözleri bulunur: “Bana bir şehirde, küçükden terbiye olmuş câriye alıver de onu başkadın edeyim.” beraberinde ise Şemseddin Sami’nin: “Aile demek kadın demektir.” sözü bizleri karşılar.
Osmanlı İmparatorluğu'nda Kölelik ve Kadınlar
Osmanlı İmparatorluğu'nda Kölelik ve KadınlarMadeline C. Zilfi · İş Bankası Kültür Yayınları · 201830 okunma
·
136 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.