Gönderi

Herkesin bir sona ihtiyacı var, iyi ya da kötü!
Sabah Gökmen’in ağlamasıyla uyandım, odamın tam karşısındaki banyonun önünde kıyafetlerini çıkartmaya çalışıyordu ablam. Bir taraftan da sallayıp silkeliyordu kolundan.Uyku sersemi yarım açık olan kapıdan görüyor olsam da tam olarak anlayamamıştım olup biteni. Gökmen, “Anne anne” diyerek ablama sarılmaya çalışıyordu, onun vurduğu yerlerinin acısını yine ona sarılarak unutmak için. Sarılmaya çalıştıkça Nazan daha da sinirleniyor, kollarını boynundan iterken suratına bir tokat atıyordu. “Piç kurusu seni” dedi, “akşam içtin kolaları, içtin meyve sularını, şimdi yatağa işedin. Kölen miyim ben senin? Söyle kölen mi? Ha!” Gökmen yine ablamın boynuna sarılmak için hamle yaptı. Nazan ellerini bir kez daha boynundan çekerken fırlayıverdim yataktan, “Bırak, çocuğu vurma artık.” “Karışma sen” dedi Nazan, “altına işedi bu, göl etti yatağı.” Dayanamamıştım daha fazla, ağlayarak Gökmen’i kucağıma alıp kendi yatağımın üzerine bıraktım. Gökmen elleriyle yüzünü kapatmış, arkası dönük ağlıyordu, ağladığını işittikçe daha da sesli ağlamaya başladım. “Ben sana kızmadım ki” dedi ablam yanıma gelip, “sen neden ağlıyorsun?” O ara annemin sesini işittim. Gökmen’in işediği koltuğu temizlemiş olmanın verdiği sinirle beni ağlarken gördüğüzamanlarda söylediği o sözü söyledi yine. “Ne ağlıyorsun, kocan mı öldü? Hışımla kaldırdım başımı yataktan, “Sen bu dünyada ki en büyük acının koca ölmesi olduğunu mu zannediyorsun?” dedim. “Tahammül edemiyorum artık senin bu saçma laflarına, anlıyor musun? Kafayı yiyecek gibi oluyorum burada. Çekipgideceğim ben” dedim. “Cezaevi buradan daha iyi. Keşke hiç gelmeseydim. Zaten bir daha da gelmeyeceğim buraya, hatta iyi ki girmişim cezaevine, kurtulmuşum…”
Sayfa 244Kitabı okudu
··
11,2bin görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.