Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

ölüm rengine bürünmüş bir ahmet erhan portresi gibi dolaştım kendi kıyılarımda yalnızlığı çileden çıkaracak kadar yalnızdım elimi düğümlediğim ayağımla bir çağdaş ve müslim olarak kendime sığındım yenilgim de bu kadardı boğulmalarım da… bütün aşklarım çoğul çıktı neden ve nasılsa bir sevenimi aradım o derin ücralarda. yoktu. konuştular. onlar hep konuşurlar çoktular kum tıkadım kulaklarıma bütün aşklarımı yalnız bıraktım kendi çoğulluğumda… şimdi tekil bir yaban gibi dolanıp duruyorum yollarda yok ki sevenim var mı sevenim çoktan gömüldüğüm o uçurumda ışık kusarak bekledim alkolün verdiği ayazda sanki. yoktum. bir hiçtim. yalnızlığımla vardım denizimin kıyıları hep çoğuldu kendimdim. o kadardım. tedbil gezdim ölümün uçurumlarında çoktum. o kadardım. dizüstü oturup denizime baktım ayna değildi. azı yok bir suydu yalnızlığımla vardım. ışığım beni bıraktı artık ateşböcekleri topladım karanlığıma aklımı bir toplasam bitecek son isyan. ne? yenilenler bilir: var mısın, yok musun sorusu hep bellidir, yanıtı yoktur ölümüne bağırıyorum: - gelecek isyan! gelecek isyan! yenilgime bir inansam çağdaş ve devrimci olarak gün ışığı görürdüm, sevgili dünya her şey çünkü bir içim su ve denizse bir cigara içimi uzaklığında. sanki hayatın dipnot evresindeyim ve ne çok yaşlıyım kuru otlar fışkırıyor her yanımdan… bir elimde ateşi, bir elimde suyu tutsam. her ölüm kendini bekler bir yarasanın ömrü kadar yaşadım - sahi, bir yarasa ne kadar yaşar? ışığım söndü. kalbim dindi. bir anka masalıydı yaşadığım sondum, sonuncuydum yalnızlık ancak bu kadar taşardı, fışkırırdı bazan, öyleydi ve usulca akardı kalbimden… olsa olsa ömrümle yaşıttı. beni yalnızlığımla vurdular o gece vakti kalbimi suyla yudular o gece vakti öldüğümü bile söylemediler bedenime sözüm vardı bir şafak üzre alnımı kumla ovdular o gece vakti teninde ışıyan bir ışık çiçeği bu kadar yoracağını bilmezdim sevgilim… benimle yıka ellerinii mesela, alfabenin 14. harfinde ölmek yarım kalmış bir ansiklopedinin sayfalarında kalmak… adamın, kendini kıran bir dal kadar yalnızım… ne kadarsan öyle gel kabulüm sayım suyum çok. ben öleyim ücralarda ey şehir uleması siz tıpış tıpış yaşayın! ada’ da şehirli bir yarasayım günyüzü görmemiş ömrüm hep derinlere kaçıyor kalemim gitgide sararıyor. yalnızı ve yazığıyım bu dünyanın mağrur bir komutan kadar mazurum ellerime söz geçirmekten caydım yalnızlığımın beş bin nüsha kopyasını çıkardım tanrım, çayı demledim… daha önce hiç bu kadar ölmememiştim. erhan gidiyor, haydi bakalım iyi de, yalnızlık yerinde duruyor, ölüm, acı… bari ben yazdığımla kalayım. ey, yarasa ölüm yarasın sana! - Ahmet Erhan
·
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.