Gönderi

154 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 hours
KİTAP YURDU 5 burada macbeth tragedyasını kısaca özetleyerek, cinayet temasının etrafını ören olayları hatırlamak uygun olacaktır: gök gürültüsü ve şimşek parıltısı ile ıssız bir yeri sergileyen oyun, belirgin bir hazırlık içinde bulunan üç cadının sahneye gelişleri ile başlar. macbeth ismini de ilk kez bu cadılardan birinin ağzından duyar ve gelmekte olduğunu onlardan öğreniriz. macbeth ve arkadaşı banquo –aynı zamanda kral’ın yakınıdır – iki iskoç komutanıdır. ikisi başarıyla sonuçlanmış bir askeri seferden dönerlerken oyunu açan cadılarla karşılaşırlar. cadıların elbet bu ikisine söyleyecekleri vardır. dediklerine göre, macbeth’in geleceğinde önce cawdor beyi, daha sonra da kral olmak, banquo’nunkinde ise krala soyluk etmek vardır. nitekim ilk kehanet gerçeğe varır ve iskoçya kralı duncan, macbeth’i cawdor beyi yaptığını açıklar. gerçekleşen kehanet, macbeth’e hemen krallık düşleri kurdurmaya başlamıştır. cadıların öngörüsünü öğrenen lady macbeth de bu düşleri gerçeğe vardırmak için kocası macbeth’in vicdanını köreltme oyunlarına girişir. kral duncan, ziyaret için macbeth’lerin şatosuna gelecektir ve bu ziyaret lady macbeth’e göre kralı devirmek için ayağa gelen bir fırsattan başka bir şey değildir. gerek kadınlığını gerekse dilinin gücünü kullanarak kocasını kralı öldürmeye ikna eder lady macbeth. duncan’ı öldürmek suçu ise kralın odasında uyuyan uşakların üzerine atılır. ve bu ‘katiller’ derhal macbeth tarafından ölümle cezalandırılırlar. duncan’ın oğulları malcolm ve donalbain, iskoçya’dan kaçarlar. artık kral macbeth olmuştur. oysa macbeth’in de dile getireceği gibi, önemli olan kral olmak değil, kral olup sağ kalmaktır. sağ kalabilmek için de önündeki engelleri temizlemek zorundadır. bunların başında cadıların krala soyluk etmek kehanetiyle mükafatlandırdıkları banquo ve oğlu fleance gelmektedir. banquo ve fleance’i öldürmek üzere görevlendirilen macbeth’in askerleri, banquo’yu öldürürler ancak fleance kaçmayı başarır. aynı gece macbeth’in verdiği şölene banquo’nun hayaleti de konuk olacaktır. bu kanlı hayalet, masada macbeth’in yerinde oturmaktadır. hayaleti gören macbeth, aklını yitirme noktasına gelip onu kovalamaya çalışırken, ortamı sakinleştirme görevi soğukkanlı karısı lady macbeth’e düşer. bu olayın ardından macbeth tekrar cadılara danışmaya gidecektir. bu kez cadıların bildirileri; macduff’tan kendisini sakınması fakat kadından doğma kimsenin kendisine zarar veremeyeceğini bilmesi, üstelik birnam ormanı ayaklanıp dulsinane tepesi’ne yürümedikçe hiçbir şeyden korkmaması gerektiği yönündedir. tüm bunlar, cadılara göre ölümlülerin başını yiyen tek şey olan kendine güveni getirmiştir macbeth’e. çünkü cadıların söylediklerini olanaksız bulmaktadır. fakat banquo’nun soyunun krallığa erişeceğini de tekrarlamıştır cadılar. buysa macbeth tarafından lanetlenmelerini sağlamıştır. macbeth’in cinayetinden ilk kuşkulanan kişi olan macduff, macbeth’i yok etmek için malcolm’la birlikte bir ordu kurmak üzere ingiltere’ye kaçar. fakat arkasında bıraktığı karısı ve küçük oğlunu macbeth’in kanlı kılıcının önüne atmış olur bu kaçışla. macduff’un ailesinin katli, macbeth’in katli için hazırlanan kuşatmayı hızlandırır. kendisine doğru gelecek olan kuşatmayı bekleyen macbeth, artık huzursuz bir uyurgezerden başka bir şey olmayan karısı lady macbeth’in kendisini öldürdüğü haberini alır. fakat bu haber onda ne büyük bir acı, ne de başka bir duygu uyandırır. macbeth için yaşamın hiçbir anlamı kalmamıştır çünkü. ona göre yaşamın; yürüyen bir gölgeden, zavallı bir kukladan farkı yoktur artık. bir kötü haber daha alır bu sırada. macduff’un ordusu, sayıca çokluklarını gizlemek maksadıyla birnam ormanı’nın dallarına bürümüşlerdir kendilerini. buysa macbeth’in habercisine yürüyen bir orman görüntüsü olarak yansımıştır. yürüyen orman kehanetinin de gerçeğe dönüşmesiyle artık macbeth’in tek bir umudu kalmıştır: bir kadından doğmayan hiç kimse onu öldüremeyecektir. macduff’un sezaryen ile dünyaya geldiğini bilmeyen macbeth, cadıların son kehanetinin de gerçeğe kavuştuğunu öğrendiği anda macduff tarafından öldürülür. artık iskoçya kralı malcolm olmuştur… macbeth tragedyası için, her şeyin bir cinayetle başladığını, bu başlangıcın bir cinayetler dizisini doğurduğunu ve oyunun yine bir cinayetle son bulduğunu söyleyebiliriz. fakat kott’un da üzerinde durduğu cinayet olgusunu, macbeth oyununda iki şekilde ele alabilmek mümkündür: meşru sayılabilecek cinayetler ve gayri meşru cinayetler. iktidar, savaş, askerlik gibi anahtar sözcüklerin salındığı oyunda, savaşta kaybedilen hayatlar bahsettiğimiz meşru sayılabilecek cinayetlere, savaş dışı, kişisel hırs ve çıkarlar sonucu işlenenlerse gayri meşru cinayetlere karşılık gelmektedir. bizi ilgilendiren de işte bu gayri meşru cinayetlerdir. çünkü bu oyunda oyun kişilerini karakter haline getiren ya da karakter olmaya yaklaştıran şey, kişisel çıkarları, hırsları ve bilinçaltı istekleri doğrultusunda hareket edip, daha sonra yaşadıkları vicdani hesaplaşma sonucunda yenilip yıkıma uğramalarıdır. macbeth, oyun boyunca ne zaman yalnız kalsa, korkunç hayal gücü hemen devreye giren bir unsur olarak oyundaki aksiyonu devam ettirir. hayali bir hançeri ellerinde tutması, banquo’nun hayaletiyle yüzleşmesi onun hayal gücünün korkunç görüntüleridir. mina urgan’a göre macbeth’i bizim gözümüzde sıradan bir katil olmaktan kurtaran şey, işte bu hayal gücüdür. ve hayal gücü dediğimiz şey aslında macbeth’in vicdanının sesidir. eşsiz bir canlılığı olan bu hayal gücü, macbeth’i çoğu zaman bir düş, daha doğrusu bir karabasan havasında yaşatır. * macbeth tragedyasında cinayet meşru ya da gayri meşru görünsün, bu temayı besleyen en önemli metaforlar kan ve gece olmuştur. üstelik bu iki sözcük, yalnızca metafor olarak değil, somut anlamlarıyla da yerini bulur oyunda. kan ve gece, oyunun neredeyse tamamına yayılmış olan çifte anlamlılık unsurunu da beslerler. shakespeare üzerine araştırma yapmış olan hemen her beyni ortak noktada buluşturan bir konu olmuştur, kan ve gecenin macbeth tragedyasında çok sıklıkla kullanılmış olması. hatta mina urgan merak edip saymış, aynı anlama gelenler bir yana, sadece ‘kan, kanlı, kanayan’ sözcüklerinin oyun içinde kırk sekiz defa kullanılmış olduğunu tespit etmiştir. benzer biçimde, jan kott da kan seli içinde bir dünyayı anımsatmayan bir macbeth sahnelemesinin yanlışlığından bahsetmiştir. oyunda sürekli tekrarlanan gece, uyku ve kabus betimlemeleri, incelemecileri macbeth tragedyasını psikolojik olarak ele almaya yöneltmiştir. birçok araştırmacının söylediği şey şudur ki; hiçbir shakespeare oyunu bu denli uykudan bahsetmemiştir. söz konusu uyku hali olduğundan doğal olarak psikanalistler de macbeth’in peşinden gitmişlerdir. norman.n holland’a göre freud için olduğu kadar, diğer psikanalistler için de macbeth’in neredeyse hamlet kadar ilgi çekici olduğu, artık bilinen bir gerçektir. bu oyuna ilişkin ilk psikanalitik yorum, 1912’de otto Rank  tarafından ortaya konmuş, macbeth’in duncan’ı öldürmesinin, baba benzeri bir otoriteye yönelik nefret ve hıncı temsil ettiği söylenmiştir. psikanalistlerce, macbeth’in hırsının vücut bulmuş hali olan lady macbeth’in de duncan’ı öldürmek istemesi fakat onu uyurken babasına benzettiğini söylemesi rank’in tespitini doğrular niteliktedir. ne de olsa lady macbeth, macbeth’in bilinçaltındaki haris isteklerin yansımasıdır un Üç Cadı, yağmur ve şimşekler arasında konuşmaktadır. Bu üç Macbeth hakkında konuşmuşlar ve Macbet ile buluşmaya karar vermişlerdir.  Cadılar,  Macbet’in yanına gitmeye karar verirken yaralı bir asker, İskoç Kralı Duncan’a,  yaklaşarak Macbeth (Glamis Baronu) ve Banquo’nun Norveç ve İrlanda güçlerini bozguna uğrattıklarını haber verir.   Zafer kazanmış olan Macbeth ve Banquo, gezinirken o üç Cadı onların yanına gelir. Cadıların üçü de ayrı yarı Macbeth’i selâmlar. Fakat bu üç Cadı’nın üçü de Macbet’i  ayrı yarı unvanlarla selamlamıştır. İlk Cadı Glamis Baronu Macbet; ikincisi, Cawdor Baronu Macbet; üçüncüsü ise Kral Macbet diye selamlamıştır. Cadılar,  Macbet’in yanındaki Banquo’ya  da bir kraliyet ailesi kuracağını müjdeler. Macbet ve Banquo cadıların neden böyle söylediklerini düşünüp dururlarken Cadılar ortadan kaybolmuştur.     O sırada Baron Ross, yanlarına gelmiş ve Kral tarafından gönderildiğini ve Macbeth’in Kral tarafından Cawdor Baronluğu rütbesine yükseltildiğini müjdeler. İlk Cadı’nın yaptığı kehanet çok geçmeden yerine gelmiştir. Bunun sonucunda Macbet kral olacağını da düşünmeye başlar. Diğer kehanetlerin de olacağına inanmaya başlayan Macbeth’te, kral olma düşlerine hemen kapılmaya başlar.   Macbeth, hemen oturup karısına bir mektup yazarak olanları anlatır ve Cadıların en sonunda Kral olacağını da söylediklerini yazar.  Mektubu okuyan karısı da hemen hırsa kapılmıştır. Macbet’in karısı da bunun üzerine kraliçe olarak anılmak düşlerini kurmaya başlamıştır. Zaten üzerinden çok geçmeden ona bir fırsat çıkmıştır. Kral Duncan,  bir haber salmış Macbeth’in Inverness’deki şatosunda bir müddet kalmak istediğini bildirmiştir. Macbeth’in karısı Lady Macbeth’in aklına derhal bir fikir gelmiştir.  Şatolarına gelen Kral Duncan’ı öldürüp kocasının tahta gidecek yolunu açmaya karar vermiştir.  Lady Macbt, kocası Macbeth’e bu düşüncesini açıklar. Macbet, kralı öldürmek fikrini pek benimsemez ve çok sevdiği kralını öldürmek fikrine karşı çıkar. Fakat karısı en sonunda Kralı öldürmek konusunda kocasını ikna eder.   Kral şatoya gelmiş ve karısı tarafından ikna edilen Macbeth, Kral Duncan’a büyük bir ziyafet vermiştir. Ziyafet sonrasında kral odasına çekilir. Macbet karısının hazırladığı plana göre hareket ederek gece geç saatlerde Kral Duncan’ı öldürür. Lady Macbeth de Kral’ın odasında kalan görevlilerin kılıçlarını kralın kanına bulayıp kralın uşaklarının üzerine bırakır. Herkes kralı öldürenlerin kralın adamları olduğunu düşünecektir.   Ertesi sabah, bir İskoç asilzade Lennox ile Fife Baronu Macduff şatoya gelmişler ve  Kral Duncan ile görüşmek istediklerini söylemişlerdir. Macbeth de Kral’ın bu misafirlerini alarak kralın odasına götürür ve Duncan’ın cesediyle karşılaşırlar. Bunun üzerine Macbeth,  Kralı öldürdükleri suçlaması ile kapıdaki uşakları öldürür. Fakat bu olaydan şüphe duyan Duncan’ın oğlu olan Prens Malcolm, İngiltere’ye; kardeşi Donalbain ise İrlanda’ya kaçmışlardır. Kral ölmüş ve varisleri de kaçmıştır. Bu nedenle herkes kralı öldürten kişilerin Duncan’ın veliahtları olduğunu düşünmeye başlamış, hiç kimse Macbet ve karısından kuşkulanmamıştır. Veliahtların da ani olarak kaçmaları nedeni ile kralın akrabası olan Macbet, kendisinin İskoç Kral’ı olduğunu ilan eder.  Böylece Cadıların kehanetleri harfiyen çıkmış olur.     Fakat bu defa Macbet’in kafasını cadıları diğer kehaneti kemirmeye başlamıştır. Yakın dostu Banquo’nun kralların atası olacağı fikrinden hoşnut olmayan Macbeth,  Banquo’yu da öldürmeye karar verir.  Bir elçi ve bir casus göndererek onu kraliyet yemeğine çağırır. Banquo, davete katılmayı kabul etmiş casusu da Banquo’nun oğlu Fleance‘yi de yanına alıp gelecekleri saati ve yerleri öğrenip Macbet’e haber verir.  Bunun üzerine Macbet, arkadaşı Banquo ile oğlu Fleance’ı öldürmesi için adamlarını gönderir. Macbet’in adamları Banquo’yu öldürmeyi başarmış ama oğlunu ellerinden kaçırmışlardır. O akşamki yemekte çok garip bir olay olmuş, Banquo’nun hayaleti ortaya çıkarak Macbet’in tahtına oturmuştur.     Bu olaydan çok korkan Macbeth, Cadıların yanına gider.  Cadılar, Macbeth’e Macduff’a dikkat etmesini, Macbeth’e  bir kadın tarafından doğurulan hiç kimsenin zarar veremeyeceğini  de müjdelerler. Büyük Birnam Ormanı’nın Dunsinane Tepesi’ne gelmediği sürece Macbeth’in kaybolmayacağını da söylerler.  Bunun üzerine Macbet, Macduff’ın şatosundaki herkesi – Macduff’ın karısı ve çocukları da dahil – katleder. Fakat Macduf şato da olmadığı için kurtulmuştur.   Macbet, kendine tehdit olabilecek olasılıkları ortadan kaldırdığı halde Lady Macbeth vicdan azabı duymaya başlamış ellerinden kan izlerini çıkmaya başlamıştır. Üstelik Büyük Birnam Ormanı’nın Dunsinane Tepesi’ne gelme ihtimali de yoktur.   Fakat İngiltere‘ye sığınmış olan Kral Duncan’ın oğlu  Malcolm ve Duncan’ın dostu  Macduff, Macbet ve lady Macbet’i ortadan kaldırmak için ordu hazırlamaya başlamışlardır.  Malcolm, Macduff ve İngiliz Siward birlikte bir ordu kurarak Dunsinane Şatosu’nu kuşatırlar. Birleşik ordu Birnam Ormanı’na gelerek konaklar. Komutanlar askerlere ağaçları kesip,  dalları kamuflaj olarak kullanıp şatoya saldırmalarını emreder. Askerler dalları keserek kamuflaj yapar. Ordu bu şekilde Şatoya doğru ilerler. Bu sırada çıldıran Lady Macbet ölmüş, Macbet’de karısının başında beklemektedir.  Bu sırada bir asker Macbet’e gelerek Birnam Ormanı’nın Dunsinane Tepesi’ne doğru geldiğini haber verir. Macbet, cadıların kehanetinin geldiğini anlar.   Malcom‘ın ordusu şatoya girmiş, Macbet,  İngiliz komutanı Siward’ın oğlunu öldürmüştür. Macbeth, Macduff’la da karşı karşıya kalır. Ancak Macbeth, bir kadın tarafından doğurulmuş i biri tarafından öldürülemeyeceğini bildiği için bunu Macduff’a söyler. Bunun üzerine Macduff, “annemin rahminden / Vakitsiz koparıldım” diyerek, Macbeth’e saldırır.  Macduff, Macbeth’in,  kafasını kesip eline alır.   En sonunda Kral Duncan’ın oğlu Malcolm, İskoç Kralı olarak tahta çıkar.
Macbeth
MacbethWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202122.6k okunma
·
193 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.