Gönderi

228 syf.
10/10 puan verdi
İnsan İnsan
Son dönem Türk Edebiyatının en başarılı romanı olduğunu çok rahat söyleyebilirim İstanbul İstanbul için. Kitapta edebiyata ve yaşamaya dair her şey var. Bu kadar çok şeyi sadece iki yüz küsurlu sayfada bu kadar etkili bir biçimde biz okuyuculara sunmayı başardığı için Burhan Sönmez’in önünde eğilip, elini öpüp başıma koymak istiyorum. İNSAN VE KENT. Kitap bize insan ve kent ilişkisini o kadar akıcı ve sarsıcı bir şekilde sunuyor ki yazara hayran kalmamak elde değil. İstanbul’un iki yüzü; altı ve üstü, sokakları ve dehlizleri, binaları ve kapkaranlık hücreleri, güzelliği ve acımasızlığı, görünürlüğü ve gizini okuyoruz. Türkiye’deki seksen iki olaylarının bir kenti nasıl vahşi bir canavara dönüştürdüğünü ve bu kentle beraber insanların şeytanlaştığını okuyoruz. Bu kentin Osmanlıdan kalma hücrelerinden birinde dört adam. Her birinin ayrı hikayesi. İNSAN VE İNSAN: Bu dört adamın hikayelerini okuyoruz kitapta. Sırayla anlatıyorlar. Kitap da bu şekilde on bölümden oluşuyor. Yani on gün. Kitap kahramanları Kamo lakaplı Berber Kamil, Küheylan Dayı, Öğrenci Demirtay ve Doktor. Her birinin ağzından diğerinin hikayesini okuyoruz. Bir tarafta işkence ve acı, diğer tarafta yaşam ve hayal. Bire iki metre çapında bir hücrede dört insan ne yaparlar, diye kendimize sorduğumuzda çok farklı cevaplar ve hikayeler çıkabilir ortaya. Ama sanırım bunu Burhan Sönmez kadar kimse güzel anlatamazdı. İnsanın insanla olan samimi ilişkisi nasıl da acının üstesinden gelebildiğini görüyoruz. Bu dört adam birbirlerine asıl sırlarını söylemeden yer yer hikayeler, ki bu hikayeler ünlü romanlara, ünlü halk hikayelerine göndermelerle doludur, yer yer de bilmeceler sorarak zamanın ayrı bir boyutunu keşfediyorlar. Burhan Sönmez’in metinler arası göndermelerine bayıldım. O kadar gerçekçi, o kadar hissedilir anlatılmış ki bu dört adamın hissettiklerini hissediyor okuyucuda. Ben bu duyguları o kadar yoğun yaşadım ki, bunu anlatmakta bile güçlük çekiyorum. İşkence edende işkenceye maruz kalanda insandır kitapta. Etleri parçalanan, oluk oluk kanları akan, karanlıklarda aç kalan insandır ve bunu bu insanlara yapanda insandır. Ama sanırım kitabın beni en etkileyen yerlerinden biri de bu durum içim Berber Kamo’nun isyan ederek söyledikleri oldu. “Dünyada insanların ulaşmadığı bir yer kaldı mı, Küheylan Dayı? Lüks ciplere, polis otolarına, işçi servislerine binerler. Bankaları, okulları, ibadethaneleri doldururlar. Kentleri ve köyleri, dağları ve ormanları istila ederler. Senin çok sevdiğin İstanbul da onlarındır. Yalan söyler, ırza geçerler. Her yere ulaşmaları yetmez, bizim içimize de girerler. Bedenimizi elde ederler. İnsanlardan kaçsak bile kendimizden nasıl kaçabiliriz? Bizi bizden nasıl kurtarabiliriz? Devrimciler veya politikacılar, öğretmenler veya vaizler bu soruyu düşünmek yerine, uzun uzun konuşur, herkesle birlikte kendilerini de aldatırlar. İşkencecilere bu yüzden saygı duyarım. Yalana gerek görmez onlar. Gerçeği gizlemezler. Kötülüğü çekinmeden sahiplenirler. Tanıdığım en saygın insanlar sizsiniz, dedim onlara. O sırada etimi doğruyorlardı mezbahadaki bir hayvanı canlı canlı parçalar gibi. Size gerçekten saygı duyuyorum, dedim, sizin içinizle dışınız bir. Olduğunuz gibisiniz, dedim. Sözlerime hiddetlendiler, kontrollerini yitirdiler. Duvarları dövüp, camları kırdılar. Acıyla bağırdılar. Kapıyı sertçe çarptılar. Beni gözlerim bağlı, duvara zincirli halde bırakıp odadan çıktılar. Gündüz müydü, gece miydi? Dışarıda yaşam hızlı mı, yavaş mı akıyordu? Belki yan odalardan birine girdiler, belki telefona sarılıp eşlerini aradılar ve onları özlediklerini söylediler…” İNSAN VE İDEOLOJİ: İnsan bazen bir ideoloji uğruna bütün yaşamını heba edebilir. Ya da insanın yaşamı bazen savunduğu bir ideoloji uğruna cehenneme dönebilir. Hücredeki bu dört adam aynı ideolojiye sahiptirler. Ama insan kendisi gibi düşünmeyeni asla kabul etmediğinden karşı tarafla çatışır ve öldürür. Güçlü güçsüzü ezer. Güçlü güçsüzün kökünü kazımak için, ele geçirdiği karşı taraftan kişilere işkence uygular ve bilgi ister. Burhan Sönmez Türkiye’nin yaralarından birisini kitabında ustaca sunmuş ve biz okurlara neyin yanlış, neyin doğru olduğunun farkındalığını kazandırıyor. TANRI, ŞEYTAN ve İNSAN: Yüz yıllardır süre gelen bu anlaşılmaz üçgeni de sorguluyor kitapta Burhan Sönmez. İyilik ve kötülük kavramları ışığında Tanrı Ve Şeytan’ın çatışmasını da sorgulatıyor. Tanrının neden bunca kötülüğe müsaade ettiğini yüzyıllardır sorulduğu gibi o da soruyor. Peki insan bunun neresinde? Sönmez’e göre tanrı iyiliği var etmedi, tanrı kötülüğü var etti, insan bu kötülük içinde iyiliği buldu. Belki de bundan dolayı yeryüzünde kötülük çok ve iyilik azdır. Bu konuları bile yazar o kadar ustaca bizlere sunuyor ki, merakla okuyor, acıyla etleri parçalanmış bu adamlara kulak kabartıyor ve onlara hak vermeden edemiyoruz. ZAMAN: Zaman nedir? Güneşin batıp doğması mı, saatin tik takları mı? Hangisidir zaman? Peki ne saattiniz ne de güneşiniz varsa nasıl bir zamandan söz edilebilir? İnsan tarafından belirlenmiş zaman kavramlarını yitirdiğiniz de zamanı da mı yitiriyorsunuz? Ben kendime bu soruları sordum okuma sürecinde. Kapkaranlık bir hücrede kalınca sanırım zamanda önemsizleşiyor. Ancak bu dört adam zamanın üstesinden gelmenin yolunu buluyorlar. Nasıl mı? Onun olmadığını kabul edip bir birlerine hikayeler anlatarak, olmayan bardaklardan olmayan çayları içerek, olmayan sigaraları tüttürüp olmayan rakıları içerek, hayaller ve sözle hücrelerinin duvarlarını süsleyerek ve muhabbetle ısınarak zamanın üstesinden geliyorlar. Ah Burhan Sönmez cidden kaburgamı acıttın. Bunu inanın abartmadan söylüyorum, içimde anlamadığım bir acı kaldı. Kitap bitti ama aslında bitmedi, içimde akıyor, akıyor, organlarımda şekillenerek sürüp gidiyor. İnsanı, kentleri, özellikle İstanbul’u, zamanı, Tanrı ve Şeytanı, iyilik ve kötülüğü düşünüyorum. Bu okuduğum ilk kitabındı. Bunu sindirdikten sonra diğerlerine hemen soyunacağım. İyi ki yazmışsın Burhan Sönmez.
İstanbul İstanbul
İstanbul İstanbulBurhan Sönmez · İletişim Yayınları · 2019958 okunma
··
1,923 views
Seda okurunun profil resmi
Hoca'm harika bir eseri, harika bir şekilde aktarmışsın bizlere, eline, yüreğine sağlık. Burhan Sönmez benim de çok geç keşfettiğim ama sonrasında baştacı ettiğim bir isim. O karakterlerin ilmek ilmek, tek tek işlenişi, psikolojik analizleri, iç ve dış sesleri gerçekten muhteşemdi. Okurken sizinle aynı duyguları hissetmiştim ben de, sanki zindanlarda çürümeye bırakılmış gibiydim, Küheylan dayıya sarılıp, Kamo'nun dizlerine başımı koymak, karşı hücreye el sallamak, oradakileri telkin etmek gibi mülteci isteklerim olmuştu. Umarım herkes görür bu güzel ve anlamlı incelemenizi de, okuru artar kitabın... Tekrar emeğinize sağlık.
GökHan okurunun profil resmi
Seda hocam çok teşekkür ederim. Kesinlikle okunması gereken bir eser. Umarım insanlar popüler edebiyatı bir yana bırakıp gerçek edebiyata yönelirler. 😊
Şeri şeri lady okurunun profil resmi
GökHan
GökHan
nefis anlatmışsınız Gökhan Öğretmenim , özellikle Taş ve Gölge ile KuZey ‘e de bakınız lütfen...Burhan Sönmez ülkemizde haksızlığa uğramış en naif, en hatırnaz ,en özel yazarlardan birisi😔😔😔. Kaleminize ve kaleminize sağlık, diğer kitaplara yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum ,yaşasın edebiyat...
GökHan okurunun profil resmi
Şerife hocam çok çok teşekkür ederim. Bu saatten sonra Burhan Sönmez'e bakmamazlık asla olmaz. 😊
Sevgican okurunun profil resmi
İncelemenizi tamamlayan alıntı sanki kitabın kalbindemiş gibi geldi. Ve kitapla ilgili hislerinizi öyle etkili anlatmışsınız ki alıntılarınıza göz atma ihtiyacı hissettim. Güzel bir inceleme okudum. Teşekkür ederim ve tebrik ederim. İyi okumalar dilerim.
GökHan okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim, beğenmenize çok sevindim 😊
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.