Gönderi

Ebû Muhammed Abdullah hazretleri vefatından kısa bir zaman önce şöyle dua etmiştir: “Yâ Rabbî! Nefsimi bana musallat kılma. Ona karşı beni yardımsız, yalnız bırakma. Nefsim bana acımıyor. Bana sen merhamet eyle. Ondan beni muhâfaza eyle. Yazık bana! Ölümden nasıl kaçarım. Kaçsam bile o mutlakâ bana yetişecektir. Ben ölümü nasıl unutabilirim. Ben unutsam bile, ölüm beni unutmaz. O beni tâkib ediyor... Günahım o kadar çok ki, kalbimi yaraladı. Günahımın çokluğundan, ağlamaktan, artık gözlerimden yaş da akmıyor. Gözlerime uyku girmiyor. Eğer, Rabbim bana merhamet etmezse, hâlim nasıl olur, benim... Vah bana! Hatâlarım aklıma geldikçe, ben nasıl tembel otururum, Rabbime tövbe edip, rızâsını kazanmaya çalışmam. Kıyâmet günü Rabbim beni temize çıkarmaz, yüzüme bakmazsa, benimle konuşmazsa, vay benim hâlime. Bütün bu durumlardan, günâh ve hatâlarımdan Allahü teâlâya sığınırım. Amel defterimin sol tarafımdan verilmesinden veya onu arkamda görmekten, Rabbim muhâfaza eylesin. Yüzüm simsiyah olursa, yazık bana. Rabbimin huzûruna ben nasıl çıkarım. Gözüm, ayağım, elim ve her şeyim benim hakkımda şâhittirler. Günahlarımı hatırlamam, bana her şeyi unutturuyor. Ey nefsim! İsteklerini hiç unutmuyorsun, fakat kulluk vazîfelerini yapmaya hiç istekli değilsin.  “GAFLETTEN UYAN EY NEFSİM!..” Ey nefsim, hesâba çekileceğin kıyâmet gününde hâlinin ne olacağından hiç korkmuyorsun. Geçici olanı, ebedî ve sonsuz nimetlere tercih ediyorsun! Ey nefsim! Hâlâ içerisinde bulunduğun gafletten uyanmayacak mısın? Hasta ve zayıf düşersen, derhal yaptıklarından pişmanlık duyarsın... Sıhhatin yerinde olursa, günâh işlersin. Sana böyle ne oluyor. Muhtaç ve düşkün olursan, üzülür, mahzûn olursun. Zengin ve kimseye muhtâc olmazsan, âhiretini ve kendini unutursun. Ey nefsim, hiç amelin olmadan, çalışmadan âhirette rahata kavuşmak istersin. Uzun uzun arzu ve isteklerin peşine düşüp, tövbeyi devamlı sonraya atıp, geciktiriyorsun.”
·
68 views
ॐজুলেহাs okurunun profil resmi
Kulluk beş kısımdır: Birincisi ten kulluğudur. Bu, Allahü teâlânın emirlerine uyup, yasak ettiği şeylerden sakınmaktır. İkincisi; nefs kulluğudur. Bu kulluk, nefsi terbiye etmek, ıslâh etmek, mücâhede ve nefsin istemediği şeyleri yapmak, riyâzet çekip nefsin istediği şeyleri yapmamaktır. Üçüncüsü; gönül kulluğudur. Bu ise, dünyâdan ve dünyâda bulunan şeylerden yüz çevirip, âhirete yönelmektir. Âhirete yarar iş yapmaktır. Dördüncüsü; sır kulluğudur. Bu, her şeyi bırakıp, tamâmen Allahü teâlâya dönüp, O’nun rızâsını kazanmaktır. Beşincisi; can kulluğu. Bu kulluk, müşâhedeye ermek için kendini Allah yoluna vermekle olur. Ben şimdi canımı Allah yoluna veriyorum...”
ॐজুলেহাs okurunun profil resmi
Kur’ân-ı kerîmde meâlen; “Ey îmân edenler! İçki, kumar, putlar ve fal okları, şeytanın işlerinden bir pisliktir. Bunlardan kaçının ki, felâh bulasınız!” (Mâide sûresi: 90) âyet-i kerîmesinin mânâsı Tevrât’ta şu şekilde vardı. “Bâtılı gidersin, oyunu boşa çıkarsın, çalgılı oyun âletlerini yok etsin! diye, biz hakkı indirdik. Şarap içene yazıklar olsun! Allahü teâlâ bu mânâda, izzetine ve celâline yemin ederek; “Bir kimse, haram olduğunu bilerek içerse, kıyâmet günü onu suya hasret bırakırım. Şarabın haram olduğunu bilerek bırakana, Cennet ırmaklarından içiririm... “HEPİMİZ ALLAH’TAN UTANIRIZ” Bir gün Peygamber efendimiz Eshâbına buyurdu ki: “Eshâbım! Allahü teâlâdan tam bir şekilde hayâ ediniz.” Eshâb-ı kirâm dediler ki: “Yâ Resûlallah! Bizim hepimiz Allahü teâlâdan utanırız.” Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Hayâ bu değildir. O kimse ki Allahü teâlâdan tam bir şekilde hayâ eder. Gözünü, kulaklarını ve diğer uzuvlarını haramlardan, bâtınını ve fercini (edeb yerini) haram ve zinâdan korur, ölümü hatırlar, âhireti diler, dünyânın süs ve zînetlerini terk eder ise, hakîkatte bu kimse Allahü teâlâdan hayâ etmiştir.” Hayâ güzel bir huydur ki dînimizce iyi olduğu bildirilmektedir. Haktan ve insanlardan hayâ etmelidir. Hayâ edilmeyen işte hayır yoktur...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.