Beytlehem’den, Babil’den, Memfis’ten ve insanlıktan daha eski
olduğunu insanların çok iyi bilmelerine rağmen Noel dedikleri,
Noel arifesinden yeni yılın ilk gününe kadar süren festival mevsimiydi.
Festival mevsimiydi ve ben en sonunda halkımın yaşamış olduğu;
festivallerin yasak olduğu o eski günlerde festivaller düzenlediği;
en eski sırların anısı belleklerinden çıkmasın diye torunlarına
her yüz yılda bir festival düzenlemelerini buyurduğu yere,
deniz kıyısındaki o eski kasabaya gelmiştim.
Halkım eski bir halktı; üç yüz yıl önce bu topraklara yerleşildiği zaman
bile eski bir halktı. Ve acayip bir halktı, Çünkü güneyin sersemletici
orkide bahçelerinden gizlilik içinde gelmiş koyu tenli bir halktı;
mavi gözlü balıkçıların dilini öğrenmeden önce başka bir dil konuşuyordu.
Şimdi dört bir yana dağılmış durumdalar ve ancak bugün yaşayan
hiçbir kulun anlayamayacağı gizemli ayinlerde bir araya geliyorlar.
O gece, efsanenin emrettiği gibi eski balıkçı kasabasına geri dönen
sadece bendim, çünkü sadece yoksullar ve yalnızlar unutmazlar.