Gönderi

Allah Kur'ânında: «Ben emaneti dağlara ve taşlara teklif ettim ebâ ettiler (kaçındılar); insan ki, zalûm ve cehûldür, üzerine aldı, kabul etti!» Buyuruyor. Mayasında, zalûm ve cehûl olmak, zalimlik ve cahillikten pay bulundurmak, böylece hakkı ziddiyle tecelli ve zıt yoldan tahakkuk ettirmek gibi şanlı bir nasibin kahramanı insan, yenmeye memur bulunduğu bu cephesinin ilk tezahürünü, kemmiyette basit, fakat keyfiyette büyük çapta, Âdem Peygamberin iki oğlu arasındaki çatışmada bulur. Bu çatışmada, ileriye doğru bütün yeryüzünü saracak olan ihtilâl sarmaşığının, menfi cepheden ilk tohumu vardır. Âdem babamızla Havva annemizden gelen insanlık, üremesini, ilk defa, kardeşler arasındaki birleşmelerden sağlıyor. Allah huzurunda akid ve Allanın izniyle sağlanan bu birleşme, ancak ayrı batından gelen kardeşler arasında mümkün... Zira Hazreti Havva bir batında her defa, biri erkek ve öbürü kız, iki çocuk doğurmakta ve îlâhî yasak icabı, aynı batından iki kardeş birbirini alamamaktadır. Kaabil ise aynı batından, yani ikiz doğduğu kız kardeşine âşık... Emelini babasına anlatıyor ve olamayacağı cevabını alı- yor. İklimâ isimli aynı kıza, bir batından olmadığı için evlenebileceği Hâbil de istekli... Kaabil emelinde diretiyor, Hâbil ise, boynu bükük, bekliyor. Âdem Peygamberin Hâbil ve Kaabil'e teklifi: — Birer kurban kesiniz! Hanginizin kurbanı kabul edilir ve makbul sayıldığının işareti gelirse, öbürü ona rıza göstersin! Kurbanın kabul edildiğine işaret, Hazreti Âdem'e mahsus bir tecelli ile, toprak üstündeki hayvanın üzerine birdenbire gökten düşen ve kurbanı bir anda eritip siliveren beyaz bir ateş... Kurbanlar kesildi ve ateş Kabil'in kurbanı üzerine düştü. Kabil'in kurbanı kabul edilmiş ve Kaabil'e emelinden vaz geçip kardeşine rıza göstermesi düşmüştü. Fakat Kaabil bu İlâhi ihtarı dinlemedi. Nefsinin pençesinde, onun üflediği kıskançlık ve rakabet soluğu yüzünden kendisini kaybetti ve çileden çıktı. Kıskançlık, üstün çıkma ihtirası ve her ölçüyü unutturan öfke... Nefste, şeytanın karargâh kurduğu ve insanoğlunu kıskıvrak bağladığı taarruz kalelerinden başlıcaları... Kaabil, dünyada ilk defa olarak, küçük bir aile içinde bu ailenin nizamına karşı çıkan ilk insan oldu; ve o âna değin, ölümü bilse de henüz görmemiş olan insanoğluna, insanoğlu tarafından tadtırılan ilk ölüm hadisesini getirdi. Kardeşini öldürmek üzere elini kaldırdı. Hâbil şu karşılığı verdi: — Ben sana, beni öldürmek için uzattığın ele karşı aynı hareketle mukabele etmem! Ben bu cinayeti işleyemem! Âlemlerin rabbi Allahtan korkarım! Allahım, öldüren kulu olmaktansa öldürülen kulu olmayı tercih ederim! Seni de "böyle düşünmeye ve Allahtan korkmaya davet ederim! Mâide Sûresinin 30 uncu âyetinden meal: «Artık kardeşini öldürmeyi nefsi ona kolaylaştırdı. Kardeşini öldürdü ve ziyana uğrayanlardan oldu.» Mâide Sûresinin 27, 28, 29, 30 ve 31 inci âyetlerinden öğrendiğimiz Hâbil - Kaabil vakasının sonu şöyle: Kaabil, sırtında Kabil'in naaşı, aile topluluğundan uzakta, günlerce, şaşkın ve tam bir vicdan ihtilâli içinde dolaşıp duruyor. Ne yapacağını, insanlık tarihine ilk kan dökme sermayesi olarak verdiği bu ilk ölüyü, ilk cinayet ölüsünü nereye koyacağını, nerede bırakacağını bilemiyor. Birden gözünün önünde İlâhi hikmetin çizdiği bir levha: Bir karga, toprağı eşmekte, orada bir çukurcuk açmakta... Yanı başında, öldürdüğü başka bir karga.. Karga, öldürdüğü kargayı o çukura gömüyor ve üzerini toprakla örtüyor. işte, insan ölülerinin ne yapılacağına ait, Kaabil vasıtasıyla öğrenilen Allah emri! Kaabil başını dövüyor: — Bir karga kadar da olamadım! Ve Hâbil'i gömüyor. Mâide Sûresinin 31 inci âyet meali: «Sonra Allah ona, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için, yeri eşen bir karga gönderdi. (Yazıklar olsun bana, şu karga kadar da mı olamadım, kardeşimin ölüsünü örtmekten de mi âciz kaldım?) dedi ve nedamet getirenlerden oldu.» Fakat nedameti semere vermiyor. Babası tarafından evlatlıktan atılıyor. Yemen taraflarına göçüyor, orada Hâbil'in kurbanı üzerine düşen ateşin şeytanca yorumuyla bir ateş ocağı düzenleyip ateşe tapmaya başlıyor. Böylelikle, ilk puta tapma hadisesi de, ilk düzen bozma ve menfi ihtilâle çekirdek teşkil etme vâkasiyle birlikte Kaabil tarafından başlatılmış oluyor. Sülâlesi Nuh Peygamber zamanına kadar ulaşıp Tufanda kökünden kazınacak, fakat insanoğlunun nefs belâsı mikrobu olarak sıçraya sıçraya gidecek olan Kaabil... İşte, insanoğlunun menfi kutbundan böyle bir remz...
Sayfa 4 - Resuller ve Nebiler Boyunca, Hâbil-Kaabil
·
167 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.