Gönderi
MS 70 yılı. Ortadoğu'nun ve belki de dünyanın bugün olduğu gibi yüzlerce, binlerce yıl öncesinde de en problemli, en sorunlu, uğruna en çok kan akıtılan şehri Kudüs. Akbabalardan güneşin görünmediği, gökyüzünün perdelendiği, mancınıklardan taş yerine insan kafalarının atıldığı, ceset kokularının insanı bunalttığı bir ortam. Hikâyemiz tam da böyle dehşet verici bir atmosferde başlıyor. Ardından kendimizi 1944 yılı kışında Almanya'daki toplama kamplarindan birinde buluyoruz. Yaşlı bir haham, on üç yaşında bir çocuk, bir eşcinsel ve bir komünist tutsağı acımasızca ölümüne çalıştıran iki gardiyanla birlikte.
Ve günümüz... Antik Mısır harabelerinde araştırma yapan Yusuf Halife ve arkadaşları, bir cinayet vakasıyla karşılaşır. Ancak bu alelade bir olay gibi gözükmemektedir. Bu arada İsrail ve Filistin arasındaki savaş sürmekte ve her gün canlı bombalar patlamakta, her iki ulustan da çocuk, yaşlı, kadın ayırt etmeksizin insanlar ölmektedir.
Filistinli doktor bir baba ile İngiliz bir anneye sahip gazeteci Leyla el Medeni ve henüz on beş yaşındayken, babasının kendi insanları tarafından hunharca katledilişi.
Hayatının en mutlu, en güzel günü olması gereken bir günde, dünyaevine girmesine dakikalar kala bir intihar bombacısının çektiği pim ile sevdiği insanların, sevdiği kadının paramparça oluşunu seyretmek zorunda kalan İsrailli polis Arye Ben-Roi.
On beş yıl önce işlenmiş bir cinayet, yakılmış bir ev ve yok edilmiş dosyalar. Tüm bu olayların etrafında birleşen Halife, Ben-Roi ve Leyla el Medeni gibi birbirleriyle normal şartlarda asla bir araya gelemeyecek üç karakter. Ve soluk soluğa bir macera. 2012 yılında henüz 46 yaşındayken aramızdan ayrılan Paul Sussman'ın bu yapıtına, sıkılmadan okunabilecek polisiye lezzetinde gerilim dolu bir eser olarak kitaplığınızda hiç düşünmeden yer açabilirsiniz.
·
202 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.