Gönderi
İçimizdeki Şeytan 1940'lı yıllarda yazılmış ve ve döneminde çok ses getirmiş bir roman. Günümüzde ise hâlâ çok satanlar arasında yer alıyor. Ömer, Macide, Bedri, Nihat ve diğer karakterler.. Her biri kendi içinde o kadar özgün ve etkileyici ki! Özellikle de Macide ve Ömer'in aşkı. Müzik eğitimi alması için Balıkesir'den İstanbul'a uzak akrabası olan Emine Hanım'ın yanına giden Macide'nin hayatı, Ömer'in de dahil olmasıyla tepetaklak oluyor. Aslında roman boyunca Ömer'in ve onun çevresindeki insanların hayat hikayelerine şahit oluyoruz. Her ne kadar aralarında sıkı bir dostluk söz konusu olsa da birbirlerine tam olarak tutunamayan, her an arkalarından iş çevirecekmiş gibi davranan, bağımsız ve umarsız bir dostluğa tanıklık ediyoruz. Macide, bir noktada Ömer'in hayatını düzene koyuyor, onun sorumluluk almasını sağlayıp, hayatına ışık oluyor. Fakat işler planladığı gibi gitmiyor. Ne yazık ki gerçekler hayaller kadar toz pembe olamıyor. Aşk sandığı o duygu da çıkmaza giren ilişkilerini ve gün geçtikçe artan sorunları çözmeye yetmiyor. Hepimizin içinde şüphesiz bir şeytan var. O şeytan kimi zaman sevince, bazen sevilince, bazen de kendisine kötülük edilince ortaya çıkıyor. İlgisizlik, belirsizlik ve umarsızlık insanın en kötü yanlarını besliyor. Daha hırçın, daha asabi ve hayata karşı daha acımasız bir hale getiriyor. Asıl önemli olan da her ne olursa olsun o içimizdeki şeytandan uzaklaşabilmek ve ona yenilmemek. Belki de onunla inatlaşmadan uzlaşmaya çalışabilmektir kim bilir :)
Sabahattin Ali'nin günümüz ilişkilerine ışık tutan, insan psikolojisi, aşk üzerinde duran, kuvvetli karakter analizleri yaptığı ve müthiş bir kurgusuyla yazmış olduğu bu eser bence oldukça başarılıydı. Ben keyifle okudum. Umarım siz de okursunuz. Kitaplarla ve sevgiyle kalın.
·
184 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.