Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Tunus Hükümdarı Emîr Muhammed'in Urbana (Bir grup bedevî isyancı) Tuzağı
Sarayına döner dönmez Kurtubalı Omrun denilen bir mimarı çağırıp sarayının sahasında eni boyu kırkar arşın üç kapılı taş bir kubbe yaptırmak istediğini söyledi ki bu kapıların biri; üzerinde adları yazılı olan Araplara, biri de hizmetçilere mahsus olacak ve biri de kendisine mahsus olmak üzere gizli bir kapı bulunacak idi. Kubbenin tebeşir ile plânı yapıldı ve pek az zamanda taşlar yontturuldu ve işe başlattırıldı. Padişah (Mehmet), mimarı âdet hilâfı kucakladı ve ona şunları söyledi: "Ben eski halifelerin tarihlerinde okudum... Onlardan biri temeli tuzdan olan bir kubbenin temeline su bırakarak kubbeyi çöktürmüş ve bu suretle öldürmek istediği kimseleri öldürmüş imiş... Sen de böyle bir kubbe yapabilir misin?.." (Mimar Omrun) bunun âlâsını yapabileceğini söyledi ve yapmakta olduğu kubbenin temelini açarak geceleyin çepçevre tuz doldurdu... Kubbenin yapılması bitince içerisi badana edildi ve duvarlarına bu bedevilerin resimleri yaptırıldı. Bu bedeviler hemen konuşacak kadar canlı olan bu kendi resimlerine bakıyor ve ressamın maharetine hayran oluyor idiler. Sarayda bulunan eski bir hamamın sularının mecrası bu kubbenin temeline hâkim idi. Kubbe yapılmakta olduğu günlerde bu hamamın hazinesi su ile doldurulmuş idi. Kubbenin tezyinatı da bildikten sonra padişah geceyi kendileriyle orada geçireceğini ve hiç bir kimsenin bir yere gitmemesini tembih eyledi. Bunlar akşam üzeri orada içmeğe başlayıp geceyi bin türlü sürür içinde karşıladılar. Urbanın kalplerine ufak bir şüphe arız olmuyor idi Bu sırada padişahın emriyle kubbenin temellerinde tuz bulununcaya (tuza ulaşılıncaya) kadar kazıldı ve hamamın mecrasından bir yol açılıp üzeri örtüler ile örtüldü. (Ebu-Rakika) denilen (İşbiliyye) li bir müneccimden salıverilmiş olan sıcak su ile bu tuzun dokuz saatte eriyeceğini öğrenmiş olan padişah saat üçte bunların hepsiyle burada birleşmiş ve su da akşamdan temele salıverilmiş idi. Sekizinci saat geldiği vakit kendisi ölümden kurtarmak istediği kimseler ile kalkıp oradan çıktıktan sonra sıcak suya daha ziyade cereyan verilerek kubbe birden bire yıkılıp içindekilerin hepsi yıkılan kubbe altında kalmış ve ölmüş idiler. Padişah; bu felâketten dolayı sırtında adi bir hırka olduğu halde kulenin altında kalanların evlatlarına ağlayarak göründü: "Bu felâket beni müteessir ettiyse de kazaya rızadan başka çare yoktur" diye bunlara da ayrı bir hile yaptı ve sırrı meydana çıkarmasın diye mimarın boynunu vurdurdu. Kubbe altında kalan urbanın cesetleri çıkarılıp defnedildi. Bu urbanın gelen çocukları padişaha sadakat yemini verdiler ve kendisine yeniden biat eylediler. Bu günden itibaren padişah (Mehmet) tahtında sarsılmaksızın oturmağa başladı. Evvelce urbana vermiş olduğu beş şehri (onlardan) geri aldı.
Sayfa 103 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
·
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.