Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

MİLLİ VE İLKELİ SİYASET VE DEVLET ADAMLIĞI… Devlet Bahçeli’nin dünkü konuşması adeta ‘siyaset ve devlet adamlığı manifestosu mahiyetindeydi… İşaret ettiği iki önemli husustan biri ‘tam bağımsızlıkçı milli siyaset’, diğeri de ‘siyasi ahlak ve devlet adamlığı’ydı… Tarihten örnekler vererek bu iki hususun ne kadar hayati önem taşıdığına dikkat çekti… Devlet Bahçeli’yi dinlerken derinlere daldık; dünü, bugünü ve geleceği düşündük… Tarih 18 Nisan 2006… ABD Büyükelçisi Ross Wilson diğer siyasi liderlerden önce Bahçeli’den görüşme talep etmiştir… Bahçeli ‘’önce diğer parti liderleriyle görüşün, sonra bize gelin’’ der… Çünkü MHP o tarihte TBMM’de temsil edilmemektedir… Wilson diğe bütün parti liderleriyle görüştüktten sonra 18 Nisan’da Bahçeli’yi ziyaret eder… Bahçeli, Wilson’a peşinen bütün konuşmanın ses kaydına alınacağını beyan eder, Wilson şaşkınlık içinde kabul etmek zorunda kalır… MHP lideri bu görüşmede başta Kıbrıs, PKK, çuval meselesi, Irak’ın işgali gibi önemli konularda kem-küm etmeden ABD’yi doğrudan suçlayan görüşler ortaya koyar… Ve görüşmenin ses kaydını da o gün yerden yere vurduğu AKP hükümetinin Dışişleri Bakanlığına gönderir… Yani; parti başka, hükümet başka ve de ‘Devlet’ başka! … Tarih Aralık 2007… Bir taraftan TSK’ya ‘Ergenekon davası’ adı altında linç girişimi bütün hızırla sürmekte bir yandan da ‘’PKK Açılımı’nın alt yapısı hazırlanmaktadır… Önce ABD, ardından İsrail, Avustralya ve Avrupa Büyükelçileri teker teker Bahçeliden randevu talep ederler… Bahçeli, önceden olduğu gibi bütün görüşmelerini kayda alır ve Dışişleri Bakanlığına gönderir… Ama bu görüşmelerde ilginç bir şey daha yaşanır… Wilson Bahçeli’ye “ AKP Hükümetinden rahatsız olduğunuz bir husus var mı” diye soru yöneltir… Devlet Bahçeli kaşlarını çatıp sesini yükselterek şöyle der: “Takdir edersiniz ki yabancı bir devletin Büyükelçisiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin iktidarını konuşmam veya sorun iletmem mümkün değildir” Büyükelçi fena halde Bahçeli’nin bu tavrına şaşırır ve bozularak görüşme sonlanır… MHP lideri Wilson’dan sonra İsrail ve Avstralya elçilerine de aynı tavrı gösterir… Oysa Bahçeli o günlerde AKP hükümetini yerden yere vurmakta hatta ihanetle suçlamaktadır… Hükümeti kendi içimizde eleştirmek başka, yabancılara Türk hükümetini jurnallemek başka, hükümeti devirmek için ecnebilerden medet ummak, işbirlikçi olmak başka! … Bahçeli, ilk Genel Başkan olduğundan itibaren neredeyse her konuşmasında bir hususun ısrarla altını çizmiştir: ‘’Ben, Washigton’a, Telaviv’e, Brüksele ve Batı Başkentlerine gitmeden iktidara talibim. Yegane meşruiyet zeminim ve sığınağım Büyük Türk Milleti’dir” Burada kastedilen Batı başkentlerini ziyaret falan değil tabi… Kastedilen, Batı’dan icazet almak için girilen kirli ve karanlık ilişkilerdir… İktidar olabilmek için her yolu mübah görmek başka, Milli kalabilmek başka! … Yıl 2001… Devlet Bahçeli Başbakan Yardımcısıdır… Fransa Türk Federasyonu’nun Kurultayına katılmak üzere uçakla Paris’e gelir… Ben Genel Başkan olarak, Fransa Büyükelçimiz Köksal Sönmez Bey’le birlikte havalimanında karşıladık… Köksal bey Başbakan Yardımcısına tahsis etmek üzere Büyükelçiliğin makam aracını da getirmiştir… Havalimanın çıkışında Büyükelçimiz, Başbakan Yardımcısı Bahçeli’yi en tabi olarak makam aracını arz eder… Bahçeli’nin nazik bir şekilde verdiği cevap nettir: “Sayın Büyükelçi çok teşekkür ederim. Ancak ben buraya Devletimin işleriyle ilgili değil teşkilatımın işleriyle ilgili geldim. Teşkilatımın tahsis ettiği araca bineceğim” der… Aynı Kurultay’da Büyükelçilik organizasyon için maddi yardım yapmayı teklif etmiştir… Ne de olsa gelen Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı… Yine Bahçeli’nin Federasyon Başkanı’na “ Sakın bir kuruş kabul etmeyeceksiniz, kendi imkanlarınızı kullanacaksınız” talimatıyla birlikte Federasyon Başkanı, Elçiliğin bu teklifini reddeder… Yani, Devlet imkanlarını Devlet işleri için kullanmak başka, Parti ve Teşkilat işleri için kullanmak başka! … Tarih 12 Ocak 2000… Teröristbaşının idam dosyasının Meclis Genel Kurulu’na getirilmesi gündemdedir… Koalisyon ortaklarından DSP ve ANAP başta olmak üzere Meclis’te temsil edilen DYP ve Refaf Partisi idam dosyasının Genel Kurul’a gelmesini istememektedir… Dosyanın Genel Kurul’a gelmesini ısrarla isteyen tek Lider Bahçeli’dir… 12 Ocak’ta Koalisyon’u oluşturan üç lider tartışmayla geçen ve 8 saat süren bir zirve gerçekleştirir… Zirvenin sonunda şartlı olarak ve AİHM’nin kararına kadar dosyanın Genel Kurul’a gelmesini erteleme kararı alınır… Muhtemeldir ki MİT’in ve TSK’nin bazı raporlarıyla birlikte Devlet sırları konuşulmuştur… MHP lideri toplantıyla ilgili partililerini ve kamuoyunu ikna etmek dururken, devlet sırlarıyla ilgili tek bir açıklama yapmadan kendini ve partisini eleştirilerin odağı olma riskini tercih etmiştir… Yani, kendi ve partisinin menfaati için devlet sırlarını döküp saçmak başka, devlet sırlarını namusu bilip, partisinin ve kendinin büyük zararlar görme pahasına emanet edilen ‘namus’a sahip çıkmak başka… … Tarih 29 Haziran 2009… Gülen örgütünün en güçlü olduğu dönemlerdir… Sağdan-soldan neredeyse herkes bu güce diz kırmakta ve Pensilvanya’ya selam durmaktadır… 29 Haziran’da FETÖ, son kez şansını denemek için Fatih Ünv Rektörü ve Türkçe Olimpiyatları sorumlusu Şerif Ali Tekalan’ı Bahçeli’ye gönderir… Tekalan FETÖ’nün en önemli isimlerinden biridir… Tekalan kısaca,herkes gibi Bahçeli’nin de kendilerine ılımlı davranmasını arzu ettiklerini belirterek Olimpiyatlara davet eder… Bahçeli’nin kapıyı göstererek verdiği cevap nettir: “Türkiye’nin bütün kültürel değerlerini, milli ve manevi değerlerini tahrip eden faaliyetlerinize şahit olmaktayız. Bu, böyle devam eder, toplumumuzun bütün değerlerini tahrip ederseniz, bir gün Ülkücü Hareket ile karşı karşıya kalmanız mukadderdir” Nitekim, bu görüşmeden sonra Gülen örgütü Bahçeli ve MHP’ye karşı hiç bir kural tanımayan, kalleş, kancık ve acımasız bir savaş başlatmıştır… Ne diyelim, Parti çıkarları için güce ram olup ihanete geçit vermek başka, vatana ihaneti önlemek için onurluca savaşmak başka… … Tarih 7 Haziran 2015… Tayyip Erdoğan’ı devirebilmek için HDP odaklı proje devreye sokulmuştur… Seçim sonuçlarına göre AKP tek başına iktidar olma gücünü kaybetmiştir… Batı merkezli bilumum işbirlikçiler ve terör yandaşları sevinç çığlıkları atmaktadır… Bütün gözler Devlet Bahçeli’nin üzerindedir… CHP lideri Kılıçdaroğlu, şimdilerde ‘küçük ortak’ diye alay ettiği Bahçeli’ye Başbakanlık teklif eder… Bu Cumhuriyet tarihinde bir ilktir… Başta emperyalistler olmak üzere bütün işbirlikçiler Devlet Bahçeli’nin vereceği cevaba kilitlenir… Devlet Bahçeli sert bir uslupla şöyle seslenir: “Vehimli ve telaşlı bir ruh haliyle mezun olmadıkları koltuk ikramına meyledenler, sanıyorum hırslarına yenilenler, ilkelerini çoraklaştıranlardır. Koltuk bir amaç değil, vasıtadır. Ülküsüz bir koltuk, ilkesiz ve iradesiz bir duruş akıllıya deli, alime cahil, kahramana korkak demektir. Türklük ve Türk milleti süreç ihaneti tarafından cendereye alınmışken, biz kırmızı plakalarla gezeceğiz öyle mi? Biz millet ve vatan davasının savunucusuyuz” diyerek Başbakanlık koltuğunu elinin tersiyle iterek büyük oyunu bozar… Yani makam ve koltuk sevdası başka, Başbakanlık sevdası başka; VATAN ve MİLLET Sevdası ve de “Devlet ADAMLIĞI” bambaşka… Daha nice örnekler… Bilmem anlatabildim mi…
Nihat Yazar
Nihat Yazar
·
283 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.