Gönderi

112 syf.
10/10 puan verdi
CARL EİNSTEİN'İN İLK VE TEK ROMANI ALİ BULUNMAZ kulturservisi.com/p/carl-einstein... Dışarıdan bakınca Carl Einstein, sanat tarihinde gömük bir diş gibi görünür. Adı, pek çok ismin gölgesinde kalmış izlenimi uyandırsa da onu bilen biliyor; Einstein avangart bir sanatçı. Onun öncülüğü imgeler, algılar ve görme biçimlerini farklı bir gözle değerlendirmesiyle ilgili. 19. yüzyılın sonundaki sanat anlayışını eleştirerek kendisini bu âlemde göstermeye başlayan yazar, babasının ölümü yüzünden sarsıntılı geçen ilkgençlik yıllarını katıldığı isyanlarla bastırmayı dener. Belçika’da ve iç savaş sırasında İspanya’da yurt savunmalarında yer alır, bir yandan da etkilendiği düşünürlerin (Simmel, Nietzsche ve Bergson) söylemleriyle kendi ufkunu genişletir. Dahası, Dadaist tatlara yönelen ve evrenini bu pencereden bakarak kurmaya çabalayan bir sanatçı olarak da öne çıkar. Einstein’ın kaleme aldığı ilk ve tek roman olan “Bebuquin”, çoğunluğun kabul ettiği üzere az önce bahsi geçen Dadaist bakış açısının bir yansıması. Rastlantı, çağrışım ve şans gibi öğelerin belirginleştiği “Bebuquin”, yazarın sıkıntılarla dolu yıllarının karamsar havasından izler de taşıyor. 1912’de bitirdiği romanı, 1915’te yayımlandığında Einstein, Birinci Dünya Savaşı’nda çarpışmalara katılıyordu. Bu sıralarda yaygın Batı sanat söylemini topa tutan yazar, Batı-dışı sanatı gündeme getirirken yine öncü kimliğiyle karşımıza çıkıyordu. Özgür yaşayamamaktansa ölmeyi tercih eden ve Nazilerin emir komutasına girmek yerine yaşamına son veren Einstein’ın elinden çıkma “Bebuquin”, bir dönem romanı gibi görünse de zamanının çok ötesinde bir kitap. Akışa hapsolan okur “Çevrilemez” denen, çevrildiğinde de gümbürtü koparmayan nice kitaba rastladık. Bazı kitaplar da sessiz ve derinden ilerledi. “Bebuquin”, daha şimdiden ikinci grupta bence. Einstein, zihnimizi çağrışımlara ve olaylar arasında bağlantı kurmaya zorlarken bizi müthiş bir akışa hapsediyor: Kesintisizliğin yarattığı bir güçlük bu. Kitabın başrolündeki Bebuquin de her şeyin farkında. Yazar, kitapta iki farklı akış ve dünya sunuyor bize: Birincisi, Bebuquin’in dışında var olan dünya, yani yaşam. İkincisi, Bebuquin’in var ettiği ve eleştirip yorumladığı dünya, yani sanat. Bunların zaman zaman bir araya gelip bazen de birbirinden koptuğunu fark ediyoruz. Bebuquin’in girdiği her ortamda, dolayısıyla Einstein’ın yazdığı tüm satırlarda sürüp giden bu tartışmalara metaforlar değil, imgeler eşlik ediyor. Yazar, metninde hem felsefeyi hem de ara sıra atıf yaptığı Afrika motifleriyle bezeli sanatı konuşturuyor; Bebuquin şeylere kafayı takmış durumda ve bu haldeyken sürekli kendisiyle tartışıyor: “Önce acının sevincin bir uyaranı, hoşa giden bir rahatlama olduğunu, ardından hiçbir yerde acı olmadığını, tüm bu yakıştırmaların gülünç ve ahmakça bir kafa karışıklığından kaynaklandığını fark etti; mantıki şeylerin manevi şeylerle hiçbir alakası yoktu. Yanlış bir muhakemeydi bu.” Bebuquin, eşyaların kendisini ele geçireceğine dair bir kaygı da taşıyor. İç sıkıntısı yaşarken deliliğe özlem duyuyor. Beri yandan da sanat yüzünden simge zehirlenmesi vakalarının arttığını düşünüyor. Peki, habire Nabukadnezar’la konuşmasını da bu zehirlenmeye dâhil edebilir miyiz? Einstein’ın, etkilendiği Nietzsche’den izler taşıyan romanında, Bebuquin’in bazı anlarda filozofun metinleri gibi konuşur ve patlamalar yaşayıp ardından içine dönerken bu havayı hissediyoruz. Üstelik hâkim sanatı eleştirip alternatiflere yönelmesi ve hiç durmadan tartışması, Bebuquin’in ağzından Einstein’ı getirip karşımıza yerleştiriyor. Bunca karmaşanın yanında çocuksu başlangıçların tarafındaki kahramanıyla yazar, Nietzsche’ye ve Shopenhauer’e geri dönüyor bir bakıma. Yeni bir insan için Hayal gücü, hiçlik, gerçek-dışı ve var olan tartışmalarının pençesinde “kıvranarak” okuduğumuz metin, Einstein’ın dönemindeki güçlü felsefe ve sanat ortamını da yansıtıyor. Genellikle diyaloglar şeklinde ilerleyen kitap, bildiğimiz roman formunun da dışında; Eski Yunan metinlerine de göz kırpıyor, on dokuzuncu yüzyıl Kıta Avrupası felsefesine de. Einstein, zaman zaman ölüleri konuşturup hayattakileri susturarak bir tufan çağrısında bulunuyor. Akıl övücülüğü yerine, tıpkı Tanrı’ya yapıldığı gibi aklın öldürülmesini isteyenlere kulak kabartıyor. Bu cinayet teşebbüsü, eleştiriler getirilen mantığa da yönelik. Bebuquin, yeni bir insan yaratmanın peşinde: Mantığın felcine uğramayan ve o güne kadar gidilen yoldan utanç duyacak bir insan. Dolayısıyla Einstein, var olan insan modelini eşelemeye girişiyor kitabıyla; Bebuquin’in dediği gibi Tanrı’yı fantastik olarak niteleyen bambaşka bir insana doğru gidiyor bu yol. Kısacası yeni bir dünya ve insan anlayışı geliştirmeye girişiyor yazar. Fakat sonunda deliliğe demir atmak da mümkün; Bebuquin’i dinleyelim: “Amaçlar hep aşkındır, ötelerin ötesindedir; yani bir öteye ihtiyacımız var ama buna inanmamak gerek çünkü nihayetinde her öte, bir güç hırsızıdır. İki yol var; ya inanır ve Tanrı’ya emanet olursun (yani insanı yerine mıhlayan bir sabit fikirle aptallaşmış bir mistiksindir) ya da infilak eder ve patlatılırsın. Tek olası sonuç daima delilik.” Belki bunun dışında da bir ihtimal var: Vücudun ateşini yükselten, bünyeyi yoran bir hastalığın etkisiyle görülen çetrefil rüyalar… Bebuquin bir altın vuruş Kitap adeta zihnin oyunlarını çağrıştırıyor. Einstein, felsefe ve sanatla beslediği bu durumu Bebuquin yardımıyla bize zerk ediyor. "Bebuquin" zor bir metin. Yazar, Eski Yunan’dan 19. ve 20. yüzyıla dek uzanan felsefi ve sanatsal tartışmaları peşine takıp bunu romanlaştırınca okur da satır aralarındaki bilgi bombardımanına maruz kalıyor. Kitabı okuyup bitirdiğinizde pek fazla bir şey anlamamanın huzursuzluğunu hissetme olasılığı bulunuyor. Aslında bu, hiç de olumsuzluk içermiyor çünkü Einstein’ın biraz da böyle olmasını istediği belli. Hemen yenip yutulası bir kitap yazmaktansa geçmişle kendi dönemini buluşturan bir altın vuruş yapmayı ve üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken bir metin oluşturmayı seçmiş. Bu da gerçek felsefi bir roman için olmazsa olmazlardan. Bebuquin/ Carl Einstein/ Çeviren: Elvan Kıvılcım/ Encore Yayınları/ 112 s.
Bebuquin
BebuquinCarl Einstein · Encore Yayıncılık · 20166 okunma
·
334 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.