826. Tabur
826. Tabur’un 15 Aralık 1942 tarihine planlanan oluşumu gerçekleşmedi ve tabur Jedlni’de 15 Ocak 1943 tarihinde kuruldu. 1943 yılının Mart ayında 825. Tabur
isyan ettikten sonra 826. Tabur gözlerden uzak Hollanda’nın Breda şehrine gönderildi. Tabur burada güvenlik
ve diğer işlerde görevlendirildi. 826. Tabur’un askerî operasyonlara dâhil edilmesine cesaret edilemedi.
1 Eylül 1943 tarihinde tabur büyük ihtimalle Fransa’da idi
(Daha net bilgiye sahip değiliz), 2 Ekim 1943 tarihinde
tabur yeniden Hollanda’ya gönderildi ve 1945 yılının başlarına kadar orada kaldı. R. A. Mustafin 826. Tabur’da isyan girişiminin olduğunu, fakat bunun Alman istihbaratı tarafından tespit edilerek önlendiğini bildirmektedir. Bu olaydan sonra taburdaki
26 örgüt üyesi idam edildi, 200 lejyoner de ceza kamplarına gönderildi. Bu konu ile ilgili belgelere rastlayamadık.
827. Tabur
Tabur 10 Şubat 1943 tarihinde Jedlni’de oluşturuldu. 22
Haziran 1943 tarihinde 827. Tabur, Batı Ukrayna’daki
Drogobıç şehrine ulaştı ve partizanlara karşı mücadele
etmesi için 365. Saha Komutanlığı emrine verildi. Bilindiği gibi bu dönemde Almanlar, Batı Ukrayna’da partizanlara karşı çetin mücadele veriyordu ve bazı millî taburlar destek için buraya gönderildi. 827. Tatar Taburu da
bunlardan biri idi.
1943 yılının Ekim ayının başlarında 827. Tabur batıya
kaydırıldı. 13 Ekim 1943 tarihinde tabur Fransa’nın
Lannion şehrine ulaştı ve 7. Ordu’ya dâhil edildi.
Batı Ukrayna’da partizanlara karşı verilen mücadelede
827. Tabur da Alman komutanlarını hayal kırıklığına
uğrattı. Hatta taburun bu bölgeye gelmesi partizanların
güçlenmesine neden oldu, çünkü lejyonerlerin çoğu kaçarak partizanlara katıldı. Tabur Fransa’ya nakledildikten
sonra bile Almanlar için “güvenilmez” birlik olarak kaldı.
Çünkü lejyonerlerin çoğu burada da Fransız partizanlarına dâhil oldu.
828. Tabur
Bu tabur Jedlni’de 1 Nisan 1943 tarihinde oluşturulmaya
başlandı ve aynı yılın 1 Haziran tarihinde kuruluşu tamamlandı.
28 Eylül 1943 tarihinde “güvenilemez” bulunan 827. Tabur’un yerine Batı Ukrayna’ya gönderildi.
Almanların yeni gelen lejyonerlere olan umudu boşa çıktı. Kaynaklar pek çok lejyonerin taburdan kaçarak bölgede bulunan
partizanlara katıldığını ortaya koymaktadır.
829. Tabur
24 Ağustos 1943 tarihinde Jedlni’de önceki sisteme göre
oluşturuldu. Posta kodu 44547. İlk taburlardaki başarısızlıklar yüzünden 829. Tabur uzun zaman Jedlni’de bulundu. Fakat sonraları Batı Ukrayna’ya yerleştirildi.
829. Tabur’un ömrü uzun olmadı. Askerî Bölge Valiliği’nin 29 Ağustos 1944 tarihli kararı ile tabur “güvenilmez” gerekçesi ile dağıtıldı.
830. Tabur
830. Tabur’un ne zaman kurulduğuna dair net bir bilgi
yoktur. 1 Eylül 1943 tarihli belgede bu taburdan bahsedilmektedir.Fakat o tarihte bu taburun oluşturulmuş olması şüphelidir. Çünkü 26 Ekim tarihli bir başka belgede
taburun daha oluşum aşamasında olduğu yazılmaktadır.
Almanlar taburu partizanlara karşı kullanmaya cesaret
edemedi: Tabur, Batı Ukrayna ve Polonya’daki yerleşim
yerlerinin güvenliğini sağladı.
1944 yılının Haziran ayında Radom’da bulunan Alman
birliği, 830. Tabur’dan “Komünist eşkıyalar” ile bağlantı
arayışında olan bir ere ulaştı. Bu er, lejyonerlerden 20’sini
organize ederek 17 Haziran’ı 18 Haziran’a bağlayan gece
Alman personelleri öldürerek silah deposunu teşhis edip
ve çaldığı arabaya silahları yükleyerek partizanlara kaçmayı planladı. Fakat 12 ve 15 Haziran tarihlerinde isyanı
organize eden 20 kişi tutuklandı ve hapse atıldı. Bunların
17’si delil yetersizliğinden daha sonra Askerî Mahkeme
tarafından serbest bırakıldı. Gizli polis temsilcilerinin
görüşlerine göre, hukukî olarak bu karar doğruydu, ama
onun öngörülemeyen sonuçları olabileceği için durumun
Doğu Birimleri komutanı ile ayrıntılı bir şekilde ele alınması tavsiye edildi.
Savaşın son evresinde 830. Tabur, 2. Ordu bünyesinde
inşaat ve istihkâm taburu olarak mevcudiyetini korudu.
1945 yılının başlarında Vistül’e, daha sonra Pomeranya’ya
çekildi.
831. Tabur
1943 yılının sonbaharında Jedlni’de oluşturuldu. Ekim
ayının ikinci yarısına ait bir belgede muhafız birliği (veya
güvenliği sağlayacak birlik) olarak (Sicherungsbataillon)
görülmektedir. Belgeden anlaşıldığı kadarıyla bu tabur Jedlni’deki İdil-Tatar Lejyonu’nun güvenliğini sağlıyordu.
831. Tabur ile ilgili kaynaklarda başka bilgi bulunmamaktadır. İdil-Tatar Lejyonu’nda 832., 833. ve 834. taburların
oluşturulması 1943 yılının sonbahar ayları için planlandı.
1 Eylül 1943 tarihli belgede bu birliklerin oluşturulmakta
olduğu belirtilmekte, ama onlarla ilgili bilgi verilmemektedir. Büyük ihtimalle bu birlikler oluşturulamadı. G. Tessin konu ile ilgili “onların oluşturulması daha karara bağlanmadı. Çünkü verilen posta kodları 1943 yılının Aralık
ayında yeniden silindi” demektedir. Bu Tatar taburlarının
oluşturulduğuna dair herhangi bir belgeye rastlanmamıştır.
29 Eylül 1943 tarihinde Hitler bütün Doğulu gönüllülerin Doğu’dan Batı’ya nakli konusunda talimat verdi ve
bu talimat, Alman Genelkurmay Başkanlığı’nın 2 Ekim
1943 tarihli Polonya’daki Doğu lejyonlarının Fransa’nın Nansy şehrinde bulunan Batı Ordusu Komutanlığı emrine verilmesi kararına (No. 10570/43) yansıdı. Nakil
işlerinin aşağıdaki sırayla gerçekleştirilmesi planlandı:
1. Gürcü Lejyonu;
2. Kuzey Kafkasya Lejyonu;
3. DoğuLejyonları Komutanlığı;
4. Lejyonlardaki Subay Okulu;
5.İdil-Tatar Lejyonu ve Tercümanlar Okulu;
6. Ermeni Lejyonu;
7. Türkistan Lejyonu;
8. Azerbaycan Lejyonu.
Dolayısıyla Doğu lejyonlarının tamamının nakledilmesi söz
konusu değildi, bazı lejyon birimleri oldukları yerlerinde
bırakıldı. Fransa’ya Doğu lejyonlarının bütün komuta kademesi, önemli kampları ve bazı taburları nakledildi.
Bu tür kapsamlı çalışmayı gerçekleştirmek için Albay
Müller komutanlığında Özel Tasviye Merkezi kuruldu.
Karardaki tahliye sırasına ana hatlarıyla uyuldu. Örneğin, İdil-Tatar Lejyonu Komutanlığı Jedlni’nden 19 Ekim
1943 tarihinde ayrıldı. Doğu Lejyonları Komutanlığı ve
Merkezi 24 Ekim’de yola çıktı. Nakliye işi özel askerî
trenler ile acilen gerçekleştirildi. 225. Saha Komutanlığı
21 Ekim’de “Doğu lejyonlarının nakil işinin büyük sorun oluşturduğunu ve çok sayıda lejyonerin Varşova’da toplandığını bildiriyordu.” 1943 yılının Kasım ayının ilk
yarısında nakil işi çözüldü. 1 Mart 1944 tarihi itibarıyla
Batı Ordusu bünyesinde resmî olarak 61.439 yabancı ve
Doğulu gönüllü bulunmaktaydı.
Doğu Lejyonları Komutanlığı 1943 yılının Ekim ayında
Fransa’nın Nansy şehrindeyken, Kasım ayının sonlarında
komutanlık güneye Millau şehrine nakledildi. 15 Mart
1944 tarihindeki Almanlar açısından hoş olmayan askerî
durumdan ötürü Doğu Lejyonları Komutanlığı yeniden
Nansy’e taşındı (Burada söz konusu olan sadece Doğu
Lejyonu Komutanlığı’dır, Alman ordusundaki bütün gönüllüler değildir). 1944 yılının başlarında Fransa’da Doğu halklarından oluşan birliklerin yeniden yapılandırılması işi ciddi şekilde
ele alınmaya başlandı ve büyük ihtimalle bunun amacı,
onlar üzerindeki kontrolü arttırmak ve onların savaşa olan
hazırlıklarını en üst düzeye çıkartmaktı. 1944 yılının
Şubat ayında Leon’da Albay Holste komutanlığında Ana
Gönüllü Tümeni (Freiwilligen Stamm Division) adıyla
yeni yapılanma oluşturuldu. Aynı yılın Mart ayının sonunda Holste’nin yerine Tümgeneral Henning getirildi.
Tümene bağlı alaylar erlerin milletlerine göre oluşturuldu. Karargâhı Le Puy şehrinde bulunan İdil-Tatar Lejyonu, 2. Alay’a bağlıydı ve bu lejyonun isminde değişikliğe
gidilmedi.
Batı Avrupa’nın çeşitli bölgelerine yerleştirilen Doğu tugayları sadece Atlantik Duvarı’nın korunmasında değil,
Doğu’da olduğu gibi partizanlara karşı yapılan mücadelede de kullanılıyordu. Örneğin, 1944 yılının Haziran
ayının başlarında Chantal’da Fransız partizanlarına karşı yapılan mücadeleye İdil Tatar Lejyonu’ndan üç bölük
katıldı. Ağustos ayının başlarında Issoire ve Rochefort’ta
Fransız partizanlarına karşı yapılan eylemlere de İdil Tatar
Lejyonu bölükleri iştirak etti.
Doğu lejyonları Fransa’da genel olarak Ukrayna’daki
özelliklerini koruyorlardı. İdil-Tatar Lejyonu burada da
“güvenilmez” kategorisinde değerlendirildi. 13 Temmuz
1944 tarihinde Clermont-Ferrand’da bulunan 588. Saha
Komutanlığı raporunda “Tatar Lejyonu’nun istihbarat
grubu daha önce kaçan Ermeni lejyonerlerini yakalamak
dışında hiçbir başarı gösteremedi” denilmektedir.44 Aynı
komutanlık, 1944 yılının 29 Temmuz’unu 30’una bağlayan gece bir Rus subayı ve İdil-Tatar Lejyonu’na bağlı 78
askerin partizanlara kaçtığını, geride kalanların ise hemen
kışlaya götürüldüğünü bildiriyordu. Özellikle savaşın
son safhasında Doğu lejyonerlerinin partizanlara dâhil
olma vakalarının çok olduğu bilinmektedir.
Batı cephesindeki Doğulu gönüllülerden oluşturulan tugayların çoğu küçük birimlere ayrılarak, çeşitli illerdeki
büyük Alman birimleri arasına dağıtıldı. Pek çok lejyoner
birbirlerinden ayrı kalınca çok tedirginlik yaşadı. Kısacası, Doğu lejyonlarının Batı Avrupa’da da kullanılması
Almanlar için istenilen sonuçları ortaya çıkarmadı. Pek
çok lejyoner, ilerlemekte olan Sovyet ordusuna esir düşmekten korkuyor ve müttefiklere esir düşmeyi yeğliyordu.
Fakat müttefiklere esir düşenlerin de kaderi farklı olmadı:
SSCB’nin müttefikleri ile imzaladığı anlaşma gereği, İngiliz ve Alman ordularının eline geçen Sovyet vatandaşları
daha sonra SSCB’ye iade edildi. Vatanlarına dönen bu kişilerin çoğunu sert cezalar bekliyordu.
Böylece, Almanların 1942-1943 yıllarında Tatar, Başkurt
ve Çuvaşların da dâhil olduğu SSCB’deki Türk halklarının
temsilcilerinden istifade etme planı başarısız oldu. Nazilerin bu planının başarısızlığında onlara karşı Doğu lejyonerleri arasında çalışan yeraltı örgütlerin de önemli rolü
oldu. Bu tür örgütlerin en meşhuru Gaynan Kurmaşev
ve Musa Celil’in liderliğini üstlendiği örgüttü. Bu örgüt
büyük ihtimalle 1942 yılının sonlarında faaliyete başladı.
Almanlara esir düşen Tatar subayları örgütün faal üyeleri
oldu. Örgüt üyelerinin amacı, İdil-Ural Lejyonu’nu içeriden dağıtmak ve isyan çıkartmaktı. Onlar amaçlarını
gerçekleştirmek için 1942 yılının sonbaharında Almanya
Doğu Bakanlığı tarafından lejyonerler için çıkarılmaya
başlanan İdil-Ural Gazete Matbaası’nı kullandılar.
Gaynal Kurmaşev yeraltı örgütleri kurdu ve onları koordine etti. Almanya ve Polonya’da serbest dolaşım hakkına
sahip olan Musa Celil lejyonerler arasında propaganda
çalışmalarını üstlendi. Vineta Propaganda Radyosu’nda
çalışan Ahmet Simaev ise listeleri hazırlıyor ve direniş
grupları hakkında bilgi topluyordu.
Maalesef, Kurmaşev ve Celil’in Nazi karşıtı çalışmaları Alman istihbaratı tarafından sekteye uğratıldı: 11 Ağustos gecesinde bu gruba üye olan 40 kişi tutuklandı. Yapılan
incelemeler yeraltı örgütün çalışmalarını ayrıntılı şekilde
ortaya çıkarttı. 12 Şubat 1944 tarihinde Dresden’de Askerî
Mahkeme 12 kişiye idam cezası verdi. Bunlar Musa Celil, Gaynan Kurmaşev, Abdulla Aliş, Ahmet Simaev, Ahat
Atnaşev, Abdulla Battalov, Fuat Bulatov, Salim Buharov,
Fuat Safulmülükov, Zinnat Hasanov ve Garif Şabaev idi.
İdam kararına gerekçe olarak şüphelilerin “düşmanla işbirliği” ve “askerî güce zarar verme” faaliyetleri gösterildi.
Bu gerekçe, İdil-Ural Lejyonu’nda mevcut olan Direniş
Grubu’nun çalışmalarının Nazi Almanyası’na büyük zarar
verdiğini göstermektedir.
25 Ağustos 1944 tarihinde bahsi geçen gruba üye kimseler Berlin’de bulunan Plötzensee Hapishanesi’nde idam
edildiler. Günümüzde Berlin’de bulunan Faşizm’e Direniş
Müzesi’nde Tatar yeraltı örgütü üyeleri için hatıra plaketi,
Plötzensee Hapishanesi’nde ise bu kahramanlar hakkında
bilgiler içeren standlar konuldu.
Savaş tarihi bize insan fıtratının çeşitli yönlerini yansıtan örnekleri göstermektedir: Toplu kahramanlıklar, zafer için fedakârlık, yorulmak bilmeden çalışmak vs. Bununla birlikte
korkaklık ve ihanet durumları da oluyordu şüphesiz. Savaş
tarihinin en trajik sayfalarından biri esaret ve esirlerin kaderleridir. Bu makalede II. Dünya Savaşı döneminde İdil-Ural
halklarının tarihinin yalnızca bazı örnekleri verilebildi. Günümüz Rusya tarihçileri bu zor ve trajik konuda öncelikle
savaşın bir trajedi olduğunu, günümüz nesillerinin savaşı
her zaman endişeyle anması gerektiğini akıllarında tutarak
araştırmalarına devam etmektedirler. Tarihî tecrübenin de
insanları barış ve birliğe götürmesi gerekmektedir.