Gönderi

İdil-Ural Lejyonu Wolgatatarische Legion
İdil-Ural Lejyonu Makalenin ikinci bölümünde Sovyet tarih yazıcılığında ayrıntıları belirtilmeyen ve anlatıldığı zamanlarda da olumsuz ve eksik bir şekilde ele alınan SSCB’li Türk halklarının II. Dünya Savaşı yıllarında Almanya ile yaptığı işbirliğinden bahsedilecektir. Burada savaşın çeşitli yönlerinin olduğu unutulmamalıdır. Savaş, taraf ülke halkı için büyük bir imtihandır ve savaş yıllarında onun zayıf ve güçlü yönleri ortaya çıkabilir. Esaret ve düşman ile işbirliği her savaşın içinde olan şeylerdir. Tarihçinin görevi, azami düzeyde tarafsız kalarak, II. Dünya Savaşı’nın bu ağır ve hassas konusunu kaynaklara dayanarak ortaya koymaktır. Savaş yıllarında Alman askerî ve siyasî yönetimi, Wehrmacht bünyesinde SSCB’nin çeşitli halklarının temsilcilerinden oluşan Türklerin de dâhil olduğu askerî birlikler kurmaya karar verdi. SSCB’de etnik çatışmaları körükleme amacı güden ve Nazi Almanyası’nın büyük yalanlarından biri olan bu girişim aslında Türk halklarından olan esirleri cephede yüzsüzce kullanmaktan başka birşey değildi. Oluşturulan Doğu lejyonları arasında İdil ile Ural bölgelerinin temsilcilerinden oluşturulan İdil-Ural Lejyonu da vardı.4 Alman ordusunda Sovyetler Birliği’nin çeşitli halklarının temsilcilerinin ortaya çıkması rastgele gerçekleşen bir vaka değildi. Bu aslında 1941 yılının sonları ile 1942 yılının ilk yarısında ortaya çıkan siyasî ve askerî durumun sonucuydu. Doğu lejyonlarının oluşturulmasında savaşın hızlı şekilde sonuçlanmamış olması etkili oldu. 1941 yılının sonbaharında “Blitzkrieg”in (Yıldırım Savaşı) başarısız olduğu kesinleşti ve Almanya’nın uzun soluklu savaşa hazırlanması gerektiği ortaya çıktı. Uzun sürecek savaşların akıbeti de büyük ölçüde teknik, maddî ve insanî rezervlerin durumuna göre belli olacaktı. Doğu lejyonlarının kurulmasında önemli olan diğer etkenleri şu şekilde sıralayabiliriz: 1. Almanya’ya esir düşen Sovyet askerlerinin çok sayıda olması; 2. Almanya’nın işgal ettiği SSCB bölgelerinde yaşayan halklar ve ön cephedeki Kızıl Ordu mensupları arasında aktif propaganda yürütmesi; 3. Bazı yabancı ülkelerin en azından Türk ve Müslüman esirlere daha insanî davranılmasını talep etmeleri. Türkiye’deki bazı siyasetçiler bu konuda çok gayret sarfettiler. Diğer lejyonlar ile birlikte İdil-Ural Lejyonu da kuruldu. Lejyona ağırlıklı olarak Ukrayna topraklarındaki özel kamplarda esir bulunan Sovyet esirleri dâhil edildi. Onlar özel bir seçim süzgeçinden geçirildikten sonra lejyonlara gönderiliyordu. Doğu Lejyonlarını Oluşturma Karargâhı 18 Şubat 1942 tarihinde Rembertow’da yerleşti, aynı yılın yaz aylarında Doğu Lejyonları Karargâhı adıyla Radom’a taşındı, 23 Ocak 1943 tarihinde adı Doğu Lejyonları Komutanlığı olarak değiştirildi.5 İdil-Ural veya İdil-Tatar Lejyonu en son oluşturulan lejyon oldu. Aslında esir düşen İdil-Urallı askerler daha 1941-1942 yıllarının sonbahar-kış aylarında diğerlerinden ayrılarak özel toplama kamplarına gönderildiler. 1 Ağustos 1942 tarihinde Hitler’in ofisinden karargâh başkanı Wilhelm Keitel’in imzasıyla mevcut lejyonlara ek olarak Kazan Tatarları, Başkurtlar, Tatarca konuşan Çuvaşlar, Mariler, Udmurtlar ve Mordvalardan yeni lejyonun oluşturulması kararı çıktı.6 Kararda, bahsi geçen halkların özel kamplara ayrılması, esirlerin bu duruma alışmalarının sağlanması gerektiği belirtildi. Ayrıca İdil-Tatar Lejyonu’nun statüsünün diğer leyjonlar ile aynı olduğu ve bu leyjonun cephe hattında, özellikle de partizanların etkin olduğu bölgelerde kullanılmasının kararlaştırıldığı hususlarının altı çizildi. Keitel’in kararı yukarıdan verilmiş bir emirdi. Wehrmacht’ın lejyon ile ilgili asıl kararı 15 Ağustos 1942 tarihinde imzalandı. Bu kararda daha kesin ve net talimatlar yer alıyordu: 1. Lejyon, İdil bölgesinde yaşayan Tatar, Başkurt ve Tatarca konuşan halklardan oluşturulacak; 2. Türkistan Lejyonu’na kayıtlı Tatarlar, İdil-Tatar Lejyonu’na kaydırılacak; 3. Esir alınan Tatarlar acilen diğerlerinden ayrılarak Sieldce Kampı’na (Varşova-Brest demiryolu üzerinde) gönderilecek. Onlar Askerî Valilik Komutanlığı (Militärbefehls haber im General-Gouvernement) emrine teslim edilecek; 4. Oluşturulan lejyon öncelikle partizanlara karşı mücadelede kullanılacak.7 Fiiliyatta İdil-Tatar Lejyonu’nun oluşturulma süreci, 21 Ağustos 1942 tarihinde başladı: Lejyon için günümüz Polonya topraklarındaki Radom yakınlarında bulunan Jedlni Kampı seçildi, oraya ihtiyaç duyulan giysi ve silah gönderildi. Buraya sorumlu Alman görevlileri de intikal etti. İdil-Tatar Lejyonu’na 6 Eylül 1942 tarihinde bayrak teslim edildi ve bu yüzden lejyonerler, lejyonun tam anlamıyla kuruluş tarihi olarak bu tarihi gösterdiler.8 8 Eylül 1942 tarihinde İdil-Tatar Lejyonu, Askerî Valilik Bölge Komutanlığı ile Doğu Lejyonları Komutanlığı Karargâhı’nın emrine verildi. Esir düşen Tatarlar genellikle Sieldce Kampı’nda tutuluyor, oradan da lejyona hazırlamak üzere Jedlni’ye gönderiliyorlardı. Daha sonra ön kamp görevini Deblin’de bulunan kamp (307. Kamp) üstlendi. İdil-Tatar Lejyonu’nun komutanlığına, yaşlı ve tecrübeli asker olan Binbaşı Oskar von Zeckendorf (1875-?) getirildi. Plan gereği, İdil-Tatar Lejyonu’nun ilk taburu olan 825. Tabur 1 Aralık 1942 tarihinde oluşturulmalıydı, ama tabur, bu tarihten de önce, 25 Kasım’da oluşturuldu. 826. Taburun ise 15 Aralık 1942’de, 827. Taburun 1 Ocak 1943 tarihinde oluşturulması gerekiyordu. Fakat bu oluşumlar 15 Ocak ve 10 Şubat 1943 tarihlerinde gerçekleştirildi.9 Bu üç taburun hepsi hakkında ilk defa 3 Kasım 1942 tarihli belgede “kurulmakta olan taburlar” şeklinde bahsedilmektedir.10 Polonya Jedlni’de oluşturulan ve Doğu Lejyonları Komutanlığı emrinde olan Tatar taburlarından başka da Alman ordusu bünyesinde Tatar taburları vardı. Büyük ihtimalle, diğer Alman ordularında da buna paralel olarak veya daha sonra (örneğin, 1944 yılında)başka Tatar birlikleri kuruldu. Bunların bazıları askerî, diğerleri inşaat ve tedarik birimlerinden oluşuyordu. 825. Tabur Bu tabur, oluşturulan Tatar taburları arasında en çok bilinenidir. Alman ordusu kurulan her birim ile ilgili Stammtafel adı verilen bir dosya (soyağacı şeklinde tercüme edilebilir) tutuyordu. 825. Taburun dosyasında şu bilgiler mevcuttur: “İdil-Tatar 825. Piyade Taburu aşağıdaki birimlerden oluşmaktadır: karargâh, merkez bölüğü ve dört bölük. Posta kodu: 42683AE. Askerî Valilik Bölge Komutanlığı’nın emrindedir. Askerî birimdir. Yedek bölüğü Radom’da (Jedlni Kampı) bulunmaktadır. Alman personelleri için 304. Grenadier Yedek Taburu, Plauen”.11 Tabur komutanı olarak Binbaşı Zeck atandı. Taburda ne kadar Tatar lejyonunun olduğu bize ulaşan belgelerde belirtilmiyor, ama bu tür diğer birliklerdeki asker sayısından yola çıkarak bu taburda 900 civarında askerin bulunduğunu söyleyebiliriz. 825. Tabur, 1943 yılının Şubat ayının sonunda Almanlara karşı silahlı çatışmaya girmesi ile bilinmektedir. Bu konu gazetelerde geniş yer buldu.12 Olay şu şekile gerçekleşti: Tabur 14 Şubat 1943 tarihinde törenle cepheye gönderildi. Belarus partizanlarına ait bir kaynakta söz konusu tören ile ilgili şunlar yazılmaktadır: “Tabur Jedlni’den partizanlar ile savaşmaya gönderilmeden önce, Berlin’den bir konuşma yapmak için soyadını bilmediğimiz bir profesör geldi. Profesör konuşmasını yabancı dilde yaptı ve lejyonerleri Bolşevikleri yok etmeye çağırdı. Hitler tarafından “Tatar Devleti’nin” kurulacağını ve gelecekte güzel hayatları olacağını söyledi.”13 18 Şubat tarihinde tabur Vitebsk’e ulaştı ve buradan Suraj Yolu üzerinden Belınoviç Köyü tarafına gönderildi. Daha sonra bölüğün ana karargâhı Batı Dvina’nın sağ kıyısındaki Gralevo Köyü’ne yerleşti. 21 Şubat tarihinde lejyonerlerin temsilcileri partizanlar ile temas kurdular. M. Garaev’in bildirdiğine göre, olay şöyle gerçekleşti: “Lejyonerlerden dördü görüşme için partizanların yanına gittiler ve kendilerinin lejyon içerisinde kurulan yer altı örgütün talimatı ve görevi üzerine geldiklerini bildirdiler. Partizanlar lejyonerlere kendi şartlarını ileri sürdüler. Öncelikle lejyonerler kendilerine katılmadan önce, sadece Alman subaylarını değil, Senkovo, Gralevo ve Suvarı köylerinde bulunan Alman askerî garnizonlarını da yok edeceklerdi. Ayrıca lejyonerler üç gruba ayrılarak partizanlara katılacak ve silahları ile bütün mühimmatlarını teslim edeceklerdi. Partizanların son şartı kendi güvenliklerini sağlamak için ileri sürdükleri açıktı.”14 Görüşmeler sonucunda lejyonerlerin 22 Şubat günü saat 23.00’te taburda isyan çıkararak, silahları ile partizanların tarafına geçmesi kararlaştırıldı. Görünen o ki, Almanların bu anlaşmadan haberi oldu. İsyanın gerçekleşmesine bir saat kala ayaklanmanın liderleri Jukov, Taciev ve Rahimov tutuklandılar. Olaylar böyle gelişirken Birlik Komutanı Hüseyin Muhamedov liderliği üstlenerek farklı köylerde yer alan taburun bütün birimlerine ayaklanma emri gönderdi ve tabur ayaklandı. Kaynaklara göre, sadece II. Bölüğün iki timine bu haber ulaşmamıştı. Tugay Komutanı Birülin, Partizan Hareketi Karargâhı’na aynı gece yazdığı raporunda, 45 mm’lik üç top, altı maki neli tüfek, dört tabur harcı, 22 el makine tüfeği, 430 otomatik silah, 76 tabanca, 26 at ve pek çok askerî malzeme ile birlikte 506 lejyonerin kendilerine katıldığını bildirdi. Bu lejyonerler Zaharov ve Birülin’in komuta ettiği partizan taburları arasında bölüştürüldü.15 Vitebsk Komünist Parti İl Başkanlığı Sorumlu Organizatörü K. Şemyalis’in aynı İl Başkanlığı Genel Sekreteri İ. Stulov’a gönderdiği 30 Mart 1943 tarihli habere göre, ayaklanma esnasında Alman karargâhı yok edildi, 60-70 civarında Alman personeli öldürüldü ve partizanlar tarafına 930 lejyoner 45 mm’lik üç top, 100 civarında makineli tüfek, bir ağır makineli tüfek, 550 tüfek, oklar, atlar gibi malzemeler ile katıldı. Buradaki verilerin bir önceki belgeden hayli farklı olduğu görülmektedir. Alman kaynaklarda bu olayın nasıl aktarıldığı da ilginçtir. 22 Şubat - 8 Mart 1943 tarihleri arasında Vitebsk ilçesinde partizanlara karşı yürütülen operasyonun kod adı Yıldırım (Kugelblitz) idi. Operasyonları Tümgeneral Yakobi ile Tümgeneral Fon Vartenberg komuta ediyordu. O zamanlar Doğu taburlarının bulunduğu bütün Alman ordularında Doğulu birliklere komutan görevlendiriliyordu. Tümgeneral Fon Vartenberg de bölgedeki lejyonerlerin komutanı idi. Partizanlara karşı 201. Tümen’in dört alayı, 631. Rus-Kazak Birliği ve 825. Tatar Taburu mücadele edecekti. Daha yolun başında Tatar taburunun partizanlar tarafına geçmesi, Alman komutanları için olumsuz bir gelişme oldu. Neticede Almanların Batı Dvina kıyısındaki sağ kanatının hücumları bir müddet tamamen durdu. Tümgeneral Yakobi 12 Mart 1943 tarihinde günlüğüne, “Saldırıların hemen öncesinde İdil-Tatar Taburu’nun düşman tarafına geçmesi, 601. Alay’ın saldırılarını zorlaştırdı ve sağ kanattaki gücümüz zayıadı” şeklinde not düşmüştü. Başka bir yerde ise Tatar lejyonerlerinin sebep olduğu zararı küçük göstermeye çalışmıştı: “Alayın Buevo tarafına hızlı saldırısı ve onların Bikkel’in grubu ile birleşmesi sonucunda İdil-Tatar taburu safdışı edildi ve oluşan boşluk giderildi.”16 Lejyonerlerin isyanından neredeyse hemen sonra bu konu ayrıntısına kadar incelemeye tâbi tutuldu. İnceleme raporunda da konuyla ilgili şöyle malumat yer aldı: “Tabur yarım yıl hazırlık yaptıktan sonra savaşa gönderildi. Taburda 900 kişi vardı ve bunların 60 tanesi Almandı. Tabur çok iyi silahlandırılmıştı: üç tanksavar, makineli tüfekler, ağır ve hafif bombaatarlar. Tabur Komutanı Binbaşı Zeck, görüşmede zaman azlığı sebebiyle lejyonerlerin ideolojik eğitiminin zayıf kaldığına dikkat çekti. Birlikler cephede güçlü düşman ile karşı karşıya gelince Sovyet propagandasına kolay yem oldular. Bilindiği kadarıyla bazı Tatar aydınları geceleyin Alman personellerine saldırı ile başlayan ayaklanmanın liderliğini üstlendiler.” 14 Mart tarihinde polis birimi 557 lejyonerin partizanlara katıldığını tespit etti. “Onlar Turba Fabrikası’nda Birulin’e teslim oldular. Daha sonra kuzey yönüne gidip Kozloviç Gölü civarına vardılar. Onlara şüpheyle yaklaştıkları için 20-30’ar gruplara ayırdılar.”17 Tatar lejyonerleri hakkında bahsedilen günlüğün bir başka yerinde daha bilgi verilmektedir. Günlükte verilen bilgiye göre, “Kugelblits” operasyonu esnasında 252 partizan öldürülmüş olup bunlardan ikisi Alman üniforması giyen Tatarlardı. Esir alınan dokuz partizandan biri de Tatar lejyoneri idi. Polisin bildirdiğine göre, öldürülenlerin kesin sayısı bilinmiyordu. Böylece İdil-Tatar Lejyonu’nun ilk savaş macerası Alman tarafı için başarısızlıkla sonuçlandı. Bahsedilen belgelerde, dolaylı da olsa bunun sebepleri açık görülmektedir. Öncelikle “bazı Tatar aydınlarının” lejyonerler arasındaki faaliyetleri etkili oldu. Bunlar taburun partizanlar tarafına geçmesini sağladılar. Partizanlar tarafına geçen eski lejyonerlerin hemen Almanlara karşı mücadelelere katıldığı görülmektedir. Özellikle 28 Şubat 1943 tarihindeki çatışmalar ablukayı yarmak maksadıyla çok yoğun oldu. 825. Tabur’un ayaklanması Alman yönetiminde şok etkisi yarattı. Bu olay, Doğu lejyonlarının bundan sonraki süreçteki kaderinin belirlenmesinde önemli rol oynadı.
·
171 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.