Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

240 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
GÜNDELİK HAYATIMIZIN MASKELERİ Günümüz insanı kadar şaşkınlaştırılmış bir başka insan neslinin gezegenimizde yaşadığına inanmak güç. Kendi payıma,ben bu kadar çelişkiyi, karmaşayı bir arada yaşamış bir başka neslin geçmiş olabileceğine ihtimal veremiyorum. Günümüz insanı her şeyden önce hazza, konfora alışmıştır. Dünyanın bütün kolaylıkları emrine hazırdır. Bir düğmeye basmakla odasını aydınlatabilmektedir. Elini sürmeden evini, işyerini ısıtabilmektedir. Bulunduğu yerden uçup bir kaç saat içinde dünyanın öbür ucuna gitmesi işten değildir. Eskiden yıllarca uğraşarak altından kalkamayacağı hesapları şimdi bilgisayar aracılığı ile birkaç dakikada sonuçlandırabilmektedir (insan gerçi eskiden bu tür hesapların altından kalkmak zorunda değildi, o da başka). Kan basınçları, kalb atışları, ciğerlerinin, kemiklerinin röntgeni basit işlemlerle anında ortaya çıkartılabihnekte; yatak odasında, istifini bozmadan dünyanın öbür ucundaki bir spor gösterisini anında izleyebilmektedir. Teleksler, radyolar, röntgen aygıtları, uçaklar, televizyonlar, kalorifer kazanları, motorlar, tezgahlar, silah fabrikaları, buğday siloları, ilaç iınalathaneleri, seralar, müzikholler, projeksiyonlar, kuluçka makineleri, füzeler, uydular, haralar, denizler, karalar, havalar, her şey onun rahatı ve konforu için toptan yirmidört saat çalışmakta,çalışmakta, çalışmaktadır. Görünüşe göre onun herhangi bir sıkıntısı olmamak gerek. Bütün kolaylıklar elinin altındadır. Çamaşırını elini sürmeden yıkayabilmekte, deterjanlar, durulama makineleri, sentetik sıvılar onun için hazırlanmaktadır. Ne ki, bütün bunlar onun rahatlamasına yetmiyor. Yıllarca reklamı işitilen bir deterjanın günün birinde şimdiye değin bilinmeyen bir hastalığa yol açtığım öğreniyor. Elektrikten tasarruf edeyim diye bürosunda kullandığı floresan lamba üzerine okuduğu bir haber, bu lambayı birden, cildinin baş düşmanı ilân ediyor. Teknik araçlar bir yandan kolaylık sağlarken bir yandan da sağlığı tehdit eden canavar haline gelebiliyor. Kiminin rızkına, kazancına vesile teşkil eden kurumlar, başka bir düzlemde başka birinin hayatım tehlikeye sokan tuzak halinde dönüşebiliyor. Günümüz insanı bu karmaşık yapı içinde öylesine şaşırtılmıştır ki, artık neyin kendisine yararlı, neyin sakıncah ya da zararh olduğunu kestirebilmesi güçleşmiştir. Her yeni buluş, yeni bir icat ona yararlı diye benimsetilirken, çok geçmeden onun hayatımız için bir tehlike teşkil ettiği haberini alıyoruz. Böylece şok üstüne şok geçiren insan, her şeyden ürker, çekinir olmuştur. Hastalık hastası haline gelmiştir. Herkes kendini dinliyor. Acaba kalp atışlarının ritmi mi bozuldu? Yoksa aspirin bende kanser mi yapar? Gerçi aspirin alanlar kalp enfarktüsü olmazmış, ama mide kanaması için doktorlar güvence veremiyor. Şimdi ne yapmalıyım? Bir yolculuğa mı çıksam? Fakat ya tansiyonum? Uçmak hayatımı tehlikeye sokmayacak mı? Üstelik sağlığıma iyi gelecek iklimde savaş oluyor. Silah fabrikalarında binlerce işçi savaş alanına cephane yetiştirmek üzere gece-gündüz demeden çalışıyor. Tanımadığı birilerinin eline silah verip tanımadığı birilerini öldürmesi için.. Yaptığı bu işin karşılığı olarak da karnını doyuruyor. Buna karşılık şöyle bir düşünce ileri sürülebilir: günümüze özgü hayat tarzına ilişkin her tür eleştiri, aslında havanda su dövmekten ibarettir. Eğer günümüze özgü hayat tarzı belli koşulların bir araya gelmesinin bir ürünüyse ve ben bu koşullardan bağımsız yaşama imkânından yoksunsam, fakat buna rağmen mevcut hayat tarzını bir yerlerinden ötürü beğenmiyorsam, bu yüzden onu eleştirmeye kalkışıyorsam, bu durumum havanda su dövmek değil de nedir? Çağımıza herkes kendi ilgi alanına göre bir ad veriyor. Kimine göre çağımız elektronik çağıdır, kimine göre kitle iletişim çağıdır, kimine göre hurafeler çağı (Martin Lings), kimine göre bir şok çağındayız; kimine göre uzay çağını yaşıyoruz; kimileri çevre kirlenmesi, kimileri tabiatın tahribi, kimileri akıl ve bilim çağı adım veriyor yaşadığımız günlere. Yaşadığımız günlerden hoşnut olanlar olduğu gibi, onu yerden yere çalmak için fırsat kaçırmayanlar da var: bir yanda iyimserler, bir yanda kötümserler. Bugünün manzarasından esinlenip geleceğe güvenle bakanlar olduğu gibi, aynı manzaraya kuşkuyla bakıp gelecekten tümüyle umudunu kesmiş olanlar da var: Bunlar, insanoğlunun geleceğini uzay boşluğundaki yoğun karanlıklar halinde tanımlıyor. İster o yanda yer almış olsun, ister bu yanda, hepsinin ortak paydası, içinde yaşadığımız günler. Içinde yaşadığımız günlerden hoşnut olan da, ona kaygıyla bakan da gelecekle ilgili hesaplar yapmaktan kendini alamıyor. Gerçi hepsinin ayağı günümüz zeminine basıyor, ama hesapları belki de hiç birinin yaşamayacağı kadar uzakta bulunan bir gelecekle ilgili. Mevhum bir geleceğe yüzünü döndürerek yaşadığı günden hesap soruyor ve ilerde yaşanacak günlerin hesabını istiyor. Durum ”müdebbir” insan için makul karşılanabilir. Çelişki şurada: O, kendi zamanı için yerine getirmediği sorumluluğun hesabını talep ediyor ve geleceğin hesabını çıkartmak istiyor. Tutumunun temelinde irrasyonel, hastalıklı bir kaygı yer alıyor. Yukarda, günümüzün hayat tarzını eleştirmenin havanda su dövmeye benzediğini söylemiştim. Sebebi şu: Bu tür eleştirmeciler gelecek günlerin getireceği muhayyel hayat şartlarına ilişkin ürkütücü tablolar tasarlarken o günlerin hazırlayıcısı olan bugünün şartlarına müdahale etmeye teşebbüs etmiyor, çünkü onu vazgeçilmesi imkânsız bir veri olarak kabulleniyor. Değiştirilsin dedikleri ya da değiştirilebilir diye gördükleri şey ise mevhum bir gelecek halinde, ilerde duruyor. Günümüz hayatım oluşturan ve bir anlamda ona maske olan şartlar temelde bazı telâkki tarzlarıyla, insanın mahiyetini, onun düşünsel yapısını ve düşünsel iınkânını algılama biçimiyle (felsefî görüş) ilgilidir. Bu günün dünyası, insanın, insanı ve evreni algılama biçimin ürünüdür. Bu algılama biçimini değiştirebilmenin imkânı bizim elimizdedir. Kendi düşüncemizin yaratısıru put olarak kabul etmiyorsak elbet…
Yaşadığımız Günler
Yaşadığımız GünlerRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 2015259 okunma
·
272 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.