Gönderi

128 syf.
·
Puan vermedi
·
33 saatte okudu
Camus ve Ben
Özet: Camus'ye karşı özel tutumlarımın yoğunlukta olduğu bir incelemedir. Yapılacak herhangi bir tanım yoksa, başlangıçları pek beceremiyorum. İlk olarak söylemek gerekirse, bu incelemeyi yazmadan önce yazılan incelemeleri okudum ve göz gezdirdim. Yeterli açıklamalar olduğu için, kendi Camus serüvenimi anlatmak istiyorum, o yüzden uyarıyla başlamayı tercih ettim. Camus, artık okuyan ve okumayan birçok kişinin bildiği üzere, "saçmalık", "isyan", "basitlik", "özgürlük" kavramlarıyla anlatılır ve izah edilir. Beni en çok etkileyen yanları saçmalık değerlendirmesi ve başkaldırı ahlakı. Bu kitabı okurken, içten içe isteğim bu iki olguyu kitapta az da olsa bulabilmekti ve umarım yanılmadıysam bulabildiğimi düşünüyorum. Yazar, muhakkak özünde benimsediği düşünceleri ufak nüanslarla ortaya çıkarabiliyor. Yüzeyde bir suikast sürecinin yaşandığı bu tiyatro metninin ardında, adalet olgusunun dayanakları ya da geçerliliği, özgürlüğün bedelleri, ödenecek bedellerin kişinin vicdanıyla çatışmasının değerlendirişini gözlemledim. En çarpıcı cümlelerden biri: adalet için bir çocuğu öldürebilir misin? Adalet, çarpıtılan, çıkarlarla maskelenen, gelişigüzel yorumlanan ve aslının dünyada vücud bulabilmesiyle ilgili kuşku duyduğum bir olgudur. Ölüm ve yıkım ile adaletin sağlanıp sağlanamayacağı kitapta en çok üzerinde durulan bir mevzu ve günümüze kadar en çok desteklenen ve en çok tartışma konusu olan konulardan biridir de bu. Özellikle, güvenliği tesis etmekle görevlendirilen kişilerin, güvenlik ya da genel olarak adalet ve özgürlük için öldürmekle yetkilendirilmesi ve bu kişilerin bu görevi istenilen şekilde yerine getirebilmesi için edinmesi gereken görüş birliğinin ve motivasyonun nasıl sağlandığı ve gün gelip de bu düşünce birliği ve motivasyonun bozulma sürecine girdiğinde kişinin hangi duygularıyla çatışma içine girişini, kişinin kendiyle nasıl bir mücadeleye girdiğini hafif bir şekilde hissettim. Hafif çünkü fazla üzerinde durulmamış. Kısaca değinmiş yazar bu tiyatro metniyle. Camus'nün eserlerinin beni dinlendiren, akıllı bir sorgulamaya teşvik eden, sakinleştiren bir tarafı var. Tabi bu ifadem, Başkaldıran İnsan kitabını içine almıyor. Çünkü okuyanlar bilir, o kitabı okuyup sindirebilmek zor ve ciddi bir süreçtir. Hayatın saçma olduğunu iddia eden bu adamın, ciddi meseleleri ele alışındaki tavır gerçekten beni kendime getiriyor. Özellikle, tiyatro metinlerini okumak daha büyük bir zevk benim için çünkü şöyle ki, bana kitap okumayı sevdiren kitap Namık Kemal'in Vatan Yahut Silistre kitabıdır. Tiyatro kitaplarını daha çok severim. Hatta itiraf edeyim, Vatan Yahut Silistre oyununu çocukken kendi başıma birçok kez oynamışımdır, benim en büyük eğlencelerimden biriydi. İşte bu yüzden Camus ve tiyatronun bir arada oluşunun, bana verdiği rahatlık gerçekten önemli benim için. Kitabı bitirdikten sonra bendeki etkisini düşünürken sanırım şunu da fark ettim: Gerçekten Vatan Yahut Silistre oyunuyla oldukça çok benzer yanları var. Farklı yazarlarda, benzerlik yakalamayı yanılmıyorsam ilk kez şu an yaşıyorum. Camus, bu arada ilk akla gelen toplumsal düzendeki adalet olgusuna değinmekle yetinmemiş, kişinin kendine karşı adil olup olamamasıyla ilgili fikirlerini de yansıtmış. Bunu da "aşk" ile göstermiş. Kişinin duygu ve idealleri arasındaki adil eşitliği sağlarken yaşandığı zorluğu naif bir şekilde hissediyorsunuz. Ben açıkçası kendimde tecrübe ettiğim çatışmalı duyguyu kitapta tekrar hatırlamış ve yaşamış oldum. Kısacası, bence, Camus okuyun ve okutturun. İyi okumalar:)
Adiller
AdillerAlbert Camus · Can Yayınları · 2018743 okunma
·
480 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.